28 Aralık 2020 Pazartesi
Başkaldırı ve Roman- Semih Gümüş
26 Aralık 2020 Cumartesi
yılbaşı kurabiyesi
Yılbaşı Kurabiyesi
Malzemeler:
-150 gram tereyağı
-1 yumurta
-4 yemek kaşığı pekmez
-3 yemek kaşığı şeker
-1 tatlı kaşığı zencefil
-2 tatlı kaşığı tarçın
- 1 paket vanilya
24 Aralık 2020 Perşembe
iz
izlerime rastlıyorsun, bıraktıklarıma,
orada o yolda çekmiştim ruhumu patlatan fitili
benden savrulan parçalar kurusa da,
izleri var hala yolun kenarında.
vakit geniştir, ufuk sandığından daha yakın
acıyla geçtiğim yoldan geçiyorsun,
ustası olacaksın içine gerdiğin tellerin
hangi sızıyla titrer içinde, hangi sesle
büyük bir aşk, hangi sesle ölür, bileceksin.
kalan tortu, seni olduğun yere çakan, olduğun
yerde fırtına koparan korku, kendi sarmalında
döndün, döndün, sanma ki daha dönmeyeceksin
kalsan da bir yer için, aslında hep gidiyorsun.
her şey bir daha kanasa da
ne geçtiğin yola ne sana dokunabilirim ben
geç meleğim, senin de şarkıların olsun
içindeki telleri titreten.”
20 Aralık 2020 Pazar
Kasaba, 1997
Anadolu insanını ve zengin kültürünü, kendine özgü bir sinema diliyle anlatıyor Ceylan. Bu filminde bazı yerlerde caaağnımmm Tarkovski'nin şiirselliğini hissettim. Filmlerinde genellikle küçük yerlerde sıkışıp kalan insanların dünyasını ele alıyor. Yönetmenimizden, geçim derdi ile pandemi arasında sıkışıp kalan günümüz insanın anlatılacağı bir filmde bekliyorum...
-Hangisi daha çok suçlu? Okuduğuyla fazla kibirli olan mı yoksa kolaya kaçarak okumayan mı?
-Anladığını anlatmalı mı yoksa kendine mi saklamalı?
- Okumayan ve okuduğunu anlatamayanların dünyalarında huzur, uzun soluklu olur mu?
-Taşradan uzaklara gitme aşkı, insanın bütün düğümlerini çözer mi? Yoksa insan kendi değişmedikçe nereye giderse gitsin fark etmez mi?
12 Aralık 2020 Cumartesi
Conte d'ete/ A Summer's Tale, 1996
Matematik bölümü öğrencisi ve müzik meraklısı Gaspard, omzunda gitarıyla Britinya sahillerinde dolaşarak kız arkadaşı Lena'nın yaz tatilinde ona katılmasını bekler. Nevrotik sevgilisi Lena konusunda ise duygularından emin değildir. Bir arkadaşının boş dairesinde kalır ve gitarıyla besteler yapar. O arada etnolog olan, bir yandan da garsonluk yapan Margot ile tanışır. Gayet sade ve açık yürekli olan Margot ile uzun yürüyüşler yaparlar, çok keyifli uzun sohbetlerle birbirlerini yakından tanırlar. Güçlü bir arkadaşlık bağı kurarlar. Bu arada Margot'un grubunda baştan çıkarıcı güzelliği olan Solene ile tanışır, onunla çıkmaya başlar. Kız çok çekici fakat çok fazla kuralcı. Gaspard, uzaklardaki sevgilisi Lena aniden ortaya çıkana kadar bu iki kadın arasında gidip gelir. Doyumsuz Gaspard için belki de doğru kişi, ne Lena, ne de Solene. Yanında yalnızca kendi gibi olduğu Margot. Ama bunun farkına varacak mı?
9 Aralık 2020 Çarşamba
Maviye İz Süren'e Dair X
Sevgili Aslı'nın yorumu:
"Beklemek, bir boşluğu avuçlamaya çalışmanın tanrısal nöbeti sanki... Hayatımız hep ona dolanan bir sarmaşık gibi, her gün doğumuyla güneşe uzanıyor.... Güneşse, kırık kalplerin dönüşünü gösteremeyen bozuk bir saati bırakıyor yalnızca...."
Canım Baharım..nasıl bir yolculuğa çıkardın bizi böyle? Mavi yolculuk tam da kitabının adı bana göre..Çıktığım bu yolculukta, her satırın, her hikayeni sonlandırdığın cümlelerinle, çıktığımız yolculukların anlamlarını sorgulattın bana...Her bir sayfada daha da keyif aldım. Daha da düşündüm, derinlere indim.. İlk göz ağrın, İlk emeğin, gözünün nuru olduğunu biliyorum. Senin için ne kadar özelse, bende aynı özen ve dikkatle okudum kaleminden dökülen satırları..
6 Aralık 2020 Pazar
Conte de Printemps, 1990
4 Aralık 2020 Cuma
uçmak
Otel odalarını çoğu kişi sevmez ama o seviyor. Dünya ile arasındaki bütün aitlik hissini o küçücük odanın dışında bırakıyor. Bıraktığını zannediyor. Öyle zamanlarda Shakespeare'in sonelerini okuyor. Bağımlı olduğu kitapları da kapı dışında bırakıyor. İş için uğradığı böyle yerlerde, lobideki adamda Zebercet'ten izler arıyor. Ama Zebercet, bir kitabın eskimiş sayfaları arasında, yaşadığı zamanda unutulan, silik bir kahraman olarak küflendi. Biliyor. Zebercet yok ama onun hayata dair arayışı taze, burada, sıcacık, hiç eskimiyor. Lobideki adamın yüzüne tuhaf tuhaf bakıyor. Onun yüzünde arayış, onun yüzünde terkediliş, onun yüzünde bu dünyada bulamadığı hayali sabit bir noktanın gölgesi. Görüyor.
Dışardaki sis dağılmış, amaçsızca arşınlıyor kaldırımları, uzun paltosuna sarınıyor. Soğuk içine işliyor. Başka alemlerin seyrindeyken, başka bir yüz düşüyor aklına. Çok tanıdık bir yüz ama uzak. Burada değil. Öldü. Halbuki dün, güneş ışığının vurduğu o yalnız odaya girdiğinde bütün bağlılıklarını bir yerlerde bırakmıştı. Öylece, doğdukları yerde. Siyah beyaz bir fotoğrafı bile yok o yüzün. Kaybolmuş boşluklarda. Hayal gücü, yorgun. Özlemek, yanında olma isteğinden daha güçlü bir duygu. Kaçmak istiyor o duygudan, kaçmak. Kuleye çıkıyor. Yukarılardan baktığında ufacık kalan her şeye bakıyor. Hayatında ufalan her şey dökülüyor üstüne. Yaraları, özlemleri, çok istediği halde olmayan her şey, bambaşka bir kimlik olmuş kendine, fark etmiyor. Şu vapur nereye gidiyor? Ya martılar? Bir martı olmak istiyor. Yüreğinde geçmeyen bir kanat ağrısı.
Bir.
Martı.
Uçmak.
2 Aralık 2020 Çarşamba
avara/ Murathan Mungan
anımsıyor musun?
bir çetemiz vardı: Vahşi Siyah Atlarısmarlama serserilikler yaşardık
kimselere bir şey demeden kaçıp gitmeler gibi
sokaklarda sabahlamak, parklarda yatmak
yabancıları mahalleye sokmamak gibi
Ve bir gün gideceğimiz Amerika vardı
herkesin bir Amerika'sı vardı o zamanlar
herkes gece istasyonlarında
kendi Amerika'sını arardı
kısık ışıklı arkadaş odaları
plağın bir yüzünü kaplayan uzun parçalar eşliğinde
kendi rüyalarımıza dalar, dağılırdık
okyanuslar, gemi yolculukları, kanayan ıslıklar
ve dünyanın bütün limanları
önümüzde sessizce uzardı
Biterdi plak. Disk boşa dönerdi.
Düşlerimiz çarpıp geri dönen sulardı şimdi
Böyle zamanlarda ilk sözü söylemekten
Kaçınırdı herkes
Sonra biri usulca kalkar, herkese çay koyardı
Anımsıyor musun?
Vahşi, siyah atlardık
kentin ışıklı çöllerinde kendi izini arayan
deri ceketlerimize sığdırdığımız düşlerimiz kadar
aşık ve düşmandık
dünya acıtırdı bizi, her şey kanatır, her şey yaralardı
sevişmek çekip çıkarmazdı bizi derinliğimizden
öfkemizi dindirmezdi hiçbir şey
geceleri uyumayan çocuklardık,
otobüs garlarında uzun maceralar umar
apansız yolculuklara çıkardık
uykulu kentlere girerdik gece yarıları
ıssız ağaçlar olurdu yol kenarlarında
gökyüzünde parlak yıldızlar, her yere aynı uzaklıkta
sarhoş bindiğimiz otobüsün penceresinden
sanki bambaşka bir dünyaya bakardık
sonra saklayarak yüzümüzü birbirimizden
yumruklarımızı sıkar, sessizce ağlardık
ışığı açık kalmış pencereler, kepengi örtülü dükkanlara,
yaz bahçelerinden taşan çiçeklere,
adını bile bilmediğimiz bu kente
neye olduğunu bile bilmediğimiz bir hasretle
uzun uzun bakardık
anımsıyor musun?
ahh o gece yolculukları
bir başka kente, bir başka insan olmanın umutları
kaç yol arkadaşı kaldı şimdi geriye
gençliğin ilk acılarını birlikte keşfettiğimiz
kaç yol arkadaşı?
sürüyerek götürdüğümüz dargın beraberlikleri saymazsak
ne kalıyor elimizde?
ölenler,
terk edenler,
bir de telefonları, adresleri, kendileri değişenler
vahşi siyah atlardık; yılkıya bırakıldık
içimizden kimse gidemedi Amerika'ya
kendi Amerika'sı da olmadı hiçbirimizin
yağmur aldı
rüzgar aldı
zaman aldı
o vahşi siyah atları
her şey o eski rüyada kaldı
çarpıp geri dönen düşlerimizin üstünde
çürümüş cesetleri yüzüyor şimdi vahşi siyah atların
öldükleri sahilleri kendileri de bilmiyorlar
peki, sen anımsıyor musun?
Murathan Mungan
Mırıldandıklarım
1 Aralık 2020 Salı
eba günlükleri
Ders için toplanmalarını bekliyorum, o arada uyanmaları için her sabah eller eller şap şap şarkısını ve hareketlerini ardından nefes egzersizi yaptırıyorum... Her biri ayrı hava çalıyor:)
İki ders sonrası:
-Öğretmenim elim ağrıyor yazamıyorum hep beraber film izleyelim mi?
-Hocam Burak erken uyanamıyor, akşama doğru dersi yapsak olur mu? (Ertesi gün öğleden sonra ders yapılır. Bu sefer başka veli, hocam büyük kızımın dersiyle zaman çakışıyor sabah daha iyiydi:)
-Öğretmenim bağlanamıyorum, giremiyoz derste misiniz? (Vatzaptan ayrı, sms ayrı yazıyor, ses kaydı ayrı gönderiyor)
-Hocam nasıl bağlanıyorduk? (Ondan önce veli grubuna bağlanma videoları defalarca gönderilmiştir)
-Hocam bedava tablet dağıtılıyormuş. Bizi de unutmayın. Telefonun interneti bitiyor, yetmiyor... (Sınıfın yarısının adı not edilmiştir)
-Hocam Mehmet ödevini yapmıyor onu biraz korkutur musunuz? Hiç bir şeyden korkmuyorum, diyor. (Canlı derste uyarırım tamam)
Kısaca uzaktan eğitimin özeti:
"Sesim geliyor muuuuu?"
26 Kasım 2020 Perşembe
Şiir Tadında Masallar- Sultan Serdar Doksöz
21 Kasım 2020 Cumartesi
Le Rayon Vert, 1986
Conte D'automne/ Sonbahar Hikayesi, 1998
Bu ara Fransız filmlerine sardım, çok seviyorumm:) Sonbahar Hikayesi Eric Rohmer'in dört mevsim hikayelerinden biriymiş. Filmin olay örüntüsü, köyde yalnız yaşayan ve yetiştirdiği üzümlerle şarap üreten Magali isimli bir kadının etrafında gelişiyor. Çocukluk arkadaşı Isabella ve oğlunun sevgilisi Rosnie, Magali'nin şikayet ettiği yalnızlığına çözüm aramaya çalışırlar.
Öbür mevsimlerin hikayesini de izleyeceğim, bu ara Eric Rohmer filmlerindeyim:)
16 Kasım 2020 Pazartesi
Tetkik Dergi Kasım
Dergimize yazılarınızı bekliyoruz...
11 Kasım 2020 Çarşamba
Saf ve Düşünceli Romancı - Orhan Pamuk
Saf ve Düşünceli Romancı, Orhan Pamuk’un, Friedrich Schiller’in The Naive and Sentimental Poetry (Naif ve Duygusal Şiir) adlı kitabından esinlenerek isimlendirdiği bir kitap.
9 Kasım 2020 Pazartesi
Maviye İz Süren'e Dair IX
Sevgili Ebru'nun yorumu:
💙 Öfkeleri sulamanın anlamı yoktu, sabah çiçeklerini sulamalı yazık Çok susuz kalmışlardı...
💙 Uyanmak dedi uyanmak... Düşlerin gerçeği sınaması, uyanmaktan geçer.
..
💙 Öykülerimin dokusunda, hayattan topladığı iyi çıkarımları imgelerine katmaya çalışan, kendini hep yenileyen bir insan, bir yaşam gerçeği var' diyor sevgili Bahar hikayelerinin dünyasına girmeden bize ✌🏼🥰📚
..
Her hikaye kitabında birden çok dünyaya uğrak verir gibi hissediyorum kendimi 😌 her biri ayrı AN'ı somutlaştırıyor, sunuyor bize.. bambaşka dünyalara açılan kapılar gibi her bir Öykü📚👌🏼.
Öykü her daim vazgeçilmezim olmuşken, yorumlarının tadını sevdiğim dost Bahar'ın satırlarına dokunmak da ayrı keyifli bir okuma oldu benim için 😍👌🏼💙
..
..
💙öncesinde farklı dergilerde hikayeleri yayınlanan arkadaşım maviye ve süren başlıklarında topladığı hikayelerini sunuyor ve diyor ki onca içeceğiz ses var ki belki duyamazsın sesimi ama yine de iç sesimi dinleyip şansımı deniyorum sesleniyorum sana 🙋🏽
..
Ve ben diyorum ki, Bu sese kulak vereni keyifli bir okuma bekliyor dostlar 📚🎀
..
🌀Her şey bir mecaz olabilirdi bu hayatta.
Sevgili Emel'in yorumu:
✍Sürülen izlerin ucu çatallanan maviliklere uzandığı ve zamanın büyülü sarkacından beyaz sayfalara düşen mutlak gölgelerdi öykülerimiz.ve herbiri farklı bir odanın kapısına kilit olsa da ,biliyorduk yüreğimizin ta derinlerine açıyordu her bir kapıyı.
...
✍Öyküler ki fersah fersah anlatılacak bir yaşantıyı minimalize ederek, her cümlesi nice paragrafları içinde barındırarak yüreklerimize nakşeder.işte her biri on öyküden mevcut üç bölümden oluşan Maviye İz Süren kitabımızda,bir öykü kitabından alınabilecek her lezzeti fazlasıyla okuyucusuna zerk ediyor.
...
✍Yaşamın ölümle, mutluluğun hüzünle, varlığın yoklukla, adamın kadınla, düşün gerçekle savaşının bitmediği bu mükemmel kitabı şiddetle tavsiye ediyorum
...
✍Beraber çalışma, dertleşme, sohbet etme gibi anıları biriktirdiğim sevgili dostum Bahar'ın ,ilk kitabı denemeyecek kadar ustalıkla kaleme alınmış bu kitabı eminim bundan sonrakiler için beyaz bayraklı bir start çubuğu olacaktır.
✍Kalemin daim olsun canım arkadaşım @maviye_iz_suren
...
#alıntı
...
📚Eskimiş oyuncaklar kaybolmuş bir masumiyeti imliyor.
...
📚Çünkü ümit bir sonraki zamanın renk belirleyicisidir
Maviye İz Süren'e Dair VIII
"Öyküler ruhumda kanatlar çıkartıyor benim. Mavi bir kuş olup uçuyorum gökyüzüne. Minicik kalbimdeki kocaman atışları anlatmaya çalışacağım sizlere. Kalbimin müziğini, farklı farklı enstrümanlarla çalınan... Duyabiliyor musunuz? Hadi gelin benim gözlerim olun, birlikte oturalım pirüpak bulutlara. Oradan bakalım hayat denilen okyanusun içine. En derinlere dalalım, yaşamın bin bir formundaki rengarenk canlıları gözlemleyelim. Ne kadar da benziyor insanlara değil mi? Yaşamın her alanındaki büyük savaş. Sevilmek, anlaşılmak; ait olmak istemenin, hayatta kalmanın, nice duygunun savaşı.
Deniz kabuğunun içindeki inci taneleri gibidir hayat. Bir yerlerde gizlenmiştir ve senin onu bulup yüzeye çıkarmanı ister. Öyküler de böyledir işte... Her okuyanın kendinden mutlaka bir şeyler bulacağı, kalbinin derinliklerinde gömülü olan yere dokunan. O inciyi bulup avuçlarına usulca bırakan. Bazen acılardan sıkı sıkı sarılmış yumak gibi hissettiren kendinizi, bazen bir çocuğun rengarenk topuyla atılan gökyüzüne, fonda şen kahkahalar, bazen de siyah beyaz bir fotoğrafa yansımış özlemlerdir. Öyküler biraz da sevdiğiniz kitaplara koyduğunuz ayraçlar gibi. Size devam etmeniz gerektiğini hatırlatan, başına ve sonuna kalbinizce cümleler ekleyeceğiniz...
Maviye İz Süren, okumaktan mutluluk duyduğum bir kitap oldu. Yazdıklarım onun yansımaları. Yüreğe dokununca, insanın ifade etmesi hiç de zor olmuyor. Dilerim size de geçmiştir bir nebze de olsa. Bir iz bırakabilmişimdir kalbinizde, hem yazdıklarımla hem de fotoğraflarımla. Masmavi bir iz...
Yolun hep güzelliklere açılsın @maviye_iz_suren Her biri ayrı özel olmuş. Sonbaharın eşsiz renkli yapraklarına yüklenip her bir öykü, usulca dalından koparak rüzgârla taşınıp bin bir yüreğe sevgiyle dokunsun dilerim. Ve senin ruhunda "Bahar"la birlikte her biri eşsiz güzellikte çiçekler açsın..."
Sevgili Gamze'nin yorumu:
"Herkese nasip olmaz bence bir bookstagram öğretmen olan, annenin kitabını okumak. Bu ayrıcalığı yaşadığım için bir kere daha teşekkürler Baharcım.Kitapta yer alan öykülerde betimlemeler öyle derin izler bırakıyor ki yağan kar, radyo cızırtısı,kaynayan sütün üzerindeki yağ tabakası vs.
Cümle bitince o anı yaşatıyor size vurgular.
Kitapta yer alan benzetmelerde Oblomov, Jack London, Nietzsche, Freud, Kafkayi görmek çok güzeldi.
Her öykü kendine özgü sadeydi, fakat ben birkaç öyküden bir tık fazla etkilendim.
°Mesela Rüstem ustanın sanayileşen makinelesen bir çağın yarattığı duygusuz, vicdansız insanlar karşısında yaşadığı hayal kırıklığı karşısında bir kere kasaba hayatına özendim.
°Süt beyazı, hayatın Meloş'a' çık artık sıkıştığın o köşeden' deyip hiç beklemediği bir anda görücüye gelen kişi karşısında yaşadığı şok.
°Yalnız kedi, öyle üzüldüm ki sahibine olan iç sesinde. Ah beni de eskiciye versen, bir yolunu bulsam da kaçsam sokaklara diyor ya....sevilmek, ilgi görmek, okşamak istiyor hepsi bu.
💙💬Hayatın içinden olan bu öykülerin kahramanları aslında bize hiç yabancı değil.
Hepimiz bu hayatta zaman zaman karanlığın içinde dans eden gölgeleriz.
Mavilerin, maviliklerin hep hayatımızda olup bize yol gösterip varacağımız yere kadar bize eşlik etmesi dileğiyle.
Kalemine sağlık arkadaşım.
Sen hep yaz okuruz. @maviye_iz_suren
#alinti
Bazen gerçekleştirmek istediğimiz bir eylemi kafamızda büyütür, büyütür kocaman çığa dönüştürürüz.O eylemi kafamızda büyüttüğümüz için gerçekleştirmesi zor gelir bize. Halbuki amaçlarimizi bir an önce hayatımıza geçirebilsek daha hafif, daha rahat bir insan olacağız."
5 Kasım 2020 Perşembe
dön, dolaş böyle
3 Kasım 2020 Salı
İlk edebi söyleşim
https://parsomenfanzin.com/2020/11/03/ilk-goz-agrisi-70-bahar-uysal-karakus-ve-maviye-iz-suren/
1 Kasım 2020 Pazar
El Autor, 2017
31 Ekim 2020 Cumartesi
im ad değildi daha
"Bir zamanlar sözcüklerin bizim dışımızda da yaşamları vardı, ama anlamları yoktu.
ASKELOPİS
Söz."
İLHAN BERK