29 Mayıs 2021 Cumartesi

Bülbülün Gözündeki Cin- A.S. Byatt



İngiliz Edebiyatı’ndan A. S. Byatt’ın “Bülbülün Gözündeki Cin” adlı öykü kitabı toplamda beş öyküden oluşuyor: Cam Tabut, Denizcinin Öyküsü, En Büyük Prenses’in Öyküsü, Ejderin Soluğu, Bülbülün Gözündeki Cin...
🌾
Bu masallar, mitolojik hikayelerle beslenen ve yalnızca eskiyi anlatan eserler değil. Eskinin büyülü yolculuklarında yeninin önemli durakları belirginleşiyor. Film yapımcısı Pasolini’nin belirttiği gibi; Binbir Gece Masalları’ndaki tüm masallar yazgının ortadan kalkmasıyla günlük yaşamın uyuşukluğuna doğru çekilmesiyle son bulurlar. Bu kitaptaki öykülerde masalların insanlardaki bilinçaltına, cinsel arzularına uzanan mesajlarını keşfetmek gibi. Mesela, bizler bir okur olarak peri masallarındaki kişilerin dilekleri yerine geldiğinde garip bir duyguya kapılırız. Özgürlüğün olası sıçramasını duyarız, her istediğini elde edebilen ama aynı anda bunun hiçbir şeyi değiştirmediğinden de eminizdir çünkü biliriz ki kader değişmez. Bu paradoksal durum masalların hepsinde vardır. Bir varmış bir yokmuş deriz ama anlatmaya devam ederiz...
🌾
Bu öyküler içinde en beğendiğim öykü, kitabın en son öyküsü olan ve ona ismini veren, Bülbülün Gözündeki Cin. Bir anlatıbilimcisinin bizim topraklarımızda geçen bu tılsımlı hikayesi beni çok etkiledi.
***
“....ama umut insanı yanıltır, miskinlik bastı mı insan aklını şaşırır, bir de taş gibi sağlam olduğuna inandığı şeylerin yok olup gideceğine kimse kolay kolay akıl erdiremez.”(s.68)
.
“En iyi anlatıbilimciler, masalları tekrar tekrar anlatarak yaşarlar.”(s.85)
.
“Kadınların kurmacaya yansıyan yaşamları hep tapalanmış enerji öyküleridir. Hepsi eninde sonunda o boğulma anına, istençli unutma anına varır.(s.96)
.
“Sözcüklere dökülemeyen şeyler insanın damarlarında, beyin hücrelerinde, sinir uçlarında güçlü bir yaşam sürdürürler.”(s.96)

Maviye İz Süren'e Dair XIV


 Maviye İz Süren Ankara'da çok sevdiğim kitapçılardan biri olan Dost Kitabevi'nde satışa sunulmuş 💙
Kitabımla ilk kez bir kitapçıda göz göze geldim...

"Harflerin gülüştüğünü senin adında gördüm!" 
Haydar Ergülen




22 Mayıs 2021 Cumartesi

Dost/Yaşamasız- Vüs'at O. Bener

 


Vüsat O. Bener öykülerindeki kahramanlarını şöyle anlatır:

“Benim kişilerim orta sınıfa mensup insanlar. Ben de öyleyim zaten. Zengin takımını sevmem... Her neyse benim kişilerim uyumsuzdur, yabancılaşma halindedir ve sürekli kendileriyle didişme halindedirler. Çünkü bende öyleyim.”

1952 yılında yayımlanan “Dost” kitabıyla 1957 yılında yayımlanan “Yaşamasız” adlı kitabındaki öykülerin bir araya geldiği derleme bir kitap. Havva, adlı öykü kitabını daha önce okumuştum bu nedenle çoğu öykü tanıdık geldi😍
🍃🍃🍃
“Her kafaya bir duman lazım a beyim!”

“Eskiden böyle değildim. Mezarlık korkuturdu. İnsan ölmekten değil, ölümden korkarmış.”

18 Mayıs 2021 Salı

Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz, Raymond Carver


Aşk Konuştuğumuzda Ne Konuşuruz adlı öykü kitabında, kısa durum öyküsünün başka bir deyişle Çehov tarzı hikayenin örneklerini sunmuş Raymond Carver.

Bu öykülerde verilen mesaj şu: öykü bir şeyleri açığa vurmalı ama her şeyi değil. Bu tarz öyküde daha çok bir duruma yakından bir mercek uzatılmış diyebiliriz.

Carver öykülerini yazarken okurda bir beklenti oluşturduğunu fakat o beklentiyi karşılamadığını söylüyor. O zaman bu tür, öykü değil mi? Hayır, klasik bir yapıda sonuç arayan okura hitap etmiyor olabilir bu anlatılar. Ama güçlü bir anlatımla yeni bir dünya yaratarak, okuru o atmosfere dahil etmeyi bilerek bir duygu ya da bir hayal bırakmadığını kim söyleyebilir ki?

***

“İçimde bir şeyler öldü" diyor. "Uzun zaman aldı ama öldü. Sen bir şeyleri öldürdün, bir balta vurdun sanki. Artık her şey kirlendi."



8 Mayıs 2021 Cumartesi

Yersiz yurtsuz, 1985

 

Agnes Varda'nın meşhur filmlerinden biri, Sans Toit Ni Loi... Filmin konusunu, sınırsız bir özgürlük içinde yaşamak isteyen Mona adlı kadın oluşturuyor. Mona, Fransa'nın güney taraflarında otostop çekerek belli bir yere gitme amacı olmadan dolaşıyor. Düzenden, sıradan birlikteliklerden, gelecek planlarından kaçıyor. Mona'nın hikayesi, karşılaştığı insanların dilinden anlatılmış. Filmde şöyle bir cümle geçiyor: Sonsuz özgürlüğü seçmişsin ama sonsuz yalnızlık elde etmişsin. Belki de sorun şudur Mona: sonsuz yalnızlığın nedeni sonsuz özgürlüğü seçmen değildir. Bunun nedeni, o özgürlüğün yaşandığı toplumun yeterince özgür ve yeterince insan olamamasıdır...

Fransız şair Arthur Rimbaud'un "Özlem" adlı şiiri aklıma geldi...

"Mavi yaz akşamlarında, özgür, gezeceğim,
Ayaklarımın altında nemli, serin kırlar;
Başakları devşirip otları ezeceğim,
Yıkayıp arıtacak çıplak başımı rüzgar.
Ne bir söz, ne düşünce, yalnız bitmeyen düş
Ve yüreğimde sevgi; büyük, sonsuz, umutlu,
Çekip gideceğim, çingene gibi, başıboş
Doğada, -bir kadınla birlikte gibi mutlu."
(20 Nisan 1870)

6 Mayıs 2021 Perşembe

Kızıl Kale- Erendiz Atasü



Erendiz Atasü ile tanışma kitabım olan, Kızıl Kale; “Eski zaman masalları”, “Üçleme”, “Yeni Zaman Öyküleri” şeklinde başlıklandırılmış üç bölümden oluşuyor.

Bu öyküler; geçmiş ve şimdiki zamanda yaşayan farklı yaşlardaki kadınların hayat yolculuklarından birer kesit sunuyor.

Erkek egemen bir toplumda, tabuların, geleneklerin göreneklerin içinde kaybolan kadın seslerini yansıtıyor.
Toplumsal duyarlılığı yüksek bu öyküler, Erendiz Atasü’nün farklı kitaplarında yayımlanmış öykülerinden bir derleme.

***

“Seni zaten öldürüyorlar,” dedi.
“Umursamazlıklarıyla, homurdanmalarıyla, teşekkürsüzlükleriyle, işe yaramazlıklarıyla. Sen kendini öldürüyorsun, çektiğin kahırla.”(s.47)

“Bütün mesele, karmaşık doğanın içindeki yalın düzeni seçebilmekte. Onu seçen göz, doğanın milyonlarca yıl dayanmış yap boz tahtasındaki en elverişli seçeneğini yakalamış demektir .”(s.60-62)

“Geçmişi eski sokaklarda bulamazdık. Geçmiş sinir hücrelerimizde birikmiştir, hepsi bu.”(s.150)

3 Mayıs 2021 Pazartesi

düşler ses bulur bende

 

"bir çocuğun düşüyüm ben
büyülü yaz akşamları
ben üflerim mızıka söyler
sesimiz tutar sokakları
ılık bir ses taşırım yorulmadan
sonsuz özlemler büyütürüm yarına
ben mızıka çalarım
siz onu duymasanız da
mızıkamın içindedir yaşam
kardeşler ben çalayım siz görün
nasıl geçilir kiraz rengi sokaklar
soluk soluğa yeni aşklarla
yorulmaz yaşlı bir yürek bile
gülüşler ona akar da
ben mızıka çalmazsam
ne özlemleriniz olur ne ayrılıklarınız
yalnız bir yıldız gibi boşluğa
düşer yaşlı dünyanız
bir çocuğun düşüyüm ben
mızıkamın sesi yeryüzüne değer
uyurum uyanırım hep aynı şarkı
ne sesim eksilir ne umut biter."

Haydar Ergülen

2 Mayıs 2021 Pazar

Kil-tablet Öykü, mayıs



 

Otobiyografik olmayan imgelemin cüretkarlığıyla yazdığım, "Akla Zarar " adlı öyküm Kil-tablet Öykü, 51. mayıs sayısında yer aldı...
Tema: Beklemek...