23 Şubat 2013 Cumartesi

Kitap Hırsızı



"Hiç Kimse Sıradan Değildir" kitabının yazarı Markus Zusak'ın okuduğum ilk kitabı.

Geçen gün bitirdim ama etkisinden hala kurtulamadığım hüzün kokulu bir roman.
Önümüzdeki günlerde kitap sinemaya uyarlanacakmış.Kitabı okurken zaten sadece okumuyor,olaylara sanki şahit oluyor,izliyorsunuz.

Gerçek ölüm meleğinin ağzından anlatılmakta olaylar.Ölüm meleği olayları yansıtırken hassas,duygusal,düşünceli.Tabii bu özellikleri onun görevini yapmayacağı anlamına gelmiyor.

Yıl 1939, Nazi Almanyası.Ölümün işi çok.Ölüm, kitap hırsızı Liesel Meminger’in yanına üç kez uğrar ama onu değil erkek kardeşini alır. Liesel, kardeşinin toprağa verildiği mezarlıkta, karlar arasında siyah kapağı üzerinde gümüş yazılar olan bir kitap bulur; Mezar Kazıcının El Kitabı. Henüz okuma yazmayı doğru dürüst beceremeyen kızın hayatını değiştirecek kitaplardan ilki.Sonra diğer kitaplar gelir ve oynadığı sözcükleri..

Liesel Meminger fakir olan annesi tarafından koruyucu bir aileye verilir.Himmel sokağında çok sevdiği babası Hans,kaba ama iyi yürekli annesi Rosa,her zaman beraber oynadığı Liesel'e aşık Rudy,sonradan evlerinin bodrumunda sakladıklar bir yahudi dövüşçü Max,Liesel'in hayatını oluşturan kahramanlardır.O sıralarda  II.Dünya savaşı başlamıştır ,Almanya'da hayat zordur ve her yerde yoksulluk,açlık,işkence ve ölüm kol gezmektedir.

Verdiği sözün arkasında duran bir adam senelerce evinde bir yahudiyi sakladı.Bir kız çocuğu teselliyi kelimelerde buldu,önce okuduklarında daha sonra yazdıklarında. Bir oğlan ancak öldükten sonra yaşarken en çok istediği şeye -sevdiği kızın öpücüğüne- kavuştu.Çok dokunaklı çok insancıl...

Bazı kitaplar vardır bir kere okumak yetmez,kitap hırsızı da onlardan birisi.

"İlk önce renkler. Daha sonra insanlar. İnsanlar genellikle bir günün renklerini sadece gün başlarken ve sona ererken fark ediyorlar, ama benim için günün her anı, her dakikası değişen, içiçe geçen yığınla farklı renk tonu içeriyor. Tek bir saat bile binlerce değişik renkten oluşabilir. Mumsu sarılar, bulutsu maviler. Kasvetli karanlıklar." 

"Çocuklar, çoğu zaman hantal sersemlikteki yetişkinlerden çok daha kurnaz olabiliyor." 


"Sözcüklerini avucunda biriktirip, iyice yoğurduktan sonra masanın üzerinden fırlatır gibi konuştu." 


"Hiçbir insanın benimki gibi bir yüreği yoktur. İnsan yüreği bir çizgidir, oysa benimki bir daire ve doğru anda, doğru yerde olabilmek gibi sonsuz bir yeteneğim var. Bunun sonucu olarak insanları hep en iyi ve en kötü anlarında yakalayabiliyorum. Onların hem çirkinliklerini hem de güzelliklerini görüyorum; aklıma takılıyor, ikisini birden nasıl barındırabiliyorlar? Yine de kıskandığım bir yanları var. İnsanlar hiç değilse ölecek kadar sağduyulular (Ölüm) "

                                                                                                               Kitaptan..

                                                       





20 Şubat 2013 Çarşamba

3.yaş anektodları


-Senin bu her şeyi aynı anda kontrol etme çabanı sevmiyorum,dedim.

Bu kelimelerimden bir şey anladın mı bilmiyorum kızım.

Evde her şeye yetişmeye çalışıyorsun ve yaptığımız aktivitelere doymuyorsun.Bu bazen çok yoruyor beni,yetemiyorum sana.

Mutfakta yemek yiyorsak masayı oturma odasına alalım orada yemek yiyelim diye gereksiz ısrarlara giriyorsun.Her dediğini yaptırma,kendini ispat etme modundasın sürekli.

Enerjin hiç bitmiyor,daima şurada ne yazıyor oku anne diyorsun.Evdeki oyuncak leptopundan sesleri tekrarlıyorsun.Adın nerede yazıyorsa ayırt ediyorsun.

Odanda bir yaramazlık yapmışsan önce yanımıza gelip "bana kızarsanız çok üzülüyorum" diyerek müthiş güzel ajitasyon yaparak kızmamızı önlüyorsun.

Öğretmeninin taklidini yapıyorsun ben de öğrencin Gülce Naz oluyorum.Okulumda öğretmen,evimde Naz'ın tek öğrencisi oluyorum.

Evcilik oynamayı,keke yumurta kırmayı,keki karıştırmayı,kurabiye hamuruna değişik şekiller vermeyi çok seviyorsun.

Makası düzgün kullanmayı öğrendin,her gün değişik şekiller kesip evi her gün minik kağıtlarla dolduruyorsun.

Her gün odandaki renkli balonlarla oynamayı seviyorsun bir de onları patlatmayı.

Tik tak saatine bak,masal okuma saati,diyip kendi uydurduğun masalları anlatıyorsun bana.

Sıkıldığımı gördüğünde baş parmağınla okey yapıyorsun ve benim de baş parmağımla tokuşturmaktan,burunlarımızı tokuşturmaktan çok büyük keyif alıyorsun.

Barbie tutkun hala devam ediyor,ezbere tekerlemeler,şarkılar söylüyorsun.En güzel de "Ellerim tombik tombik"şarkısını söylüyorsun.

Okuldan seni aldığımda"Anne kulağıma bana bir sürprizin olduğunu söyler misin?" deyince çok komik oluyorsun.

Akşam da masadan sürekli kalkıp dolaşa dolaşa yemek yemeye kalkışınca,ciddi bir şekilde "Gülcecim oturup adam gibi yemeğini yer misin?"dediğimde "hayır anne adam gibi değil kızlar gibi yiyicem"diyerek anneni kahkahaya boğdun.

Geçen gün büyüyünce pamuk prenses olacağını söyledin.

Evin her köşesine yayılan sevginin sıcaklığı beni kendime getiriyor,o sıcaklıkla dokunuyorum zorlu yaşama.
Bazen o zorlu yaşamın kıvrımlarında tahammülümün sınırlarında dolaştırmaya çalışsan da,sen benim evimin karanlıklarını silen minicik meleğisin.
Belki bir pamuk prenses olamıyacaksın bu hayatta ama pamuk gibi bir kalbinin büyümesi için elimden geleni yapacağım kızım.



17 Şubat 2013 Pazar


"bazen rüzgarın saçımı dağıtmasına,
yağmurun yüzümü ıslatmasına,
birilerinin kalbimi kırmasına izin veririm sonra;
saçımı toplarım,
şemsiyemi açarım,
kalbimi kapatırım,
hepsi bu…"
                                             Can Yücel

14 Şubat 2013 Perşembe

Kinyas ve Kayra



Yazarın okuduğum üçüncü kitabı.
Kitap "kinyas, kayra ve hayat", "kayra'nın yolu", "kinyas'ın yolu" şeklinde 3 bölümden oluşan,günlük yaşamı ve insan psikolojisini sarsan bir özelliğe sahip.
Aynı yola baş koyan iki arkadaşın öyküsü.Kitabın başında bu iki kişinin farklı karakter yansımaları dile getiriliyor burada biraz ağırlaştırabiliyor insanı,sonrasında olaylar akıcı bir hal alıyor.
Zihinsel ölümü düşleyen iki karakter refah içerisinde yaşarken hayatın anlamsızlığı üzerine bir yolculuğa çıkarlar,bu yolculuk Afrika,Güney Amerika ve Türkiye'de geçer.İşledikleri cinayetler,uyuşturucu satışı gibi yasadışı olaylarla dünyanın en kötü hallerine batıp çıkarlar ve bu olaylar silsilesinde ruh konuşmaları,derin hayat tespitleri yaparak sonlarını ararlar.
Bazı yerler gerçekten ürkütücü,şiddet eğilimli ve ruhunuzda çatlaklar oluşturabiliyor.Yazarın nihilizmin uç noktalarında yaşayan kahramanlarından hiç değilse birinin yaşama dair ulaştığı noktayı güzel bir yere bağlaması,bir nevi sorduğu sorulara iyi yanıtlar bulması hoşuma gitti.
Kitap,modern çağ insanının mutsuzluklarını göz önüne sererken bir yandan da aile bağları,kültürel kişilik,felsefe,özgürlük gibi konuları sıradışı kahramanlarının etrafında çok güzel detaylandırılmış.

"Sadece gördüklerin vardır.. Beş duyunun algıladığı kadar anlarsın aileni, sevgilini, çocuğunu.. Dolayısıyla herhangi bir şeyi, birini anladığına, ama gerçekten anladığına emin olmak, sarıldığında arkasında ellerini kavuşturabilecek kadar o şeyi ya da kimseyi anlamak olağanüstü bir durumdur.. Ve çok zaman isteyen, sözkonusu olağanüstü ilişki için, olağanüsü bir insan olmak gerekir..

 Varılabilecek son noktadır anlayabilmek.. En üst derecede bilgi gerektirir.. Kimbilir belki ben de anlarım kendimi, anlayabilirim varlığımı.. Ya da hepsinden vazgeçtim; belki bir gün ben de anlayabilirim suyu, ateşi, toprağı, havayı... Yanlış anlaşılmasın! Ders almak değildir anlamak.. Tecrübe asla! Kıyasla da varılmaz bu noktaya.. Ssadece anladığının farkında olmaktır gereken.. Kimbilir belki ben de derim bir gün "kinyas'ı ve kinyas hayatını anlayabilmekteyim..." Ancak sanmıyorum.. Ne o kadar sabrım var, ne de anlamaya merakım..
İçi ne kadar doldurulursa doldurulsun yine de hafiftir hayat, çünkü altı deliktir, delikse ölümdür.

aşklar, alkol, nikotin, ahlaki değerler, uyuşturucular... hepsi de birer pranga olabilir her an insanın ayağına. zevk veren prangalar. ortak özellikleri, varlıklarının verdikleri zevkin uzun bir süre sonra hissedilememesi, yokluklarının ise derhal kalpte bir ağrı yaratmasıdır. bağımlı insan atlı karıncaya binmiş gibidir. ne bir varış noktası, ne de bir ilerleme vardır hayatında. herkes ilk başladığı yerde, midesi kaldırana kadar döner durur... insanın kendiyle mücadelesi, bağımlılıklarını yok etmesiyle başlar.

en büyük hatam insanlardan cümlelerimi bitirmelerini beklemekti. hayatımın belli bir dönemine kadar hep böyle yaptım zaten. gözlerinin içine baktım beni bilsinler diye. kadınlardan bunu bekledim. birisi gelip, "evet, ben seni tanıyorum" desin diye bekledim.

Kinyas olsa şöyle söylerdi:"Ne Olursa Olsun Ölmeye Mecbursun!" Ve ben ona yanıt verirdim: "Ölmeye Hepimiz Mecburuz! Kolaysa Yaşamaya Mecbul Ol!" ... "
                                                                                     (Kitaptan)

11 Şubat 2013 Pazartesi

Beni kendime getir Tiramisuuu:)

  
 İtalyanca'da Tira mi su "Beni yukarı çek"ya da "beni kendine getir" anlamına gelmekte.Bu akşam üzeri bu şarkı ile melankolinin dibine vurmuşken ablamın bu tarifini yazayım da kendime geleyim dedim.Siz de kendinize gelmek istediğinizde bu tarifi deneyin olur mu?

Malzemeler
·         2 Su bardağı süt
·         2 Yemek kaşığı un
·         3-4 yemek kaşığı şeker(Ağız tadına göre şeker miktarı arttırılabilir)
·         1 yumurta sarısı

Islatmak için:
·         Nescafe
·         1tane hazır pasta keki
·         1 paket labne peynir
·         Kakao
·        Damla çikolata

Yapılışı

İyice çırpılan süt,un,şeker,yumurta sarısı pişirilir..Soğuyunca labne peynir eklenip bir daha çırpılır.
Hazır pasta keki yarım su bardağı süt ve nescafe ile ıslatılır.Arasına pişirilen sos ve damla çikolata serpilir.Pasta kekinin diğer parçası da eklenir ve kalan sos dışına da sürülür,üzerine kakao elenip buzdolabında dinlendirilir.Afiyet olsun...

5 Şubat 2013 Salı

Mısır gevrekli Kurabiye




   Sevgili arkadaşlarım,internetim sınırlı olduğu için sizleri çok fazla ziyaret edemiyorum ve yazılarınızı özlüyorum.Bugün de tatil tariflerine devam ediyoruz.Denenmiş tarifimiz nefis bir kurabiye,çocuklarınız çok sevecek:)

MALZEMELER

* 2küçük paket (400 gram)mısır nişastası
*Yarım paket yumuşak margarin
*Yarım su bardağı şeker
*3 yumurta

ÜZERİ İÇİN:

*Nutella
*Sade mısır gevreği

YAPILIŞI:

Margarin ve şeker karıştırılır.Yumurta eklenir,ardından mısır nişastası eklenir.Elde yuvarlanıp kandil simidi şekli verilir.180 derecelik fırında pişirilir.Nutella benmari usulü eritilir,kurabiyeler nutellaya sonra mısır gevreğine batırılır.

4 Şubat 2013 Pazartesi

Liman Kırıntıları

Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Yalan söyledim
yırtık blucinli tayfalara
Seni sevmediğimi söyledim.
Oysa rıhtımlar
en şarkılı dalgalarla yıkanıyordu
Midye kabuklarında sakladım gözyaşlarımı;
Hastaydım
kırık kötümser bir öksürük yapışmıştı boğazıma
Seni unutmak gerekiyordu...

Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
İskele fenerlerinin altında oturup
seni bekledim sevgilim
Ellerim ıslaktı, gözlerim ıslaktı.
Gelip caydırabilirdin beni gitmekten
Oturup sigara içer, anlaşabilirdik...
Sana tapacağım yalan değildi
benim olursan
Seni seviyordum, seni istiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Filler gibi içtim liman meyhanelerinde;
seni unutmak için içtim...
Senin sokağında geceler yıldızsızdı
senin sokağında gece yağmur yağıyordu
Ben zayıftım, çabuk ıslanıyordum
Bana sevmek yaramıyordu,
ben sevilemiyordum...
Bahamalı martılar beni çağırdı
bir ikinci bahar gecesi.
Sana bırakacağım bu kentin
üç semtinde üç damla gözyaşı döktüm
Birincisi seni ilk gördüğüm yerdi
ikincisi seni ilk öptüğüm yerdi
Üçüncüsü... söylemeye dilim varmıyor,
üçüncüsü bana git dediğin yerdi
İşte bu mısraları orda karalıyorum;
işte demir aldı şilebimiz
Gidiyor, gidiyor, gidiyorum...

                                                                                                     Edgar Allan Poe

2 Şubat 2013 Cumartesi

Tatil Yemekleri

Tatilde bir araya geldiğimiz  ablamın annemlerde yaptığı lezzetli speciallerinden haşhaşlı çörek ve fırında sebze sotenin tarifini veriyorum.Resimler biraz aceleye geldi ama tarifler gerçekten güzel.Mutlaka deneyin:)

HAŞHAŞLI ÇÖREK
·         2 Su bardağı ılık süt
·         Yarım çay bardağı sıvı yağ
·         2 tatlı kaşığı şeker
·         1 tatlı kaşığı tuz
·         Yarım paket instant maya
·         4-5 su bardağı un
·         Yarım paket haşhaş ezmesi
YAPILIŞI;
Bu malzemeler iyice yoğrulup yumuşak bir hamur elde edilir ve bir kenarda üzeri ıslak bezle örtülüp yarım saat mayalanmaya bırakılır.
Haşhaş ezmesi,bir yemek kaşığı sıvı yağ ve 2 çorba kaşığı şeker ile karıştırılır.
Hamurdan el yağlanarak bezeler alınır,açılır arasına bolca haşhaş ezmesi sürülür,rulo yapılır ve bıçakla kesilip tepsiye dizilir.180 derecelik fırında pişirilir.

FIRINDA SEBZE SOTE
·         2 Dilim bal kabağı
·         2 Ayva
·         2 Kırmızı biber
·         2 Sarı biber
·         Yarım kg arpacık soğan
·         Yarım çay bardağı zeytin yağı
·         Tuz,karabiber

YAPILIŞI;
Tüm sebzeler, iri iri doğranır tuz karabiber zeytin yağı eklenir.180 derecelik fırında kızarana kadar pişirilir.Et ve tavuk yemeklerinin yanında garnitür olarak da yapılabilir.
Yapanlara Afiyet Olsun! (Tarif yazmak ne zormuş yahu:)

Sabah sabah,Kinyas ve Kayra okurken

“Sabah uyandığımda okyanus beni yıkadı.Benim adım Steve McQueen.Bütün bildiklerimi kusarak hayatta kalıyorum.David Bowie’yi rüyamda gördüm.Sabah bir gözüm yoktu.Şiir yazdım.Tam üç tane.Birini rendeleyip makarna sosuna kattım.Diğerini yakıp küllerini  kum saatine koydum.Biraz zaman kazandım böylece.Sonuncusunu ise şimdi yazdım.işte geliyor:
Sözlerimin sonunu duymadığın zaman
Cümlelerimin sonunu duymadığın zaman.
Değiştiriyorum son kelimelerini
Değiştiriyorum sonumu…
Kendimi ölümsüz olarak görüyorum.Mekan ve zamandan kapalı yıllar oluyor.Bir kıza aşık olmuştum.Onu görmek için altı saat yol almam gerekiyordu.Bir sabah treni kaçırdım.Aşık olmaktan vazgeçtim.Kendinden vazgeçmenin ne olduğunu asıl ben bilirim.Benim adım Kaygusuz Abdal.
Kendimi defalarca buldum defalarca kaybettim.Gerçek adımı hatırlamıyorum.Kimliğimi bir çocuğa sattım.Çirkinleşmek için çok uğraştım.İsteyene ruhumu kiraladım.Vücudumdaki dikiş sayısını artık bilmiyorum.Hayatımı diktiler.Oysa yırtmak için çok uğraşmıştım…Hayat bitmedi piyano çaldım,sattım.Benim adım Deacn Moriarty.”
                                                                         H.Günday