30 Temmuz 2021 Cuma

Menekşeli Bilinç- Nezihe Meriç



Menekşeli Bilinç öykü kitabı, Nezihe Meriç’in Bozbulanık ve Topal Koşma’dan sonra üçüncü öykü kitabı olarak 1965’te yayımlanmış. Toplu öyküler kitabının ikinci cildini okumuştum, bu kitaptaki öyküler de toplu öyküler kitabının birinci cildinde yer almış. En sevdiğim öykücüler içinde yer alıyor Nezihe Meriç. Daha doğrusu kendine bir tarz oluşturabilmiş öykücülerin bende yeri ayrı... Tomris Uyar, Selçuk Baran, Leyla Erbil gibi...

Kitaptaki öyküler kadınların var oluş çabasını farklı yönlerden ele alıyor. Mahalle baskısı, gelenek ve göreneklerin kişiler üzerindeki etkileri, tabular, otorite figürü olan insanların sınırlandırdığı hayatlar…

***
“Ham duygularımı, yaşamamın zorlukları içinde nasıl da usumdan yarattığım güneşlerde olgunlaştırdım ben. Hep kullanılmış duyguların, hep kullanılmışlıkların içinde çevremdekiler. Beni tüketen bu oluyor.”


“Ben hayatı, gereksiz törelerle yitiremem. Biz artık kendi hayatımızın törelerini koymalıyız.”

“Bir şey ya olur, ya olmaz. Sonuca bakın siz. Olmadı. Bir şeyin olmamış olmasını anlıyor musunuz?”



28 Temmuz 2021 Çarşamba

geçiyordu


Sıcak, turuncu günler. Çiçekli çarşaflar. Pencere önü minik serçeleri. Bedenindeki kan şekeri düşüklüğünü fark etmek. Görünen hastane yolları, Aşağı Eğlence tarafı kafa dağıtmacaları. Öykü'nün sıcağa dayanamayınca tavan yapan kaprisleri. Gamoş'un su ile onu yatıştırma fikirleri. Gülce'nin depreşen kedi sevgisi. Gamoşumla beraber uyumalar, ritüeller, Can'a kikirdemeler. Babamın diyabetle savaşı. Annemin güzel yemekleri. Buzlu kahveler, okuma saatleri. Çamların altında sohbetler. Tempolu yürüyüşler. Dost ziyaretleri. Ama arkadaşlar iyidir, etiketiyle storyde fotoğraf biriktirmek, çöl sıcağında neredeyse buharlaşacağını hissetmek. Memlekete yeniden dönmek, küçük yerlerin sıcaklığıyla hasret gidermek, serin Ankara'yı özlemek. Yol için arabada dinlenecek şarkı listesi hazırlamak. 









18 Temmuz 2021 Pazar

En Uzak Sahil- Ursula K. Le Guin



Yerdeniz serisinin üçüncü kitabı, En Uzak Sahil. Kitabın konusu ölüm yaşam, denge muvazenesizlik, cesaret korku, sahicilik sahtelik, kabullenmek yadsımak…

Sakin bir anlatımla oluşturulan bu dünyada büyücülük özelliğini yitirenler, ejderhalar, baş büyücüler, sonsuzluk arayışı, büyümeye direnenler, deniz aşırı yolculuklar, adalar ve bitmeyen yaşam mücadeleleri vardı...

Ursulacım sonra seriyi devam ettirmiş bakalım ben bu serinin devam kitaplarını ne zaman okuyacağım:) 
Sonuçta ilk üçü, tamamlamış oldum canım canımmm❤

***

"Onlarda eksik olan ne?"
Arren hiç duraksamadan, "Yaşama sevinci," dedi."

"Şefkat olmadan sevgi uyumsuz olur, bir bütün olmaz ve uzun sürmez."

"Yine de hakikat insandan insana değişir.”


17 Temmuz 2021 Cumartesi

Yazarların sesinden öyküler youtube kanalı


 Selammm:)

Özgür  Zirve, Spotify'daki Yazarların Sesinden Öyküler adlı podcast yayınlarını Youtube kanalına da taşıdı. Ben de "Edebi Katil" öykümü seslendirmiştim.

Dinlemek isterseniz linki buraya bırakıyorum:

https://www.youtube.com/watch?v=__UE4b5N4Aw&t=3s


11 Temmuz 2021 Pazar

Marousi'nin Devi- Henry Miller



Bavulunu hazırla Mavi! Marousi'nin Devi kitabına dalarak eşlikçin Miller ile Yunanistan'ı gezmeye gidiyoruz. Amerika manzarasını geride bırakıyoruz hatta Miller'in öteki kitaplarına sirayet eden batı eleştirisini yakınlaştıran gözlüğünü yanımıza almayı ihmal etmiyoruz. Miller, paraya, işkolikliğe, mülkiyete ve Amerikan rüyası denilen ideale karşıt bir yazar. Dünyalılar zenginleşme uğruna ter dökerken, bir yanda İkinci Dünya Savaşı patlak verirken ah şu insanoğlunun doymazlığı kendini bitirmekten başka bir yere varamazken; bu kitapla ölü kentlerdeki tarih kalıntılarında karşımıza çıkan yazıları okuyoruz, gökyüzünde yıkanmak gibi esrik bir duyguyla coşuyoruz. Taş ve gök burada birleşiyor... İnsanın uyanışının ebedi şafağı burası mı?

Atina, Korfu, Nafplion, Girit, Epidauros, Santorini, Hydra... Geçen yaz, Leonard Cohen'in hayatını izlediğim filminde Hydra Adası karşıma çıktı, bu yaz da Miller anlattı orayı. Evren bir işaret gönderiyor olmalı, ben Yunanistan'da en çok Santorini'yi merak ederken Miller'in Hydra ve Epidauros'u muazzam bir şekilde anlatması tesadüf değil. Beni mi çağırıyor buralar?

Gezi kitabı sevenlerin ve düzene sağlam eleştiriler getirmekten çekinmeyen bir yaşam manifestosuna açık olanların bu kitabı beğeneceğini düşünüyorum✌💙

***

“Zihni boş tutmak bir beceridir ve fevkalade sağlıklıdır.”

'Düzenli alışkanlıkların olmalı,'' diye devam etti, ''yoksa dağılırsın...''

"İnsanlar başka yerlerde insanların işkence görmelerini ve katledişlerini rahat koltuklarda ellerini kenetleyip izledikleri sürece uygarlık boş bir farstan, katledilmiş ceset denizinin üzerine asılı sözlerden oluşmuş bir seraptan öteye gidemeyecek."

"Artık dünyanın nasıl olduğunu biliyor ve onu öyle kabulleniyorum, iyiyi de kötüyü de."

"Büyük hekimler Doğa'dan her zaman en büyük şifacı olarak söz etmişlerdir fakat yalnızca kısmen doğrudur bu. Doğa tek başına hiçbir şey yapamaz. Doğa ancak insan dünyadaki yerini kavradığında şifa verebilir. İnsanın dünyadaki yeri Doğa'da değil insanlık âlemindedir, doğal olan ile tanrısal olanın arasındaki bağda."

10 Temmuz 2021 Cumartesi

Eté 85, 2020



François Ozon, 85 Yazı adlı filminde, Normandiya açıklarında küçük teknesi alabora olan Alex’in, hayatını kurtaran David’le olan arkadaşlığını anlatıyor.
Büyüme buhranlarında salınıp duran bu iki gencin aralarındaki arkadaşlık bağı yerini karmaşık duygulara bırakır. Bu karmaşık duygular genelde bir tarafın tüm ayarlarını yerinden oynatır. Aşk, tanımsız bir hale getirebiliyor insanı. Ancak sevmek, karşılıklı olunca bir yön verebiliyor o iletişime, yoksa da bitiyor hikaye.

David motosikletine binip gezen, uçarı ve ilişkilerden çabuk sıkılan bir genç. Bazıları geçişleri seviyor, sürekliliği değil. İlk heyecanı canlı tutmaya çalışıyor ve sonra sıkılınca yeni arayışa geçiyor.  David’de öyle biri, bağlanma karşıtı. 

Filmin bir yerinde şöyle bir cümle geçiyor; belki de sevdiğimiz kişileri kendi hayal dünyamızda bizler icat ediyoruz. Hayal dünyamızdaki insan ile yakınlık kurduğumuz arkadaş profili örtüşmeyince üzülüyoruz. Halbuki  her insanın farklı bir doğası var bunu unutmamak gerekiyor. Bunu unutmadığımızda, hayalimizdeki şablona takılı kalmadığımızda yanımızda arkadaşlarımız olur yoksa yapayalnız kalırız. Son kısımda da; önemli olan tek şey, hepimizin bir şekilde tarihimizden kaçması diye vurgulanan bir nokta var. İşte bunu söyleyerek bir büyüme hikayesi anlattığının altını çiziyor Ozon. Ben de hep şunu düşünürüm, insanın geçmişini şimdiki anları oluşturuyor o halde şimdiyi sevgiyle kucaklayabilirsek ve kendi doğrularımızdan caymadan şekillendirebilirsek geçmiş çok da rahatsızlık vermeyebilir bize. Kaçtığımız aslında iyileşmeyen travmalar... Eğer hayatımızda bunlar etkisini sürdürüyorsa o zaman daha çok geçmişten kaçıyoruz gibi geliyor bana.

Nostaljik tonlu filmde Alex'in mezarlıktaki son dansı ve The Cure grubunun In between Days şarkısı farklı hissettirdi beni. Ama şu bir gerçek François çok iyi bir hikaye anlatıcısı...:)




7 Temmuz 2021 Çarşamba

Söylemek ve Yapmak- J. L. Austin




Dilbilim ve dil felsefesinin, epistemolojik bilgi kuramıyla ilişkisini inceleyen bir kitap, Söylemek ve Yapmak. Austin'in Harvard Üniversitesi'nde verdiği derslerde üzerinde durduğu Söz Edimleri Kuramı kitabın ana içeriğini oluşturuyor. 

Dilin görevi yalnızca bildirimde bulunmak, betimlemek değildir. Dilin edimsel kullanımı hayatımızı şekillendirir. Kullandığımız sözlerle bir takım saptamalarda bulunmuyoruz, eyleme geçiyoruz. Uslamlama yöntemiyle anlamlandırarak bir tutum geliştiriyoruz. Söylemek-düz söz, söylemek aynı zamanda bir iş yapmak anlamına geldiği için edim-söz, söylenen sözün etkisiyle etki-söz haline geçer. Bir şey söylemek, belli koşullar sağlandığında bir şey yapmaya dönüşür. Edim-söz gücü sınıfları şunlardır:
- Hüküm belirticiler: Aklamak, suçlu bulmak
-Erk-belirleyiciler: atamak, işten çıkarmak
-Sorumluluk yükleyiciler: söz vermek, niyetinde olmak
-Davranış belirticiler: esef etmek, teşekkür etmek
-Serimleyiciler: çözümlemek, sınıflandırmak

Edim-söz edimlerini etkilere bağlayan üç yol, kavramayı sağlamak, etkisini göstermek ve bir tepkiye davetiye çıkarmak. 

Örnek:

Edimi ya da düz söz: Bana bunu yapamazsın, dedi.

Edimi ya da edim-söz: Benim onu yapmama itiraz etti.

Edimi ya da etki-söz: Beni önledi, bana engel oldu, aklımı başıma getirdi.

Bu kitap, dil felsefesi ve edebiyat kuramıyla ilgilenenlerin dikkatini çekebilir...

6 Temmuz 2021 Salı

Maviye İz Süren'e Dair XVI


Sevgili yazar arkadaşım Ümit'in yorumu:

"Dünya uyumak için çok soğuk bir yer.

Yumuşak kalplerin gölgesi çınar ağaçlarında saklıydı.

Adımlarım her defasında dağınık kıvırcık bulutların üstünde yürütülüyor.

Kitaptan hiç bir alıntı yapmadım verdiği o mistik duygulu heceyi anlamak için kitabın içinde çok yoğruldum. 68. Sayfayı bitirince önüme çıkan o yüklü bir o kadar da görünmez bir perinin ilhamı sarıyor etkisi uzun uzun sürüyor.

Bahar öğretmenimin yazdığı bu eser tavsiyeden çok okunması gereken kitaplığınızda muhakkak bulunması gereken bir eser."


Sevgili İkaruselsa nın yüce gönüllüğüyle, Maviye İz Süren Mersin'de en sevdiğimiz kitabevi olan Sokak Kitabevi'nde...
Teşekkür ederim...




5 Temmuz 2021 Pazartesi

The Queen's Gambit, 2020

 

Yine bir gün roman uyarlaması bir mini dizi seçmişimdir:)
The Queen's Gambit, bir satranç şampiyonunun hayatını anlatıyor. Satranç oynamayı severim o yüzden dikkatimi çekti bu dizi. Beth ailesini kaybeder ve yetimhanede yaşamını sürdürür. Buradaki bir görevliden satranç oynamayı öğrenir ve hayatının merkezine satrancı yerleştirir, farklı bağımlılıklar geliştirir. Beth’in satranç yeteneği ve giyim tarzı hoşuma gitti.
Şunları dikte ettim kendime: iç sesini açıkça dinlemek için dış gürültüyü duymazdan gelmen doğru olandır. Alışılmadık olanı başarmak için konfor alanından çıkman gerekir kendine meydan okuyabilmelisin…

Bu arada ben sana izlediğim öteki dizileri yazmamışım blogcum. Stranger Things, Yeşilin Kızı Anne’i ve Sherlock Holmes’u bitirdiğimi de belirteyim. Uzun sezonluk diziler aslında beni bayıyor yani şöyle oluyor; dizide birkaç bölüm sonrası uzatmaya gidildiğini bariz hissettiğimde o diziye olan heyecanım azalıyor. Ama bu dizilere dayanabildim :)

2 Temmuz 2021 Cuma

Hiçbir Şey Anlatmayan Hikayelerin İkincisi- Güray Süngü

 


Yeni öykücüleri keşfetmeye devam ediyorum. Bu öykü kitabı Necip Fazıl öykü ödülü almış. Mevzu bahis olan her şey karmaşıktı, konu dağınıktı fakat etkili bir anlatım nüfuz ediyordu en derine. Denemediğim bir öykü tarzı ama kitap sonuna kadar okuttu kendini. Birkaç alıntı bırakıyorum...


“Acısı dinsin diye ilaçlar verecekler.
Ama dinmeyecek acı.
Sadece ilaçların ve zamanın etkisiyle geçmiş gibi yaparak yaşama yetisi kazandıracak ruhuna.
Hayat böyle sürecek bundan sonra.”
☘️
“Beni sev demeliyim.
Ama beni, gerçek beni.
Kazanacağını bildiğim için olmak istediğim beni değil, kaybedeceğini bildiğim için olmaktan korktuğum beni...”

☘️
Haydi Sia dinleyelimm:)