"Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü kör oldum
Yıkadılar aldılar götürdüler
Babamdan ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Söylelemesine maviydi kör oldum
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?"
CEMAL SÜREYA
Bu şiirde bahsedilen ölüm, temiz bir ölümmüş. Sonradan bildim. Depremin yedinci günü enkazdan cansız bedeni çıkarıldı babacığımın. Büyük felaketten ayağı kırık bir şekilde çıkan anneciğimle, kardeşlerimle günlerce bir mucize olur, sağ çıkarsın diye bekledik. Enkazın başına ilk vardığımda demirlere saplanmış bir ceset vardı. Soğuk karanlıkta, düzgün çıkarılmak için ertesi günü bekleyen cansız bir beden. Böyle başladım beklemeye, alıştım cansız bedenleri görmeye... O enkazın çevresinde dualar okuyarak dönüp durduk. Göçük altından evimizin kullanılamayacak durumdaki eşyaları teker teker çıkarken sen de çıkarsın, diye bekledik. Bu kabustan bizi uyandıracağını ümit ettik. Sonra yabancı ekiplerin köpekleri gezindi, bizim köpeklerimiz kolay kolay yanılmaz ve burada canlı yok, diyerek terk ettiler o yaslı yeri. Ertesi gün bir çocuk sağ kurtuldu, bir umut ışığı oldu bize. Dirayetliydin, sen ne acılar görmüştün, bunun üstesinden de gelirsin, sandık. Arama çalışmalarının yedinci günü, öğleden sonra bir el gözüktü, sonra çelik kapının ardında bedenine kolon düşen cansız birinin olduğunu fark ettiler. Teşhis etmek için kuzenlerim ve ablam gitti. Son halini görmeme izin vermediler baba. Üç gün önce yanınızdan ayrılmıştım, seni o zamanki güzel halinle hatırlamamı söylediler. Ara tatilde, meğer seninle vedalaşmaya gelmişim can babam, emekçi babam, iyi niyetli, mert babam… Son halini görenler, vücut bütünlüğünün bozulmadığını, kokmadığını ve yüzünün tertemiz olduğunu anlattılar. Cesetlerin kaybolduğu, teşhis bile edilemediği bu mahşer yerinde sana öyle ulaştık. Son kez elini bile tutamadan aile mezarlığına defnettik. Hayallerin vardı, yorulmuştun, martta küçük dükkanını bırakacaktın artık dinlenecektin, bizleri ziyaret edecektin... Olmadı baba. Seni bu şekilde yitirmenin sızısı çok büyük. Her gününde senin yanında olabilecek, koşulsuz sevgi kaynağını kaybetmenin derin acısını tarif edecek sözcüklerim yok. Bu zamana kadar sözcükler büyücüsü meğer beni hep aldatmış. Sözcükler bazı anlamlara gelmiyor, bazı anlamları ifade etmeye yetmiyor… Mekanın cennet olsun, ışıklar içinde uyu babam...