"Nerede tükettin ömrünü? Bir hareketin hatırası, bir tutkunun işareti, bir maceranın parıltısı, güzel ve firari bir cinnet - geçmişinde bunların hiçbiri yok; hiçbir sayıklama senin ismini taşımıyor, seni hiçbir zaaf onurlandırmıyor. İz bırakmadan kayıp gittin; senin rüyan neydi peki?Kökeninde aldatıcı ve yıkıma mahkum olmayan hiçbir "yeni" hayat görmedim şimdiye kadar. Her insanın zaman içinde ilerleyip bunaltılı bir geviş getirmeyle kendini tecrit ettiğini, yenilenme niyetine de ümitlerinin beklenmedik yüz buruşturmasıyla karşılaşıp kendi içine düştüğünü gördüm..."
"Bir inanç için acı çekmiş olandan daha tehlikeli varlık yoktur: En büyük zalimler, kafası kesilmemiş mazlumlar arasından çıkar. Acı, güç iştahını azaltmak şöyle dursun, onu azdırır."
"Eğer dünyadaki konumumuzu doğru olarak anlayabilseydik; eğer kıyaslamak, yaşamaktan ayrılmaz olsaydı, mevcudiyetimizin ufaklığının açığa çıkması bizi ezerdi. Ama yaşamak kendi boyutlarına karşı körleşmektir."
"Hayat, ancak muhayyilemizin ve hafızamızın zayıflıklarıyla mümkündür."
“Her nesil kendinden önceki neslin cellatlarına anıtlar diker.”
“Aslında her fikir yansızdır, ya da öyle olmalıdır; ama insan onu canlandırır, alevlerini ve cinnetlerini yansıtır ona; saflığını yitirmiş, inanca dönüştürülmüş fikir, zaman içindeki yerini alır, bir olay çehresine bürünür: Mantıktan sara hastalığına geçiş tamamlanmış olur… İdeolojiler, doktrinler ve kanlı şakalar böyle doğar.”
Rumen deneme yazarı, ahlakçısı ve felsefecisi Emile Michel Cioran, Çürümenin Kitabı’nda
yalnızlığı, felsefenin aslını, insanın
yabancılaşmasını, inancı, intihar fikrini, varoluşu, dünyaya çocuk getirmeyi, dinleri, tanrıları, ümidi kısaca hayatla ilgili gerçek sandığımız, bağlandığımız her şeye karşı gelir.
Düşünceleri ve etkileyici edebi diliyle okuyucuyu sarsar her
pasajda durup durup düşünmeyi öğütler adeta.
Ağır bir felsefik kitap olduğu için yavaş okunması gereken
kitaplardan.
Kitap kendi içinde farklı başlıklardan oluşan çeşitli
bölümlerden oluşuyor.
Ona göre yaşam işaretleri zalimlik, fanatizm, hoşgörüsüzlüktür.
Hayata uzanan neşeli, iyimser bakış açıları vaad etmez okuruna çünkü öyle bir
dünya kalmamıştır.
Kavramlara şüpheyle yaklaşan, cesur söylemlere sahip, hayatla kavgalı bir adamın
düşünceleri..