“Saf dil sayılmam elbette, yaşamın kendisini bir hastalık belirtisi olarak gördüğümden ötürü doktoru bağışlıyorum. Gerçi yaşam biraz hastalığa benziyor benzemesine; nöbetleri ayılmaları kendine göre seyri var, bir günlük iyileşmeleri kötüleşmeleri var. Öteki hastalıklardan ayrı olarak her zaman ölümcül, tedavisi yok. Böyle bir şey bedenimizdeki delikleri tıkamaya benzer. Tedavi olduk derken boğulup ölürüz.”
"Özümün iyi olup olmadığını bilme tasası da hafifledi. Yüreğimi sıkıştıran sorunu çözmüşüm gibi geliyordu. Özümüz ne iyidir, ne kötü, daha böyle yığınla olmadığımız şey vardır. İyilik denen şey insan ruhunun karanlık dibini zaman zaman, gelip geçici bir süre aydınlatan bir ışıktır. Bir alevdir, parlar, bizi yakar, sonra söner (içimde duymuştum ya onu, er geç yeniden parlayacaktı bir gün). Ama o bizi aydınlattığı süre içinde kendimize bir yön seçer, sonra karanlık basınca da yine o yönü izleriz. İnsan bu yüzden iyiliğini her zaman kanıtlayabilir, önemli olan budur işte."
"Ne tuhaf, söylenmiş sözleri, dile getirilmemiş duygulardan daha iyi anımsıyor insan."
"Gel gör ki, ne kadar çok düşünürsem o denli değişik buluyordum yaşamı. Hem de garip yaratılmış olduğunu görmek için öyle dışından falan gelmek de gerekmiyordu ki! Biz insanların yaşamdan neler neler umduğumuzu anımsamak yeterdi, insanın yaşamın içine yanlışlıkla salıverildiği, aslında yerinin orası olmadığı sonucu kendiliğinden ortaya çıkıyordu."
Svevo'nun yaşam tecrübelerini, hayata dair sorguladıklarını ve erişebildiği gerçekleri ayrıntılı bir şekilde aktardığı Zeno'nun Bilinci tamamlanmayan bir psikanaliz sürecinin analiz edilmesidir. Birinci Dünya Savaşı'nın ortaya çıkışı sanayide büyük bir kısıtlama getirir ve Svevo'nun kendini yazın dünyasına adayabilmesine fırsat verir. İtalyan ordusunun Trieste'ye girmesinden dört ay sonra bu kitabı tamamlar. Ancak çeyrek yüzyıllık bir aradan sonra James Joyce'un yardımıyla 1923 yılında kitap yayımlanır. İnsan yalnızlığını ve insanın toplum içinde çürüyen yanlarını ifade eden bir sese dönüşür.
Romanın başında aktarılmaya çalışılan yaşam hikayesi, fazlasıyla özel, ayrıntılı bir şekilde başlar. Ağır ağır Zeno'nun mizacı, ruhsal dünyasının gelişmesi, yaşadığı farklı olaylarla etkileşimi izlenir. Anlatım kimi zaman öznel bir bakış açısından genellemelerle, insanoğlunun var oluş şartlarını kapsayan evrensel, geniş bir bakış açısına kaydırılır. Bu yaşanılan ve eleştirilen şartlar sağlıklı mıdır değil midir? Hasıl olan problem buradadır. Yaşam düpedüz insanı ardı arkası kesilmeyen bir hastalığa mı taşır? Yoksa hastalık diye nitelendirilen şey, yaşamın kendisi midir? Absürt olaylar yaşayan Zeno'nun çözümsüz hastalığı nedir?
Söylesem bir çığlığa dönüşebilecek türkümü duyun diyor Zeno ama işte utangaçlığım baskın geliyor her şeyde.. Ben yaşamın hastalığına tutulmuş, şövalyelik kurallarında şaşkın biriyim, sürekli sigara bırakan bir tiryakiyim..