31 Ağustos 2020 Pazartesi

Doğu Ekspresinde Cinayet, 2017

Ünlü oyuncuların bir araya geldiği, Agatha Christe'nin romanından esinlenerek kurgulanan bir film. Baş rollerinde Johnny Depp Ve Kennet Brangh var. Sevgili Johnnyciğimin imajı farklı geldi bana zira ona uzun saçı yakıştırıyorum ben:)

Konusuna değinecek olursam, 1930'lu yıllarda İstanbul'dan Paris'e giden Doğu ekspresinde bir cinayet işlenir. Bu trende aynı zamanda kendine çok güvenen, tanınmış bir dedektif de yolculuk etmektedir. Hercule Poirot, öldürülen kişinin katilini bulmaya dönük ipuçları bulmaya çalışır. Öldürülen kişi ise, Amerika'nın milyonerlerinden biridir. Acaba katil ya da katiller kimdir :)


Joker, 2019

Başarısız bir palyaço olan Arthur, kötü bir karakter olan Joker'e dönüşürken bende bambaşka duygular denizinde bir o yana, bir bu yana savruldum durdum. Aslında bir anti-kahraman değil Joker. Aile sıcaklığı görmemiş, insanlar tarafından anında yaftalanacak bir rahatsızlığı var, zorbalıklara maruz kalmış, dışlanmış ve yalnızlığa itilmiş. Onu yaratan sistemin kendisi. Hayata farklı yerlerden tutunmaya çalışırken mutsuzluktan ölmek üzere beni duyun, ben buradayım diyor ama kimse farkına bile varmıyor onun. Herkesin unuttuğu,  görmezden geldiği bir kaybeden. Doğarken seçme ve değiştirme şansımızın olmadığı bu acımasız sistem mi, kaybedenleri kötü olmaya zorluyor?

29 Ağustos 2020 Cumartesi

Maviye İz Süren'e Dair IV

 

Sahipsiz Cümleler/ Sevgili Özlem'in yorumu:

Bahar kokulu bir kitap. 🌹🍀🌸🍃 🌱

Bir annenin çocuklarına bırakacağı en güzel şeylerden biri de bu olmalı. Gülce'nin (benim minik mektup arkadaşım şimdi genc bir kız oldu.) Ve Öykü'nün ismini görmek... Kitap senin, benim ya da gün içerisinde yanımızdan geçen insanların öyküleriyle dolu. Bir kaç alıntı yapayım size:

"İnsanlar acılarını ortadan kaldırmayı beceremeyince çarpıtmanın en iyi yolunu bulmaya çalışıyorlardı. Özellikle bu Coğrafya da mağdur olan kadınlar."
.....🌹🍃🍀
"Bakıyor onlara, bu takma kirpikli, peruklu şehre, bu makyajı, bu sahtelikleri, kanını donduran farklı yüzlere."
.....🌹🍃🍀
"Bir yerden kopup gidecek işte hayat. Hiç ummadığı anda, her şey akışında giderken, her şey kendi seyrindeyken. Dün vardın, bugün yok olacaksın."
......🌹 🍃 🍀
"İnsan her yerde çocukluğunu arar."
......🌹🍃🍀
" Bazen hiçbir şey yapmadan sessizliği dinliyor musun? Sana diyorum hey, duyabiliyor musun beni? Kendini kaptırdığın dünyanın sesini kısamaz mısın? "

Tebrikler, daha nice kitaplarını okumak dileğiyle canım


hayat_kitapta_saklı/ Sevgili Asuman'ın yorumu:

Mavi 👉derinliğin,huzurun,sevginin, umudun rengidir.
Sevgili yazarımız,değerli arkadaşım Bahar’ın kalemi ile tanışmam @oykugazetesi ile olmuştu.cArdından edebiyat dergilerindeki derin hikayelerinde iz sürmeye başladım. Ve 👉 @edebiyatist dergisinde kalemlerimiz buluştu...😍
Sonunda kitabı çıktı ve bizlere mavi Işık huzmesini sunuyor ...
:
Hep beraber kitabımızın içeriğine yolculuk yapalım 👉Mavi-İz-Süren adı altında üç bölümden oluşup her bir bölümde, birbirinden bağımsız on hikaye bulunuyor.
İnsan analizlerinin üzerinde durup,yaşanmışlıkların his ve duygularını, mutluluk ve sevinçlerini,
hüzün ve yalnızlıklarını,acı ve korkularını aynı anda yaşıyoruz.
Kimi zaman ne yapacağımı şaşırmış halde😳çelik kapımın buzlu camındaki puslu erkek siluetinin korkusuyla baş başa kaldım.
Bazen masallar diyarında,bulut kuşuyla göğe dalan,çatallanan yolların içli öykülerinde beliren,ruhunda varlığını yakan ebruli su perisinin rüyalarında gezindim.
Kimi zaman ise👉yaşamla ölüm çizgisi arasında sıkışmış gövdemde kadın ve adam oldum.
Ardından siyah bavulumu sıkıca kapattım.
Ah Bahar sen ne yaptın böyle 👏🏻senin dediğin gibi “Bir demet ışık umuduyla uyanıyorum her sabah...”
Kalemin daim, okurun bol olsun arkadaşım...
Gri solgun yollarda yolunuzu ,umudunuzu kaybettiyseniz , mavinin derinliklerinde yolunuzu bulmak istiyorsanız doğru adrestesiniz.
Hepinize mavi günler dilerim...


Meltem Bige Ulu/ Sevgili Meltem'in yorumu:

Selam💕
Bugün size aynı dergiden @edebiyatist seslendiğimiz, Sevgili arkadaşım Bahar Uysal Karakuş’un #maviyeizsüren kitabıyla geldim.
.
Kitap; kitabın ismini oluşturan üç bölüm ve her bölümde yer alan on öyküden oluşuyor. İnsan ve doğasına dair kimi zaman masalsı kimi zaman realist bir yaklaşımla kaleme alınmış öyküler, hem haykırışın hem kabullenişin izlerini taşıyor.

Umudun rengi nedir? diye sorulsa, ekseriye akıllara ilk gelen Mavi’dir.
Hayat veren suyun, gökyüzünün , denizin...
Her ne kadar aslında öyle olmasalar da...
Öykülerindeki karakterlerin kimi de tıpkı mavi gördüğümüz, aslında olmadığını bildiğimiz ya da zaman içinde öğrendiğimiz yanılsamalar gibi.
Kimi taktığı maske yüzünden ayırt edemediğimiz, kimi de zamanın toplumun, kişilerin veya olayların değiştirdiği...

Yine de hep bir ümit içindeyiz.
Dediğin gibi : “Çünkü ümit, bir sonraki zamanın renk belirleyicisidir.”
.
Yaşam ile ölüm arasındaki berzahta sıkışıp kalanların, kadın/adam olmak sorunsalıyla boğuşanların, rüya aleminden aksi seda yapanların, hayatın, akışın cümlesinin izini süren Sevgili Bahar..
.
“ O kadar çok birbirine geçmiş ses ve gürültü var ki; biliyorum, beni duyamazsın. Ama yine de şansımı denemekten, iç sesimi dinleyip durup durup seslenmekten alıkoyamıyorum kendimi ,” diyorsun arka kapağından.
.
Ben duydum.
İsterim ki daha çokları duysun.

26 Ağustos 2020 Çarşamba

çığlık


 "Edvard Munch gökyüzünün çığlık attığını işitti. Munch bu çığlığın resmini yaptı. Bugün tablosunu gören herkes kulaklarını tıkıyor. Yeni yüzyıl çığlık atarak doğuyor." Eduardo Galeano



21 Ağustos 2020 Cuma

Marianne&Leonard: Words of Love, 2009


Müzisyen, şair ve yazar Leonard Cohen'e ilham olan Marianne ile olan inişli çıkışlı aşkını odağına alan belgesel bir film...

Ege'de Hydra Adası'nda bohem bir hayat süren sanatçıların içinde tanışan ikili, tüm hayatlarına yayılan farklı bir ilişki yaşarlar. Çünkü Leonard sürekli bir arayış içindedir. Sanatçıların ait olma duyguları pek fazla gelişmemiştir. Onlar genellikle kendi var oluşlarını duyumsayacakları farklı yolculuklarda bulurlar kendilerini ya da onlara ilham olacak olayların peşinden gidecek sıra dışı, bohem bir hayat yaşarlar. Böyle bir hayatı her kadın kabul etmez ama Marianne; Leonard'ı o şekilde kabulleniyor. O da bağımsız bir şekilde kendi hayatını yaşıyor fakat aralarında ne olursa olsun, kalplerinde birbirlerinin evi olma durumunu, hayatları boyunca yaşıyorlar. Zira Marianne öyle güveniyor ki Leonard'a ölüm döşeğindeyken eşini ve çocuğunu Leonard'a emanet ediyor. Marianne'nin ölümünden dört ay sonra da Leonard ölüyor. 

Filmde yalnızca Marianne ile olan duygusal ilişki yansıtılmıyor tabi ki. Cohen'in yakınlarından, onun yaşadığı hayatın yansımalarını dinliyoruz ve sürekli eleştirilen, müstehcen bulunan yazın hayatına da uzanıyoruz. Bütün üretken sanatçılar gibi Cohen'de konserlerden önce sürekli hap kullanıyor, bazen herkesten kaçarak münzevi bir hayata çekiliyor. Bu da yaratıcılığın; insanın farklı bireylerdeki arayışında değil de, onun kendi içinde olan arayışında gizli mi? konusunu düşündürdü bana. Yahut Yalom'un dediği gibi, yaratıcılık da keşif de; acıda mı gizlidir?


MATİLDA,1996

Roald Dahl, kızım Gülce ile benim en sevdiğimiz çocuk roman yazarlarından biri.
Gülce, Matilda kitabını çok severek okuyunca filmini de beraber izledik.
Matilda, düzenbaz bir baba ve ilgisiz bir annenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelir. Kendisini sürekli aşağılayan bir ağabeyi vardır. Küçük yaşta okumaya başlar ve tam bir kitap kurdu olur.
Çok disiplinli bir okula giden Matilda'nın en büyük şansı ondaki telekinetik özellikleri fark eden öğretmenidir.
Ailesi tarafından istenmeyen Matilda'nın kendi yolunu bulma çabası ve fantastik hikayesi oldukça keyifliydi :)



20 Ağustos 2020 Perşembe

Maviye İz Süren'e Dair III

 


göknuradair/ Sevgili Göknur'un yorumu:

💧 Rüstem usta, sanayiye yıllarını vermişti. Nice farklı yüz, farklı ses, farklı kişiler görmüştü. Bir türlü sanayileşen, makineleşen bir çağın yarattığı duygusuz insanlardan olamamıştı. Ama karşılaştığı müşterileri, çoktan devleşen sanayiye ayak uydurmuş zor bir zamanın kalpsiz aktörleri olmuştu.
💧 Çünkü ümit, bir sonraki zamanın renk belirleyicisidir...

Günaydın arkadaşlar 🌞
Canım @cihan2239 'un da hep dediği gibi ben iflah olmaz bir öykü💜 severim..
Ve çok severek okuduğum sevgili yazarım Bahar Uysal Karakuş'un, öykü kitabıyla geldim bugün. Masmavi bir güne, umutla gözlerimi açtim. Her bir öykü yaşamın içinden, samimi ve sıcacık. Okumanızı tavsiye ederim.
💧 O kadar çok birbirine geçmiş ses ve gürültü var ki; biliyorum beni duyamazsın ama yine de şansımı denemekten, iç sesimi dinleyip, durup durup seslenmekten alıkoyamıyorum kendimi....
diyor arka kapağında. Ben ve benim gibi birçok okuyucu seni duydu Bahar 😊 sen, söylemek istediklerini, bize kaleminle hep duyur. Okumaktan, dinlemekten büyük keyif alıyoruz. Yolun açık, okuyucun bol olsun arkadaşım. Sevgiler 💙💙

KitapfısıltısıSevtap/ Sevgili Sevtap'ın yorumu:

Cümleleri ile ruhumu satırlarda hissetmemi sağlayan bir ilk kitaptan bahsetmek istiyorum bugün. Ilk kitap olduğunu bilmesem kesinlikle anlayamayacak derecede demlenmiş bir ifade ediş selamlıyor okurları öncelikle . Öyküler ; öyle içten, öyle bizdenki dinlerken anıların melodisi üşüştü zihnime ... Her öyküde biraz dağıldım düşünmekten ve bir diğeri için kendimi soluklandirdim ...

.
Betimlemeleri ile sizi anda kalmaktan alıkoyuyor öyküler, hangi zamanda ise oracığa sürüklüyor. O şehirde o ortamda buluveriyer okur kendini .. Bir köşeciğe siniyor izliyorsunuz.
Kapağı, baskısı ve editasyonu ile çok özenli olmuş @mecazyayinlari
Sevgili Bahar @maviye_iz_suren çok nitelikli bir okur, donanımlı bir eğitimci olduğu kadar yazar olma yolundaki adimlarinida ne denli sağlam atacağını kanıtladı ilk kitabı ile ....
.
" .... dünya zor .Zehirlenerek katledilen köpekler için de , ağaçsızlıktan yuva bulamayan kumrular için de , sevgi açlıklarını bilgisayar oyunlarıyla yok etmeye çalışan masum çocuklar için de ... "
.
Tavsiye eder , okurların ruhlarına dokunmasini dilerim ....


mbesteeaydin/ Sevgili Beste'nin yorumu:

Dediler ki maviliklere yol alacağız. Hiç tereddütüm yoktu benimle iz sürecek olan için. Zira, günlerdir bu anı bekliyordum. Usul usul maviliklerin huzurunu çekerken içime, Bahar’ımın dost sıcaklığı da eşlik ediyordu bana. Kana kana içtiğim satırlarını, maviliklere haykırdım sonunda. Ağustos böceklerinin baskın sesleri bile satırların benliğimde seslenişini bastıramadı. Yürekten geliyordu çünkü bu sesler. Ve duymak isteyen için hiçbir engel olamazdı. Olmadı da. Kalemin daim olsun güzel dost. Maviliklerde iz sürmeye devam et. Sen yaz ki biz de susuzluğumuzu giderelim. Sen yaz ki, çok daha güzel olsun bu dünya... @maviye_iz_suren 💙💙

14 Ağustos 2020 Cuma

Eşikte- Ali Teoman

 

Hayatın bazı olgu ve olaylarına karşı eşikte duran, yaşamın bir parçası olmak isterken onun uzağında kalan ruhlar yok mudur? Vardır elbet. Karakter, zaman ve mekan birliği olmadan bir günce şeklinde yazılmış bir hikaye mozaiği, Eşikte...

Yaşam makarasına sarılan ince beyaz şeridin üzerinde bıraktığınız sabit lekelerdi belki de yaşadıklarımız. “Yeniden başlamak” diye bir kavram söz konusu değil hep kaldığın yerden devam edebiliyorsun. Ama nasıl? Başkalaşıma uğrayan bir taş gibi, solmuş bir fotoğraf gibi...

Çetin deneyimler, hayat yolundaki dönemeçler, ayrılıklar ve o izlerdeki yaşanmışlık hissi... Ali Teoman tarzı diye bir tabiri çekinmeden kullanabilir ve birikimli bu yazarın kaleminde kaybolmayı sürekli tercih edebilirim😍

*****


“Her şey başka bir bahara kalacak. Hah, başka bir bahar! Ne klişe bir deyiş, değil mi? Lanet olsun! Sözde en içten duygularını bile başkalarının sözcükleriyle dile getirmekten kurtulamıyor insan. Yaşadığımız elden düşme yaşam...”
🌿
“Duygular anlıktır çünkü ve çabucak uçup giderler, yalnızca belli belirsiz bir iz bırakırlar ardında.”
🌿
“Olmuş olan, olması gerekendi zaten ve uzun uzadıya kafa patlatmaya gerek yoktu bunun üzerinde.”
🌿🌿🌿

13 Ağustos 2020 Perşembe

Maviye İz Süren'e Dair II

 

Kitaplarimlamutluyum/ Sevgili  Eda'nın yorumu:

"Herkese merhaba. Bugün benim için kıymeti çok farklı olan bir kitap ile geldim. Kitap okumayı zaten çok seviyorum söylemeye bile gerek yok sanırım. Fakat insan sevdiği birinin elinden çıkan kitabı da farklı duygularla okuyor. Üstelik öykülerden oluşan bir kitap. Neler hissettiğimi tahmin edersiniz.

 Sevgili Bahar'ın kaleminden çıkan öyküleri heyecanla okudum. Her birinde yaşamın kendisine kattığı detayları görüyorsunuz. Kimi zaman ücra bir köyde, kimi zaman şehrin ortasında, kiminde sanayide kiminde ise dümensiz bir gemide buldum kendimi. Her birinde hissettiğim duygular farklıydı. Öyle güzel cümleler vardı ki, kitapları çizmeye kıyabilseydim her sayfada altını çizeceğim çok fazla cümle vardı.
 Öykü kitaplarını okurken en sevdiğim şeylerden birisi, farklı yaşamlara ait detaylar. Yokluk, özlem, mutluluk, hüzün ve diğer tüm kavramların her bir insan yaşamı üzerindeki vücut bulma halini okurken, insan bazen de kendi yaşamı ile bağ kuruyor. Bahar'ın öykülerindeki an'ları okurken en çok bunu hissettim. Geçmişteki o bazı an'lara gittim ben de. Kitap bittiğinde uzun bir sohbetten ayrılma vakti gelip çattığındaki o hüzün çöktü üzerime. Baharcığım sen hep yaz olur mu, yaşam sana hep güzel öyküler yazdırsın... "

*****

Aslii_Muratt/ Sevgili Aslı'nın yorumu:

"Tel örgülerle sınırlanmış biteviye hayatımın çölleşen ikliminden hikayeler uçuruyorum süt mavisi göğe...."
.
"Beklemek,bir boşluğu avuçlamaya çalışmanın tanrısal nöbeti sanki... Hayatımız hep ona dolanan bir sarmaşık gibi, her gün doğumuyla güneşe uzanıyor.... Güneşse, kırık kalplerin dönüşünü gösteremeyen bozuk bir saati bırakıyor yalnızca...."
.
"Bazen hiçbir şey yapmadan yalnızca sessizliği dinliyor musun?
Sana diyorum,hey, duyabiliyor musun beni ?
Kendini kaptırdığın dünyanın sesini kısamaz mısın?"



"Selam,

Masmavi bir kitap okudum ve o kadar iyi geldi ki gri bulutlarım yerini maviye bıraktı...Kitaptaki her bir öykü naifliği kalmamış bu dünyaya adeta mavi bir selam çakmış... Öyküler çok akıcı ve samimiydi...Sevgili Bahar iç dünyasını ve heybesinde biriktirdiği en nadide parçaları bize sunmuş....Bizlerede keyifle okumak düşmüş...Bu veya şu öykü çok güzeldi demek istemiyorum zira diğerlerine haksızlık olur...Hepsi ayrı bir tat bıraktı dimağımda....Okumadıysanız hiç durmayın hemen mavinin izini sürmeye başlayın derim...


Eline, emeğine, güzel yüreğine sağlık Mavim.."



6 Ağustos 2020 Perşembe

İki gün bir gece, 2014


Sandra çalışan, evli bir kadındır.
Bir depresyona girer ve işten bir süreliğine izin alır.
O sırada iş arkadaşları, işleri Sandra olmadan da halledebileceklerini görürler.
İş sahibi ise, eğer herkes Sandra'nın işten tamamen ayrılması için oy kullanırsa onlara ikramiye vereceğini söyler.
Sandra işini ve ailesini kurtarmak için, iş yerinde yapılacak oylamada arkadaşlarının ondan yana oy kullanmaları için kapı kapı dolaşır.
Peki son kertede Sandra işten çıkacak mıdır?


Kirazın Tadı, 1997

Metaforlar kralı İranlı yönetmen Abbas Kiarostami'nin yaşamı sorgulayan filmlerinden biri, Kirazın Tadı...
İntihar etmeyi düşünen orta yaşlı bir adam, arabasıyla dolaşarak intihar ettikten sonra onu gömecek birini arar...
Kürt bir asker, Afgan asıllı bir öğretmen ve toprak küreyen bir Türk; arabasına aldığı ve bu konuyu paylaştığı insanlardır...
Bay Bedii'nin bu yol hikayesinde karşılaştığı farklı yolcular ona farklı deneyimler yaşatacaklardır...


"Bütün umudunuzu mu kaybettiniz? Sabah uyandığınızda gökyüzüne baktınız mı hiç? Şafakta güneşin doğuşunu görmek istemez misiniz? Gün batımında, güneşin kırmızısını ve sarısını, artık daha fazla görmek istemiyor musunuz? Ayı gördünüz mü? Yıldızları görmeyi istemiyor musunuz? Dolunaylı geceyi, yeniden görmek istemez misiniz? Kirazların tadından vazgeçmek  mi istiyorsunuz?"



4 Ağustos 2020 Salı

Maviye İz Süren'e Dair I


İlk öykü kitabım güzel dostlarımın ellerine ulaşmaya başladı... 
İyi dönüşler almak mutluluk verici...
İnstagram'da birçok arkadaşım okumaya başladı, paylaştı, hepsi çok özel..

*İlk özel blog paylaşımı sevgili   Elsa'dan... Nefes aldığım edebiyat sevgimi çok içten anlatmış...

*Blog dostlarımdan sevgili Dondurma Delisi kitabıma çok güzel bir yorum yazmış,
kendisine ve tüm dostlarıma teşekkür ediyorum... 

Sevgim üzerinize olsun ❤