"Leo Tzu şöyle der: “Arama! aksi halde kaçırırsın.
Aramayı bırak ve bul.”
Eckhart şöyle der: “Geçen zaman değil. Zaman, aynı kalıyor.
Tersine biz geçiyoruz.”
"Senfoni
birbiri içine karışan pek çok notadan oluşur, notaları inceleyerek bir
senfoniyi
anlayamazsın.
Böldüğün, kestiğin, analiz ettiğin zaman yaşam kaybolur. İşte bu yüzden bilim
asla
yaşamın ne olduğunu anlayamayacaktır. Teknolojinin yöntemleriyle,
metodolojisiyle,
yaklaşımıyla yaşam bilinemez."
Buda
demiş ki: “İlk önce ol ve eğer varsan, o zaman ne
yaparsan yap, bir hizmet olur. Bir
duaya dönüşür. Sevecenliğe
dönüşür. Dönüm noktası varlığındır. Benliğin devrimdir.”
Bir
zen keşişi, Bokuju, şöyle demiş: “Benim bildiğim tek meditasyon
şu; yemek yerken yerim, yürürken yürürüm ve uykum geldiğinde uyurum. Her ne
oluyorsa o olur, ben asla karışmam.”
Tantra
der ki: “Ne yaparsan yap, örneğin öfkeliysen öfkenin geldiğini
hissettiğinde
kesintisiz
farkında ol. Onu baskılama. İfade etme. Üçüncü bir şey yap. Üçüncü seçeneği seç.
Bu
farkındalık öfke olarak hareket eden enerjiyi farklı bir enerjiye dönüştürür. Öfke
olarak bilinen enerji sevecenlik olur.
Uyanıklık aracılığıyla dönüşüm gerçekleşir. Farkındalık aracılığıyla
cinsellik olarak bilinen aynı enerji Brahmacharya,
tinsellik olur. Uyanıklık simyadır. Onun aracılığıyla her
şey değişir."
Tantra
der ki: “Değişeni terk etme, onun içine gir. Ona tutunma,
hareket et. İçine gir, onu
yaşa.
Olmasına izin ver ve onun içine gir. Onu kendi aracılığıyla tüket. Tutunma, değişimi
yaşa.
Değişim ol. Ona karşı bir mücadele yaratma. Değişim senin içine giremez, bu yüzden
korkma.
Dünyada yaşa. Korkma çünkü dünya senin içine giremez. Yaşa. Şu ya da bu yolu
seçme.
Değişim aracılığıyla değişimi tüket.” Bu çok derin bir mesajdır. Öfke
aracılığıyla
öfkeyi
tüket. Cinsellik aracılığıyla cinselliği tüket. Açgözlülük aracılığıyla açgözlülüğü
tüket.
Sansara
aracılığıyla sansara’yı tüket. Bir tür kişilik durmaksızın dünyayı değiştirmeye
çalışır.
Dini
bakış açısına göre o nekrotiktir. Savaşma. Ölüm aracılığıyla ölümsüz ol. Ölüm
aracılığıyla
ölümün ölmesine izin ver.
Buda şöyle
diyor: “Dünyayı terk etme ve diğer dünyaya tutunma. Daha çok
arada kal.” Tam ortada ikilik yoktur, bir olmuşsundur. İkilik yalnızca
senin uzantıların olmuştur. Yalnızca iki kanat…
Buda
der ki, “dünyevi olanlar dengesizdir. Ve dünyadan vazgeçmiş
olanlar da diğer uçta dengesizdir.” Dengeli biri, o tam ortada yaşar.
O hareket etmekte özgürdür, hiçbir şeye bağlı değildir.
Buda ölüyormuş
ve Ananda ona sormuş: “Artık bizi terk ediyorsun. Ne
yapalım?” Buda demiş ki, “senin için iyi olacak. Ben
yokken sen kendi ışığın olacaksın. Yalnız hareket et, destek isteme.
Çünkü son engel destektir.”
Krişnamurti’nin
de öğrettiği budur: “Desteksiz ol. Bir ustaya
tutunma, bir yazmaya tutunma, hiçbir şeye tutunma.”
Buda der ki, “meditasyon yapma, meditasyon halinde ol.”
Eski
yazmalarda denir ki, “aydınlanmış birine eriştiğinde
tamamen sessiz kal, düşünme. Aksi halde onunla buluşma fırsatını kaçırırsın.
Yalnızca sessiz kal, düşünme. Onu soğur ama onu kafanla anlamaya çalışma. Onu
soğur, iç, bırak tüm benliğin ona açık olsun. Onun içinde hareket
etmesine izin ver ama onun hakkında düşünme. Çünkü eğer düşünürsen, o zaman senin
zihnin yankılanır. Bırak tüm benliğin onun varlığı ile yıkansın. İşte o zaman
ne tür bir benlik, ne tür bir olgu ile ilişki kurduğunu görürsün.”
Her
doğumdan önce acı gelir. Bundan kaçınılamaz ve kaçınılmamalıdır. Egon başkaları olmadan
var olamaz. O, ilişki içinde büyümüştür. Yalnızlığa
çekildiğin zaman hiç kimse olmazsın. İmge kaybolur ve sen o imge ile besleniyordun.
Egon onunla besleniyordu. Hiçbir
şey yapma. Benim tavsiyem budur. Ram ismini bile tekrarlama. Onunla hiçbir şey yapmaya
çalışma, çünkü yapacağın her şey baskılama olacaktır. Sırf var olmasına izin vererek,
seni terk etmesini sağlarsın. Her ne olursa olsun bırak olsun. Kaçınma. Islık
çalmaya başlarsan, sırf ıslık çalarak güven kazanırsın ve karanlığı unutursun.
Zihnin ıslığa
gider ve sen kendini iyi hissetmeye başlarsın. Bir ismi, bir mantrayı
tekrarlamaya başlayabilirsin.
Ram, ram, ram… Bu bir tür ıslık olur. Sana güç verir, ama o güç tehlikelidir. O güç
yine sorun olacaktır. Çünkü o güç senin eski egon olacaktır. Onu yeniden
canlandırmış olursun.
Tanık olarak kal ve bırak ne olacaksa olsun. Korkunun ötesine geçmek için,
korkuyla yüzleşilmesi
gerek. Istırabı aşmak için, ıstırapla yüzleşilmesi gerekir.
Senin
umdukların, senin düşündüklerin, senin dilediklerin önemli değil. Ne olduğun önemli…Senin
ışığın yoksa, senin lamban alevsizse, kimseye yardım edemezsin. Temel olan,
senin içsel
alevine erişmendir, o zaman başkaları da paylaşabilir. O zaman başkalarının da ışıklarını yakabilirsin.
O zaman, bir ardışıklık olur. O zaman senin bedenin kaybolabilir. Ama alevin elden
ele geçmeye devam eder. Budalar asla ölmez. Aydınlanmış kişiler asla ölmez. Çünkü ışıkları
bir zincirleme reaksiyon olur. Ve aydınlanmamış kişiler asla yaşamaz. Çünkü
herhangi bir
zincir yaratamazlar. Paylaşacak ışıkları yoktur, başka birinin alevini yakacak
alevleri yoktur."
Osho- Sırlar Kitabı