22 Nisan 2016 Cuma
12 Kızgın Adam, 1957
Yönetmen: Sidney Lumet
Oyuncular: Henry Fonda, Lee J. Cobb, Martin Balsam..
Tür: Dram
Ülke: ABD
"Bir hiç olmak çok üzücüdür beyler. İnsanlar hep aranmak ister, dinlenmek ister, hayatta bir kez de olsa önemli olmak ister."
"Olayı nereye çekerseniz çekin, ön yargı gerçeği hep saklar."
Film, bir cinayet davasındaki yargıcın karar için on iki kişilik bir jüriyi görevlendirmesiyle başlar. Amerikan yasalarına göre, karar jüride oy birliği ile alınmalıdır. Jürinin görevi, fakir bir semtte yaşayan çocuk zanlının babasını öldürüp öldürmediğine karar vermektir. Başlangıçta bir kişi dışında tüm üyeler çocuk zanlıyı suçlu bulur. Konuştukça, farklı olasılıkları gözden geçirmeye başlayınca üyelerin çoğu, ön yargılarından arınıp olaya farklı bir şekilde bakmaya başlar. Ön yargının gerçeği gizlediğini kanıtlayan değişik bir film.
20 Nisan 2016 Çarşamba
Spartacus, 2004
Yönetmen: Robert Dornhelm
Oyuncular: Rhona Mitra, Angus Macfadyen, Jacl Huston..
Tür: Aksiyon, dram, tarih
Ülke: ABD
İzlemeye geç kaldığım filmlerden olur kendileri. Tarih ile aksiyonu iç içe sevenler için ideal bir film. Eski bir yapımı aynı zamanda dizisi de varmış. Onlardan da yeni haberim oldu. Bu yapımdaki oyuncuların performansını beğendim.
Eski bir general olup, köle olarak satın alındıktan sonra gladyatör olarak kullanılan Spartaküs, arenalarda hakkı yenilen yüzlerce köleyi örgütleyerek Roma Cumhuriyeti'ne karşı büyük bir ayaklanma başlatır.
Roma tarihindeki bir köle ayaklanmasının destansı öyküsü...
19 Nisan 2016 Salı
akıllı boncuklar :)
Kızımın bu aralar en sevdiği oyuncak akıllı boncuklar. Babamızın hediyesi olan bu oyuncağın gelirinin, bir engelsiz yaşam derneğine bağış olması gibi ulvi bir amacı var. Bir de okul öncesi çocukların zeka gelişimlerine, el becerilerini arttırmaya yönelik faydaları var. Kızımla yelkenliler, bayrak, ağaç, uğur böceği, çiçek gibi değişik şekiller yapıyoruz. Adını da yazmaya çalışıyor bu boncuklarla.
Aynı zamanda Gülce Naz'ımız hafta sonu resim kursuna gidiyor. Orada arkadaşlarıyla ve öğretmenleriyle çok iyi vakit geçiriyor. Bunun dışında Meraklı Minik, Trt Çocuk Dergisi gibi değişik çocuk dergilerine de devam ediyoruz. Havalar ısındığı için bahçede de arkadaşlarıyla oynuyor. Küçük Prens ve Küçük Kara Balık kitaplarını ayrı seviyor.
Gülce'nin resim kursundaki çalışmalarından biri :)
17 Nisan 2016 Pazar
supla ördüm :)
Artan iplerim en son kupamı giydirmeme rağmen bitmeyince ben de kalan ipleri supla olarak örerek değerlendirdim :) Kahve içerken, atıştırmalık bir şeyler yerken iyi olur diye düşündüm.
İyi bir hafta dilerim...:)
14 Nisan 2016 Perşembe
İnfazcı - Lars Kepler
“Bir örümcek ağını iki
çeşit iple örer, diye düşündü. Birini avını yakalamak için yapışkan iple,
diğerini kendisinin üzerinde rahatça dolaşabileceği bir iple.”
Lars
Kepler, karı koca Alexander ve Alexandra Ahndoril’in kullandıkları takma
isimdir. Bağımsız olarak bir çok kitap yazmış ikili, Joona Linna serisini
yazmak için bir araya gelir. Serinin ilk kitabı Hipnozcu kırk dile çevrilir,
ikinci kitabı ise İnfazcı.
“İnfaz
nedir, ne demektir?” Bir yargıyı yerine getirme; yargılama sonucu verilen
cezayı uygulama. Bir diğeri, birine sözünü geçirme. Romandaki infaz, bir silah
kaçakçılığının derin ve kaos dolu bilmecesiyle başlar. Yükümlülüğünü yerine
getirmekte hiçbir sınır tanımayan İnfazcı ise, tehlikeli ve gerilim dolu olayların
kapısını aralamaktan çekinmez. Roman bu büyük çaplı kaçakçılığın gizemli
bilmecesini çözmek için uğraşan Jooana Linna adlı dedektifin ekibinin çabasıyla
sürer.
Polis,
bir yaz gecesi Stockholm açıklarında bir yatta bir kadın cesedi bulur. Kadının
ciğerleri tuzlu su ile doludur. Adli tıp ise, kadının boğulduğundan emindir.
Ancak şöyle bir durum vardır: Yat batmamıştır ve kadının giysilerinde bir damla
deniz suyu yoktur. Bu olayın yaşanmasının ardından İsveç’in silah üretimi ve
ihracatında son sözü söyleyen Carl Palmcrona boş evinde tavandan asılmış bir
şekilde bulunur. Odanın yüksek tavanına adamın ulaşabileceği herhangi bir eşya
yoktur. Dedektif Joona Linna, bu iki farklı durumun gizemini bilindik bir
taktikle mi çözecektir yoksa işini yerine getirmekte usta olan İnfazcı’nın
beklemediği bir yöntemle mi çözecektir? Bilinmeyen, çok derin ve tehlikeli bir
komplonun açıklarını resmi yolla kanıtlayabilecek midir?
Akıcı ve katliam dolu bir İsveç gerilimi…
10 Nisan 2016 Pazar
Fight Club,1999
Yönetmen: David Fincher
Oyuncular: Brad Pitt, Edward Norton, Helena Bonham Carter..
Tür: Gerilim, dram
Ülke: ABD, Almanya
"Dibe vurmadan özgür olamazsın.
Sahip olduklarımız bize sahip oluyor.
Chuck Palahniuk tarafından yazılmış Dövüş Kulübü adlı romanın film uyarlamasıdır. Jack, hayatını rutine bağlamış bir sigorta memurudur. Uzun bir süredir uykusuzluk hastalığı (insomnia) hastalığı çekmektedir. Bu hastalığından ötürü grup terapilerine katılmaktadır. Bu terapilerde değişik insanlar tanır, Marla da bunlardan biridir. Marla'dan sonra ise hayatının seyrini değiştirecek Tyler Durden ile tanışır. Tyler, Jack'in gerçekleştirmek istediği tüm amaçlarını gerçekleştirmiş özgür ruhlu biridir. Durden kısa zamanda Jack'i aykırı bir kulüp olan Dövüş Kulübü ile tanıştırır. Bu kulübün kuralları vardır. Kulüp hakkında konuşma, asla asla konuşma...Acı ve çelişki olmasaydı hiçbir şeyimiz olmazdı."
Oyuncu kadrosu çok iyi olan, kült olmuş bu filmi yıllar sonra yeniden izledim. Bazı filmlerin insanı geçmişteki kendine, duygularına bırakabildiği gerçeğini yeniden yaşadım...:)
9 Nisan 2016 Cumartesi
Eskiden
eskiden çamlar vardı / şimdi ne oldular
gece gündüz gökyüzünü değiştiren
uğultularıyla gönlümüzü zenginleştiren
dalgın ağaçlardı gururlu ve kibar
eskiden puhu kuşları gizemli bahçelerde
vahim yanılmaların ürpertici çığlıkları
birden yoğunlaştırırdı yalnızlıkları
ay boğulurken / bulutlardan bir perde
eskiden hanımelleri yağmurlu balkonların
uykulara bıraktığı rüyalarla beraber
uzak çağrışımlarla o çocuk şarkı söyler
pancurların ardında /sesi hafifçe kırgın
eskiden sofalarda yazın öğle sonları
sisli liman resimleri olarak görünürdü
çocuktum / ıslıklarım ne kadar hürdü
içimde özlemlerin boğuk gramofonları
Atilla İlhan
5 Nisan 2016 Salı
yıldız
"Yıldızları o kadar uzun zaman izledim ki onların birer sözcük olduğunu düşünüyorum artık. Bedenim dünyanın hangi ücra köşesine savrulursa savrulsun doğanın hüküm sürdüğü bu evrende her şey beynimin içinde olup bitiyor. Kafamın içindeki ön yargılardan kurtuluyorum ve yaşamı olduğu gibi seviyorum."
-Jack Kerouac
♥♥♥
Bu güzel fotoğraf için, yüreği güzel Makbule Ablacığıma teşekkürler....:)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)