30 Haziran 2022 Perşembe

Ansızın Hayat- Necip Tosun


Yaz mevsimi adı altında ve onun çiçekli görüntüsü içinde, kışa öykünen bir mevsim yaşıyorum. Günlerdir yağmur yağıyor, bazı yerlerde seller kalkıyor. Beni bu gözü yaşlı havalar, hasta etti. Bitki çayımı yudumluyorum, vitaminlerimi içiyorum, kısık sesimi eski ayarlarına döndürmeye çalışıyorum. Balkon camına vuran bitmek bilmeyen yağmuru izliyorum. Bilhassa tatilde hissettiğim, zamanın yavaşlama huyu beni rahatlatıyor. Masamın üzerine dizdiğim kitaplarımdan parça parça okuyorum. Her birinde bambaşka bir dünyaya ışınlanıyorum...

Seminer döneminin bana kazandırdığı değerli yazarların kitaplarını almıştım. Bunlardan biri olan Necip Tosun'un Ansızın Hayat adlı öykü kitabını bitirdim. Hece Yayınları'ndan çıkan kitap, on üç öyküden oluşuyor ve yüz yirmi üç sayfa. Bu öykülerin konusunu serbest çağrışım yöntemiyle sıralıyorum: hatıralar, çocukluk, fotoğraflar, dostluklar, ertelenen hayaller, beklemek, yalnızlık, yazgının gücü, eski sinemalar, geçmişle yüzleşmeler, yitikler, yaşlılık, pişmanlıklar, yolculuklar...


Kitaptan bir alıntı bırakıyorum ve beni okuyan gözlere esenlikler diliyorum:)


" B-E-K-L-E-M-E-K

Sesler gerçekse bile sana gelmediklerini biliyorsun. Çünkü kimsen yok, kimse gelmeyecek sana. Merdivenlerde tıkırdayan sesler sana ait değil. Kapı aralığından yüzlerin sıcaklığını hissedeceğin kimsen yok. Hiçbir dostun yok sırlarını paylaşacağın. Perdelerini titreştiren bir rüzgar yok. Yüzüne gölgen düşecek bir sevgilin yok. Hayır, kimse gelmeyecek. Zaten gelseler de evde kimse yok. Sen yoksun. Sevgiyle bakacak gözlerin, merhametle saracak kolların yok. Yok bunlar, gittiler. Boşuna bekleme, kimse gelmeyecek. Çalmayacak telefonların. Sen burada, hep böyle balkonda, boşluğa dalıp dalıp gideceksin. Boş bir kağıdın rüzgarla birlikte oradan oraya savrulması gibi.

K-A-Ç-M-A-K

Evet sözcüğümüz bu. Çünkü hep kaçtın, hep, hep. Arzudan, heyecandan, ateşten. En çok da kendinden. Fıtrattan. Tanrı sana bir hayat verdi. Ama sen onu öldürdün, hem de Tanrı için. Onu hep yanlış yorumladın. Çünkü ölümün her türlüsü öğretilmişti sana ama nasıl yaşanacağı öğretilmemişti. Bu yüzden sana biçilen repliği tekrarladın, hep kopya çektin; ihlası, iyiliği ve mucizeyi. Sonra, çok sonra, yani çok sonra, hayatı keşfettin, aşka uygun kalbini, öbür yarısını isteyen bedenini. Ama her şey için çok geçti. Anladın, kaybetmiştin. Ancak kaybettiğin bir gözlük, bir defter, bir kitap değildi. O hiç geri gelmeyecek bir şeydi. Şimdi anladın mı geç kalmak neymiş. Bir vapura geç kalmaya benzemiyor değil mi? Çünkü sonraki seferi yok. Kaderine geç kalmak neymiş, anladın mı, anlama geç kalmak neymiş..."

Sözcükler, adlı öyküden






28 Haziran 2022 Salı

Psikodinamik psikiyatri ve Normaldışı Davranışlar- Engin Geçtan

 

Psikiyatri profesörü Engin Geçtan'ın yazdığı kitabımız: temel kavramlar, psikodinamik psikiyatri ve ruhsal bozukluklar olmak üzere üç bölümden oluşuyor. Normallik; "sağlıklılık", "normal bir ego, genel olarak normallik kavramı gibi, hayal ürünü bir beklenti" Freud'a göre bir ütopya, "herhangi bir andaki durumu tanımlamak yerine, organizmada gözlemlenen değişiklikleri ya da süreçleri vurgular. Canlı bir sistemin, biyolojik, psikolojik ve toplumsal değişkenlerin katkısıyla ve zamanın sürekliliği içerisinde işlevlerini sürdürebilmesini tanımlar."

Normaldışı uyum süreçlerinin aşamaları: gerginlik ve uyum yapma yeteneklerinde hafif derecede bozulma, anksiyete ve diğer nevrotik belirtiler, belirli hedeflere yönelik şiddet ve saldırganlık, organizmanın düzeninin dağılması ve çevreden gelen bilgilerin gerçeğini yadsımayla beliren psikozlar, denetimin tümden yitirilmesiyle birlikte yaşanan yoğun anksiyete ve depresyon. İlk bölümde bu kavramlar, ve onların tarihsel gelişimleri, genel sistemler kuramı, psikolojik olgunluk kavramı üzerinde duruluyor.

Psikodinamik Psikiyatri bölümünde, klasik psikanaliz, ego psikolojisi, ego savunma mekanizmaları, egonun uyum işlevi, insanın sekiz çağı, obje ilişkileri kuramı ve self psikolojisi ele alınıyor.

Ruhsal bozukluklar bölümünde ise, şizofreni, hezeyanlı paranoid bozukluklar, afektif bozukluklar, anksiyete bozuklukları, somatoform bozuklukları, disosiyatif bozukluklar, parafililer, cinsel işlev bozuklukları, psikoaktif madde bağımlılıkları, yeme bozuklukları, kişilik bozuklukları işleniyor. 

Bu kitabı yazma sürecinde öneri listesinde bulunduran, dramaturg Ozan hocamın önerisiyle sahaftan aldım. Ders kitabı mahiyetinde olduğu için uzun bir zamana yayarak okudum. Psikanalize giriş kitabı olarak kendisini addedebilirim. Dinamik psikiyatriye ilgi duyanların beğeneceğini umuyorum:)

***

"Ağır bir zorlanma yaşamakta olan insan başlıca iki sorunla karşılaşır: yeni duruma uyum sağlamak için gerekli çabayı göstermek ve psikolojik dağılmaya karşı kendini korumak. Birinci grup güçlükler çabaya yönelik davranışlarla, ikinci grup sorunlar ise savunmaya yönelik davranışlarla çözümlenmeye çalışılır. İki tür savunmaya yönelik mekanizmadan söz edilebilir. Birinci grup, ağlama ve sürekli konuşmalarda olduğu gibi psikolojik onarım mekanizmalarıdır. İkinci grup, canımızı sıkan bir durumu yadsımaya çalışma ya da davranışımızı  haklı gösterecek bir neden bulma gibi, insanı psikolojik zedelenmeye ya da değerini yitirmeye karşı koruyan "ego" savunma mekanizmalarıdır. Bu mekanizmalar organizmanın psikolojik bütünlüğünü ve dengesini korumayı amaçlar." (s.66)

"Çağdaş insanın anksiyetesi, çoğu kez bu bolluk içerisinde karar verme zorunluluğunun yarattığı çatışmalardan kaynaklanmaktadır."




22 Haziran 2022 Çarşamba

Bazı Kadınlar- Alice Munro



Castle Rock Manzarası'nı okumaya başladığım zamanlar onun hikayelerine uyumlanmakta zorluk çektiğim bir zamandı. Yıllanmış bir kitap okuru olarak şu kanıya vardığımı söylemeliyim: bazı kitaplar okurunun içsel gücüyle doğru bir zamanla oluşturmaya başladığında etkili bir şekilde okunuyor. Yaşam, nihayetinde bir senkronizasyon yani eş zamanlama durumu. Bu nedenle, o kitabını yarım bırakmıştım. Ama Munro'yu okumalıydım, onun dünyasında gezinmeli onun gözünden bakabilmeliydim hayata. Onun ayakkabılarıyla yürümeli miydim? 

Bu sefer Bazı Kadınlar kitabını okudum. Bu öykü kitabı sonuna kadar okuttu kendini. Öyküleri uzun soluklu ve romansı bir tat içeriyordu. Kurguladığı dünyaların kadın kahramanları, gelenekselleşmiş davranış modellerine, yerleşik düzenlere, sert dayatmalara karşı koyan kadınlardı. Yarattığı atmosfer ve anlatımındaki muazzam zenginlik, iyi ki onu okumaktan vazgeçmemişim, dedirtti bana. On öykü ve üç elli sekiz sayfalık bir kitap. Bazı olayları, özellikle irite edici yaşanmışlıkları okuru sırlı bir korku tüneline koymadan, yumuşak yumuşak anlatmak ve mutat bir üslupla sığlığa düşmemek, evet bu bir yazarı, bana kalırsa iyi yazar yapan kilit noktalar. 

***

"İnsanların kendilerini birtakım kisvelerin içine hapsetmeleri" diyordu mektupta "bence çok aptalca. Bir mühendis ya da doktor veya jeoloğun giysilerinden bahsediyorum ve sonra da derinin bu elbiselere üzerine geçmesinden, yani elbiselerin deriye işlemesinden, ardından da kişinin bunları asla üzerinden çıkaramamasından. İçsel ve dışsal gerçeği inceleme şansı elimize geçtiğinde ve hem güzelliği hem de dehşeti manevi ile dünyevi olan arasındaki yelpazenin her bir derecesini tecrübe edecek şekilde yaşadığımızda bu acı ya da mutluluk verecek, bir karmaşa yaratacaktır. Kendimi bu şekilde ifade etmekle abarttığımı düşünebilirsiniz ancak terk etmem gerektiğini öğrendiğim bir şey varsa, o da entelektüel kibirdir..." (S.127)



"Yüz" adlı öyküde geçen Walter de la Mare şiiri... Bu şairi listene al ve şiirlerini oku. Kendime hatırlatmalarımla sonlandırıyorum bugünkü postumu, kitaplar ışığınız olsun:)


20 Haziran 2022 Pazartesi

babama


"üstünü örtmezdi yaşadıklarının,

gün gibi açık, onurlu yaşardı,

karıncaları incitmezdi.

her sabah ekmeğinin,

peşine düşerdi.

ellerinde nasır tutardı emeğin izi,

gözlerinde büyürdü umudun feri.

babam...

merhametli kalbim,

daima güzel günlere...    "





13 Haziran 2022 Pazartesi

Marilyn aşk ölene dek - Alfonso Signorini


 Bütün hayatı boyunca Marilyn olmak istemişti ama ünlü olmanın nasıl bir yük getireceğini hesaplamamıştı. İnsanlar onda kadın değil, bir hayalin vücut bulmuş halini görüyordu. İçsel problemlerini çözemediği zamanların ıssız gecelerinde şöyle düşünüyordu: şöhret harikadır ama soğuk bir gecede ona sarınamazsınız... İçindeki kız çocuğunu yok edenlere rağmen sevimliliğinden ödün vermezdi. Seks sembolü olmak nesneleşmektir, diye düşündü hep. Nesneleşmekten nefret etti. Hollywood'un komedi filmlerinde aptal sarışını oynadı. Ah tatlım, yaptıkların şu anda olduğun kadın haline gelmene yardımcı olduysa, hiçbiri aptalca olamazdı. Bu açıdan bak. Biz kim miyiz? Deneyimlerimizin sonucuyuz...

O, Amerika'da bir efsaneydi. Efsaneler de bazen sinirden kaynaklanan paranoyalarının etkisinde kalabilirlerdi. Bir şişe votka ile bir avuç hap bu düşünceleri bastırırdı. Sonra o haplar bir yıldızın herhangi bir zamanda, herhangi bir yerde kaymasına neden olabilirlerdi. Gökten bir yıldız kaydı...


Marilyn'nin biyografisini okuduğum zamanların birinde, 1959 yapımı Bazıları Sıcak Sever adlı romantik komedi filmini de keyifle izledim:)




11 Haziran 2022 Cumartesi

sınıfımın mezuniyeti


 Geçen hafta içi sınıfımın mezuniyet törenini kutladık. Öğrencilerimle okuduğumuz ilkokula veda şiirimiz, rap müptelası olan erkek öğrencilerimle çıkardığımız Bilmem mi dans grubumuz, otuz kişilik sınıfın on kız öğrencisiyle hazırladığım Cici kızlar Ah kalbim dans grubu, salonu eğlenerek sallayan sevgili öğrencilerimin ve değerli velilerimin enerjisi çok güzeldi...

Vedalar buruk oluyor. Ama bu gerçeğe takılmadan, her veda yeni ve güzel bir başlangıçtır,  düşüncesiyle, coşku içinde kutladık mezuniyetimizi. Öykü kızım da sınıfımın Cici Kızlar dans grubunda yer aldı, o da çok eğlendi:)


El yapımı çocuk hikaye kitapları hazırladığım küçük yazarlarımı, bazı son derslerde rap dansı yaparak beni de coşturan halinizi, sınıfa girmeden masamı hazırlayan, beni benden önce düşünen saflığınızı, her zorlukta bir olma gücünüzü, bana her durumda yaşama sevinci veren sıcaklığınızı unutmayacağım...

Ufkunuz hep aydınlık, yolunuz açık olsun...



"İki yolu var acı çekmemenin: Birincisi pek çok kişiye kolay gelir: cehennemi kabullenmek ve onu görmeyecek kadar onunla bütünleşmek. İkinci yol riskli: sürekli bir dikkat ve eğitim istiyor; cehennemin ortasında cehennem olmayan kim ve ne var, onu aramak ve bulduğunda tanımayı bilmek, onu yaşatmak, ona fırsat vermek." -Italo Calvino


5 Haziran 2022 Pazar

Mansfield Park, 1999

 


Jane Austen'in kitabından uyarlanan bir film. Fanny, çocukken varlıklı teyzesi Lady Bertram'ın evine kabul edilir. Orada şımarık kuzenleriyle birlikte yaşar. Bertram oğullarından Edmund, Fanny'nin en yakın sırdaşıdır. Yaşadıkları ortamda utangaç kızın görüldüğünü ve anlaşıldığını hissettiği tek kişidir. Daha sonra ilişkilerde hatalar, karışıklıklar olur. Her kahraman kendine farklı bir yol çizer. Yazarın kitaplarında sıklıkla rastlanan gelenekleri, ironiyi ve sosyal eleştirileri bu yapımda da görmek mümkündü:)



3 Haziran 2022 Cuma

Kil-Tablet Öykü, haziran


Tema: KAMERA

Öykü Adı: Kısmet Merdiveni

https://kiltabletoyku.com/oyku/kismet-merdiveni/

KE Dergisi, 15



 Ankaralı öyküm "Yedinci Cadde" KE Dergisi'nin 15. sayısında yer aldı...