"Aşk
sevginin hırçın çocuğudur. Onu dünyaya getiren sevgidir. Sevginin şefkatli
kollarında büyüyen bu çocuk, ergenlik dönemini idrak ettiğinden andan itibaren
annesine baş kaldırır. Aşkı anlamak için ‘sevgi’ ve ‘saygı’ kavramlarını doğru
anlamamız gerekiyor. ‘Sevgi’ yi öteden beni kadınsı, ‘saygı’yı da erkeksi bir
kavram olarak düşünürüm. Bu düşüncemin objektif bir yanı yok elbette. Zaten bu,
bir düşünce olmaktan öte bir duyuş belki de… Aşkın olduğu yerde hangi objektif
ölçüden söz edilebilir ki?"
"Edebi türler, beyanın prizmasıdır; renklerin farkını gösterir. Renklerin ise ara ve ana diye tabir edilenleri vardır. Aydınlık denilen kavram -ışıkla doğrudan ilgili olduğuna göre- bütün renkleri içinde barındırıyor olmalı. Öyleyse 'Aslolalan aydınlıktır' diyebilir miyiz?"
Yaratıcı
Yazarlık Okulu’nda ders veren, Temrin ve Acemi adlı edebiyat dergilerinin yayın
yönetmenliğini sürdüren Şeref Yılmaz’ın ‘Aşka Sor O Bilir’ adlı kitabı imzalı
olarak kitaplığımda yer alan değerli bir kitap. Kıymetli Şeref Hocam, yazı
sürecinde uzaktan da olsa bana yardımlarını esirgemeyen, gönlünü edebiyata
adamış önemli bir isim. Değişik türlerdeki yazı çalışmalarımda özellikle deneme
konusunda çalışmamı gerekli görünce ben de öncelikle bu türdeki eserleri okumayı uygun buldum.
Aşka
Sor O Bilir, Ferfir Yayınları’ndan çıkmış. Hocamız aynı zamanda bu
yayınevinin genel yayın yönetmenliğini yapıyor. Kitap; Ölüler İmza Atmaz,
Mendilimde Gül Oya, Şehirlerin Dili, Kredi Kartına ve Modern Köleliğe Dair, Hoş
Gör Ya Hu, Rızka ve Evliliğe Dair, Apartman Önünde Üzüm Asması, Minibüs
Edebiyatı ve Felsefesi, Torun Baldan Tatlıdır, Teknolojinin Sesi: Mikrofon,
Kahvaltı Kültürü, Günlüklerle Baş Başa, Çayın Tadı Kahvenin Hatırı, Edebi
Türler ve Darvin, Sınırsız Tarifeler ve Teknolojinin Çanakları, Alem Sana
Hayran, Aşka Sor O Bilir, Dinle Mevlana’yı Bak Neler Söyler, Erik Dalında Üzüm
Yiyen Derviş, Mevlevilikte Ritüel ve İbadet şeklinde başlıklandırılmış yirmi
bölümden oluşuyor.
Kitapta imzanın
şahsiyetinden, eskiden hayatımızda değişik bir yeri olan mendilin çok
anlamlılığına, şehirlerdeki çarpık kentleşmeden, modern insanın
bağımlılıklarına, hoşgörünün yozlaşan dünyaya gerekliliğine, Mevlana’yı doğru
anlayabilmenin öneminden, aşk ve sevgi arasındaki farklara uzanan çeşitli
konulara değinilmiş. Yer yer yapılan alıntılarla, öne sürülen düşünce
zenginleştirilerek, felsefi derinliği yüksek bir anlatımla bütünleşmiş, günlük hayat gözlemlerine dayanan
gerçek kesitlerle konular bizden bir hale dönüştürülmüş.