"Elimiz acaba insanlığın mutluluğuna mı yoksa sefaletine mi katkıda bulunuyor?
Eldivenlerimizi çıkarabilsek, belki parmak izlerimizden anlayabiliriz neler yaptığımızı."
Sevgili Dost,
Eksik bilgi bizi yanlış adreslere götürür. Arkadaşlıklar, dostluklar, ortaklıklar ve evlilikler hep bu yüzden biter. Kim bilir hayatımızda kaç kez, "Nasıl da tanıyamamışım!" demiş, kaç kez ince buz tabakasında aldanıp yürüdüğümüz gölün soğuk sularında bulmuşuzdur kendimizi.
Sevgili Dost,
Hayat, bilgi istediği gibi bedel de istiyor. Ekmeği tanıman yetmiyor, onu sofrana götürebilmek için bedel de ödüyorsun. (...)
Sen Sevgili Dost, elde ettiğin şeyler için nasıl bir bedel ödediğini düşünüyorsun? Ya elde edemediklerin için? Evet, bazen de bir bedel ödememize rağmen eli boş döneriz. Çünkü, ipeği pamuk, altını gümüş fiyatına almak isteriz. Bir de hiç bedel ödemeden elde ettiğimizi düşündüğümüz şeyler vardır. Halbuki zaman bu düşüncemizi doğrulamaz. zira bedelsiz alındığı düşünülen şeylerin bedeli daha ağırdır.
Sevgili Dost,
Bir şehrin en güvenilir yeri, demek sence kütüphanelerdir. Çünkü kitaplar seslerini yükseltemezler. Bu yüzden kütüphanelerde derin bir sessizlik vardır. Sonra kitaplar tozlarını üzerimize üflemezler. Bu yüzden elbiselerimiz hep beyaz kalır, değil mi?
*****
Posta kutularının kullanılmadığı, her şeyin gerçeğin ötesinde yalnızca sanal ortamlarda çok sık paylaşılmaya başlandığı ama dışarıda soğuk, birbirine acımadan yaşayan insanların arttığı bir zamanda eski bir mızıka çocukluğun masumiyetini çağrıştırabilir. Eski fotoğraflar, kuş sesleri, istasyonlar, arkadaşlıklar, yolculuklar hepsi insanın bir parçası olmaya devam edebilir. Hayat, ısırıldıkça tadı alınmayan hormonlu bir elma gibi zamanla tat vermemeye çalışsa da, kaybolmaya yüz tutan insani yönümüzü daha çok ortaya çıkarmaya çalışan ve onu yeniden naif bir kalemle anımsatmak isteyen kitaplar yazılır daima. Posta Kutusundaki Mızıka öyle kitaplardan biri...
"Sevgili Dost" diye başlayan mektup şeklinde yazılan ve bu altmış bir adet mektubun kefaret ödemesi temennisiyle yazılan deneme türünde bir kitap. Yaşama dair, insanoğlunun karşılaşabileği her türlü duruma dair; kıssadan hisselerin, büyük yazar ve düşünürlerin nadide düşüncelerine yer vermiş, içten bir üslupla yazılan bu mektupların çoğu yerinde duruyor ve derin düşünüyorsunuz.
Bu mektuplarda, gönderilmemiş mektupların burukluğunun yaydığı griden ziyade manidar kesitlerin aydınlattığı beyaz bir yolda yürüyorsunuz...
Şu kadarcığı bili düşündürüp sürüklemeye yetti şu aralar kitap okuyacak gücüm yok aşırı duygusallaştırıyor beni :(
YanıtlaSilo zaman biraz ara vermen daha iyi olur :)
SilGüzel bir kitaba benziyor :)
YanıtlaSilsevdim ben :)
SilKonusunu çok sevdim. Dün eski fotoğraflara bakıp o günlere dönmek istemiştim. Posta Kutusundaki Mızıka'yı kesinlikle okumalıyım :)
YanıtlaSilo eski fotoğrafların özlemi hiç bitmiyor :)
SilÜMİT YAŞAR OĞUZCAN / BEŞİNCİ MEKTUP
YanıtlaSilAyrılık diye bir şey yok.
Bu bizim yalanımız.
Sevmek var aslında, özlemek var, beklemek var.
Şimdi neredesin? Ne yapıyorsun?
Güneş çoktan doğdu.
Uyanmış olmalısın.
Saçlarını tararken beni hatırladın, değil mi?
Öyleyse ayrılmadık.
Sadece özlemliyiz ve bekliyoruz.
Zamanı hatırlatan her şeyden nefret ediyorum.
Önce beklemekten.
Ömür boyunca ya bekliyor ya bekletiyor insan.
İkisi de kötü, ikisi de hazin tarafı yaşantımızın.
Bir çocuğun önce doğmasını bekliyorlar,
Sonra yürümesini, konuşmasını, büyümesini...
Zaman ilerliyor, bu defa para kazanmasını,
Kanunlara saygı göstermesini,
İnsanları sevmesini, aldanmasını, aldatmasını bekliyorlar.
Ve sonra ölümü bekleniyor insanoğlunun.
Ya o? Ya o?
İnsanlardan dostluk bekliyor, sevgilisinden sadakat,
Çocuklarından saygı ve bir parça huzur bekliyor,
Saadet bekliyor yaşamaktan.
Zaman ilerliyor, bir gün o da ölümü bekliyor artık.
Aradıklarının çoğunu bulamamış,
Beklediklerinin çoğu gelmemiş bir insan olarak
Göçüp gidiyor bu dünyadan.
İşte yaşamak maceramız bu.
Yaşarken beklemek, beklerken yaşamak
Ve yaşayıp beklerken ölmek!
Özleme bir diyeceğim yok.
O kömür kırıntıları arasında parlayan bir cam parçası.
O nefes alışı sevgimizin, kavuşmalarımızın anlamı.
O tek güzel yönü bekleyişlerimizin.
İnsanlığımız özleyişlerimizle alımlı,
Yaşantımız özlemlerle güzel.
Özlemin buruk bir tadı var, hele seni özlemenin.
Bir kokusu var bütün çiçeklere değişmem.
Bir ışığı var, bir rengi var seni özlemenin, anlatılmaz.
Verdiğin bütün acılara dayanıyorsam;
Seni özlediğim içindir.
Beklemenin korkunç zehri öldürmüyorsa beni;
Seni özlediğim içindir.
Yaşıyorsam; içimde umut varsa,
Yine seni özlediğim içindir.
Seni bunca özlemesem; bunca sevemezdim ki!
şiir türünde de yazılmış mektuplar var, teşekkürler :)
SilRica ederim..Mektuplar yazilan kişiyle degerlenir..
Silkesinlikle...
SilBöyle farklı isimlerdeki kitaplar daha da bir ilgimi çekiyor. Hoş bir kitaba benziyor. Alıntılar da güzel. En kısa zaman da okumak istiyorum teşekkürler :)
YanıtlaSilismi çok tatlı :)
Silumarım seversin, rica ederim :)
Okudum diye hatırladıklarımdan ...
YanıtlaSilSeverek okumuştum ben de ...
Emeğine sağlık
ne güzel :)
SilMektup türünü seven biri olarak merak ettim :)) Not alıyorum :))
YanıtlaSilo zaman seversin :)
SilZaten merak ettiğim bir kitaptı. Yorumundan sonra iyice meraklandım. En kısa zamanda okurum inşallah ;)
YanıtlaSilkeyifle okuman dileğiyle..:)
Silne kadar şanslı yazarlar var yahuu
YanıtlaSilkitabını alıyorsun da güzeel güzel yorumluyorsun :)
(latife içerir :p)
:))
Silmesaj alınmıştır :)
okunası :)
YanıtlaSileveeet :)
SilNe güzel kitaplar seçiyorsunuz sevgili Bahar. Denemeleri seviyorum hele mektup türünde yazılmış ise daha ilginç.
YanıtlaSilÜstte kitapla birlikte oluşturulan kompozisyon da çok hoş.
Okumak isterdim.
ne kadar incelikli bir yüreğiniz var çok teşekkür ederim...:)
Silsevgilerimle..
Güzel kitaba benziyor. Sağol canım tanıtım için .:)
YanıtlaSilara ara açılıp okunacak değerli kitaplardan :)
Silrica ederim canımmm :)
Sevgili Dost,
YanıtlaSilHayat, bilgi istediği gibi bedel de istiyor. Ekmeği tanıman yetmiyor, onu sofrana götürebilmek için bedel de ödüyorsun. (...) Hepside çok anlamı bunu ayrı sevdim ..Çok güzel bir anlatım olmuş ellerine sağlık ..
çok manidar kitabın geneli öyle diyebilirim :)
Silçok teşekkür ediyorumm, sevgilerimle <3
Elimiz acaba insanlığın mutluluğuna mı yoksa sefaletine mi katkıda bulunuyor? Eldivenlerimizi çıkarabilsek, belki parmak izlerimizden anlayabiliriz neler yaptığımızı.
YanıtlaSilŞair burda ne anlatmak istemiş olabilir sizin fikirlerinizi merak ediyorum. Kitap'ın her satırı ayrı bir macera ayrı bi heyacan fakat bu kısmında kilitlendim.
Merhaba,
SilYazar burada maskesiz, yapaylıktan uzak olduğumuz gibi davranırsak birbirimizi daha iyi anlayabiliriz demek istiyor bence:)
Her yazılan farklı okurlarda farklı çağrışımlar yapabilir, bana bunları çağrıştırıyor:)
Çok teşekkür ederimm. Bilginizle aydınlattığınız için minnettarım:))
YanıtlaSilrica ederimm, sağ olun :)
Sil