"Harika değil. Çirkin bir dünya. Bu dünyaya benzemiyor. Anarres sadece tozdan ve kuru tepelerden oluşuyor. Her şey az, her şey kupkuru. İnsanlar da güzel değil. Hepsinin koca elleri ve ayakları var, benimkiler ve buradaki garsonunkiler gibi. Ama koca göbekleri yok. Çok kirlenirler, birlikte yıkanırlar, burada kimse bunu yapmaz. Kentler çok küçük ve sönüktür, sıkıcıdır. Hiç saray yoktur. Yaşam sıkıcıdır, çok çalışılır. Her zaman istediğinizi alamazsınız, hatta bazen gereksindiğimizi bile, çünkü yeterince yoktur. Siz Urraslıların her şeyi yeterince var. Yeterince hava, yeterince yağmur, çimen, okyanuslar, yiyecek, müzik, yapılar, fabrikalar, makineler, kitaplar, giysiler, tarih. Siz zenginsiniz, siz sahipsiniz. Biz yoksuluz, biz yoksunuz. Sizde var, bizde yok. Burada her şey çok güzel. Güzel olmayan yalnızca yüzler. Anarres’te hiçbir şey güzel değildir, yalnız yüzler güzeldir. Diğer yüzler, erkek ve kadın yüzleri. Bizim onlardan başka bir şeyimiz yok. Burada siz mücevherleri görüyorsunuz, orada gözleri görürsünüz. Çünkü bizim erkeklerimiz ve kadınlarımız özgürdür, hiçbir şeye sahip olamadıkları için özgürdürler. Siz sahipler ise sahiplisiniz. Hepiniz hapistesiniz. Herkes yalnız, tek başına, sahip olduğu yığınla birlikte. Hapiste yaşıyor, hapiste ölüyorsunuz. Gözlerinizde görebildiğim yalnızca bu duvar, duvar!"
****
Mülksüzler, kendilerine Odocu diyen küçük bir dünya dolusu insanın anlatıldığı bir bilim-kurgu romanı. 1975 yılında bu türde verilen Hugo ve Nebula ödüllerini almış. İsimlerini toplumlarının kurucusu olan Odo'dan alıyorlar; Odo romandaki olaylardan kuşaklarca önce yaşamış bir isim. Onun önderliğinde benimsenen yaşam tarzı, anarşist bir toplumun önemli özelliklerini taşıyor.Kitap boyunca Anarres ve Urras arasında gidip gelen bir yolculuğa dahil oluyoruz. Anarres sakinleri ne bir şeye sahipler, ne de bir sahipleri var; emir almıyorlar ve her iki manada da hürler. Urras ise, Anarres dünyasından çok farklı özelliklere sahip. Sınıflaşmanın, sömürünün baskın olduğu kapitalistlerin ve devletçilerin dünyası. Eski dünyadan bu güç koşullar altında inşa edilmeye çalışılan yeni dünyaya uzanan öykü, aslında içsel dünyamızdaki bir gidiş gelişi somutlayan uzun bir yolculuk. İçinde yeni dünya umudunu taşımanın ötesinde o dünyayı, var olan dünyanın bilimsel eleştirisi üzerinde kurabileceğimizi yineleyen bir yolculuk..
Eksiklikleriyle betimlenen ama mülkiyetin insanı boyunduruğu altına alan esaretliğinden uzakta kalan bu yeni dünya sadece bir ütopya mı?
İnsanları, ülkeleri, kültürleri birbirinden ayıran aşılması olanaksız gözüken duvarlar yıkılabilir mi? Özgür bir iradenin yaşamı başkalaştıran çeşitliliğiyle hayatı daha faydalı hale dönüştürmek mümkün müdür?
Mülksüzler ile bu soruların cevaplarını birlikte düşünmeye çağırıyor Le Guin.
Çok sevdim.
YanıtlaSilBu yazar ilgimi çekiyor bayadır inşallah sıra gelicek ve okuyacağım :) Şimdilik okunmayı bekleyen güzellerimde :*
bu yazarı ben de çok sevdim, yer deniz büyücüsünün devamını da okuyacağım iyi edebiyat :)
Silo güzellerin hep mutluluk yaysın kalbine :))
Güzel alıntı. Teşekkür ederiz :-)
YanıtlaSilçok yer vardı ben de en uzunu paylaştım, rica ederim :))
SilGenelde kitap tanıtımlarını, yorumlarını falan es geçerim de Ursula K. Le Guin ve Mülksüzler'i görünce durup bir saygı duruşuna geçeyim dedim :)
YanıtlaSilAslında iyi bir senarist ve yönetmenle çok iyi bir film çıkabilir :)
önemli bir eser, doğru :)
Silgerçekten filmi çekilse güzel olur :)
İlgi çekici :-)
YanıtlaSilfarklı bir yolculuk :)
Silokumak istediklerimden :)
YanıtlaSilokursun inşallah :)
Sil