28 Kasım 2025 Cuma
Röportaj
17 Kasım 2025 Pazartesi
Hikaye/Anlatı/Yorum- Şaban Sağlık
Prof. Dr. Şaban Sağlık'ın farklı mecralarda yayımlanan yazılarından oluşur. Bu kitap, anlatıdan öyküye, öykünmece, öykünme efektleri, öyküden anlatıya, söyleşi şeklinde büyük beş başlık altında sıralanır. Her bölüm kendi içinde küçük başlıklar altında derinlemesine işlenmiş. Hikaye sanatının kuramsal-felsefi-estetik boyutu, hikaye sanatının kurgu estetik unsurları, hikaye ve diğer sanatlar ilişkisi, hikaye sanatını ilgilendiren unsurlar gibi pek çok konu irdelenmektedir.
Okuduğum diğer kitaplar:
-Toza Sor, John Fante, 160 sayfa
-Ben yokmuşum gibi, Burcu Ünlü, 72 sayfa
-İrade Terbiyesi, Jules Payot, 272 sayfa
-Cyrano de Bergerac, Edmond Rostand, 97 sayfa
*
Sevgiler.
12 Kasım 2025 Çarşamba
The Turin Horse, 2011
Geçtiğimiz günlerde sinema günceme yönetmen Nuri Bilge Ceylan'ın 21. yüzyılın en iyi film listesindeki filmleri ekledim. Onun önerdiği filmlere öncelik verdim. Torino Atı, Nietzsche'nin hayatından bir kesite odaklanıyor. Nietzsche bir gün, Torino'da dolaşırken bir atın kırbaçlandığını görür. Yeter diye bağırır, ata sarılır, hüngür hüngür ağlar. Sonra yere düşer. Bu olayın sonrasında akli dengesini yitirir. On bir yıl boyunca, ölene kadar hiç konuşmaz ve yatalak yaşar. Yönetmen Bela Tarr bu filminde, atın sahibinin peşine düşer ve onun hikayesini anlatır. Hikayenin başlangıç noktası ve düşünme şekli beni etkiledi, yalan yok. Ancak minimal diyaloglar ve ağır ilerleyen sekanslar izlerken yer yer beni zorlamış olabilir. Böyle durumlarda tek oturuşta değil de iki oturuşta filmi bitirmeyi yeğliyorum. Böylelikle sanat sanat için midir diyerek söylenmiyor, sanat bizim içindir de kısmını atlamıyorum. Listedeki diğer filmlerden İhtiyarlara Yer Yok'u da bitirdikten sonra bu listedeki öteki filmler sır oldu sayın okur. Hiçbir yerde bulamadım diğer filmleri. Gören, bilen varsa haber verebilir. Müjdelere açığım. Kasım ayında o filmlerin çoğunu bitirme hayallerimde suya düştü. Her yönden ağır bu filmlerden sonra yumuşak kitap uyarlaması filmlerini listeme ekledim. Kendimi hoşnut ettim. Ama şöyle bir şey oluyor, öyle her yönden zorlamaya alışıyorsunuz ya, izlemesi rahat filmlerde eee şimdi ne oldu? diye soramadan da geçemiyorsunuz.
İzlediğim diğer filmler:
- No country for old men( İhtiyarlara Yer Yok) 2007
- A man called ove (Ove Adında Bir Adam) 2015
- The storied life of A.J. Fikry(Huysuz Kitapçı Fikry'nin İnanılmaz Hikayesi) 2022
- Cici, 2022
*
Sevgiler.
4 Kasım 2025 Salı
Dalmışsam Uyandırma'ya Dair I
İkinci yorum Blogforum ailesinden sevgili Ece Gamze'den.
https://www.blogforum.net/2025/10/dalmissam-uyandirma-kitap-hediyesi.html
Teşekkür ediyorum.
Sevgiler.
25 Ekim 2025 Cumartesi
Maviye İz Süren'e Dair XXIV
İlk öykü kitabım Maviye İz Süren'i Blogforumnet ailesinden sevgili Ece Gamze okudu ve çok iyi bir şekilde yorumladı.
Kendisine ve Blogforumnet ailesine yürekten teşekkür ederim.
https://www.blogforum.net/2025/09/maviye-iz-suren.html
*
Sevgiler.
24 Eylül 2025 Çarşamba
En Sevdiğim Pastam, 2024
Oslo, 31 August, 2011
Bu film de, bir madde bağımlısının başka bir yerden başlama arayışına odaklanır.
Anders, kaldığı rehabilitasyon merkezinden izin alır. İş başvurusu yapmak ve ailesiyle, arkadaşlarıyla yakınlık kurmak için çabalar. Yeniden başlamak mümkün değildir evet. Peki, bağımlılıkların, hiçliğin hüküm sürdüğü bir alemde devam edebilmek ne kadar mümkündür? Anlamlandırmadan yaşayabilir mi insan? Hissetmemek son bulmak mıdır?
*
Sevgiler.
10 Eylül 2025 Çarşamba
Dalmışsam Uyandırma- Bahar Uysal Karakuş
Yeni öykü kitabım, Dalmışsam Uyandırma çıktııııı:)
Öykü dosyamı yayımlanmaya değer gören Yol Akademi'ye, kitabın iç düzenlenmesiyle ilgilenen Derviş Bey'e, kapak tasarımıyla ilgilenen Aslıhan Hanım'a, kapak fotoğrafını paylaşan kardeşim Mustafa Ünal'a, her koşulda sevgiyle yanımda olan kıymetli aileme ve yoluma sevecenlikleriyle ışık olan tüm iyi arkadaşlarıma teşekkür ederim.
*
Arka kapaktan:
İnsanoğlu yaşarken, iç dünyasıyla değişen dış dünya arasında sürekli bir bağ ve denge kurmaya çalışır. Peki ya bu denge bir anda sarsılırsa?
Bahar Uysal Karakuş, bu öykü kitabında, okuyucuyu hem tanıdık hem de fantastik dünyalara davet ediyor. Kimi zaman bir labirentte kaybolmuş bir kadının, kimi zaman savaşın gölgesinde köklerini bırakmış bir adamın, kimi zaman da depremin enkazında yitip gitmiş bir ruhun hikâyesini anlatıyor. Her öykü, varoluşsal yolculukların izleri, yokluğun gerçekçi yüzü, hayal kırıklığı ve her şeye rağmen yeniden başlama temaları etrafında dönüyor. Yazar, insanın en zorlu anlarında bile içindeki gücü keşfetme çabasına odaklanıyor.
Sayfaları çevirirken, dünya günlüğüne eklenen pandemi ve geçim sıkıntısı gibi güncel sorunlarla yüzleşecek, bir kedinin ağaca çıkışından yaşam dersleri çıkaracak ve doğaya duyarlı, onu insanın eşsiz bir parçası olarak gören, incelikli bir ruha eşlik edeceksiniz. “Dalmışsam Uyandırma” sadece bir öykü kitabı değil, aynı zamanda insanın kırılganlığını, dayanıklılığını ve umut etme gücünü sorgulayan edebi bir yolculuk. Bu yolculuğa hazır mısınız?
**
Sevgiler.
5 Eylül 2025 Cuma
Artık Bensiz Asla- Maud Ankaoua
Kurmaca içine yedirilmiş kişisel gelişim kitaplarını seviyorum. Bu konuda öyle keskin sınırlarım, klişe ön yargılarım yoktur. Bu tarz kitapların yaşadığım olaylara, geçtiğim duraklara ve karmaşık durumlara karşı bir yanıt olduğunu düşünüyorum. Tabii bu tamamen kişisel bir yaklaşım. Kendimce geliştirdiğim kitap bağlantıları. Bu yazarın, okuduğum üçüncü kitabı. Kendine dönmeye, öz benlik sevgisi geliştirmeye dair uzanan tatlı bir yolculuk.
*
"İlahi plan bir deneyim yaşamak değil mi? Karşımızdakinin aynasında gerçekte olduğumuz kişiyi keşfederiz. En çok bu alanın içinde olduğumuz kişiyle tanışma, kendimize kim olduğumuzu hatırlatma ve kendimizi sevme fırsatı buluruz. Bu zor bir yol ve birbirinizin elini bıraktığınız her seferinde ya tek başına ya da birlikte acı çekersiniz. Bizler vücut bulmuş varlıklarız, ulvi özlemlerimiz var; ancak bunun yanında insani ihtiyaçlarımız da var. Aradığınız şeyin kendiniz olduğunu keşfetmediğiniz müddetçe bütün ilişkileriniz trajediye dönüşecektir." (s. 128)
"Hayatta her şey olması gerektiği gibidir ve evren 'bizim için' mükemmel bir biçimde işbirliği yapmaktadır. Şayet güçlüklerle karşılaşmasaydık, hiçbir şey yapmak istemez ve son derece konforlu bir alanda kalmaya devam ederdik. Bu nedenle hayat onunla rezonansa girinceye kadar bizi dürtüyor, ilk yaramızı kaşıyor ki artık dayanamaz hale gelip gerçekten anlamlı olana doğru yola koyulalım. Başka bir deyişle, bizi bu dünya üzerinde yapmaya geldiğimiz şeyi yapmaya götüren şey çocukluk acılarımız sonucu doğan yetenekler ve çok güçlü motivasyonlardır. Duygularımız ve öfkelerimiz bize gerçekleştirmemiz gereken dönüşüm çalışmasını gösterirler. Bir çocukluk yarasını bir anlam arayışına dönüştürmediğimiz sürece o yara içimizde büyümeye devam ediyor. Ve ne yayıyorsak onu geri aldığımız için de hayatımız boyunca o yarayla ilgili bilgiler almaya devam ediyoruz. Biz o yarayı kabul edip, temizleyip tıpkı simyacı gibi altına dönüştürene kadar da bu bilgiler bize ayna olarak gönderilmeye devam ediyor." (s.227-228)
"Bütün dikkatimi yaramın acısına verdiğimde ondan kaçıyorumdur ama ondaki ışığı görmeye başladığımda önüme beni heyecanlandıran sayısız fırsatlar çıkıyor ve ancak o zaman yeteneklerimin farkına varıyorum. Bize düşen bu iki kutbu uzlaştırmaktır. Sır bu." (s.231)
**
Sevgiler.
31 Ağustos 2025 Pazar
Anatomy of a Fall, 2023
25 Ağustos 2025 Pazartesi
Narziss ve Goldmund- Hermann Hesse
"Ben tam bir uyanıklık içindeyim oysa sen yarı uyanıksın, hatta bazen uyuyorsun bayağı. Bana göre uyanık kişi, usunun ve bilincinin yardımıyla kendini, kendi öz varlığının en derin köşelerinde saklı us dışı güçleri, iç güdüleri ve güçsüzlükleri tanır, bunlarla nasıl başa çıkacağını bilir." (s. 44-45)
"Bizim düşünmemiz sürekli bir soyutlama, duyusal'a gözlerimizi kapama, salt ussal bir dünyanın kurulup çatılmasına yönelik bir girişimdir. Oysa sen özellikle kalıcı olmayanı, ölümlü'yü bağrına basıyor, dünyanın anlamını Ölümlü'de arıyorsun. Ölümlü'ye gözlerini kapamayarak kendini ona adıyorsun ve senin bu davranışınla ölümlü yüce bir değere kavuşarak Ezeli ve Ebedi'nin simgesine dönüşüyor. Biz düşünürler, dünyayı kendisinden soyutlayıp alarak Tanrı'ya ulaşmaya çalışıyoruz. Sen ise onun yarattığı dünyayı severek ve yeniden yaratarak Tanrı'ya yaklaşmak istiyorsun. Bunların ikisi de insanca, dolayısıyla yetersiz girişimlerdir; ama sanat daha çok bir masumiyeti ve saflığı içerir." (s.271)
"Senin kastettiğin gibi bir huzur arama bu dünyada. Bir huzur var, evet; ama içimizde sürekli yaşayıp bizden hiç ayrılmayan bir huzur değil bu. Ancak tek bir huzur var ki, onun da boyuna yeni savaşımlarla ele geçirilmesi, her gün yeniden savaşılarak kazanılması gerekiyor. Sen benim verdiğim savaşları görmüyorsun, ne bilimsel inceleme ve araştırmalarım sırasındaki savaşları biliyorsun, ne Tanrı'ya ibadet sırasındaki savaşlarımdan haberin var. Bunlardan haberin olmayışı da iyi bir şey. Bende gördüğün tek şey, senden daha az kaprislere kapılmam; buna da huzur gözüyle bakıyorsun. Ama gerçekte bir savaş bu, seninki de içinde olmak üzere doğru yolda sürdürülen her yaşam gibi savaş ve özveri." (s. 271-272)
*
Bu yaz okuduğum en iyi kitaptı!
Yaz okumaları kapsamında okuduğum diğer kitaplar:
- En Eski Yüz, Pelin Buzluk, 84 sayfa
- Bütün Öyküleri, Yusuf Atılgan, 121 sayfa
- Anaların Hakkı, Selçuk Baran, 95 sayfa
- Deliliğe Zarif Bir Giriş, Burçe Bahadır, 112 sayfa
- Fernando Pessoa'nın Son Üç Günü, Antonio Tabucchi, 55 sayfa
* *
Sevgiler.
18 Ağustos 2025 Pazartesi
Ikiru, 1952
"Yaşamak" Japon film yönetmeni Akira Kurosava’nın önemli filmlerinden biri. Onun Raşomon ve Dreams adlı filmlerini de izlemiştim.
Filmin konusunu, yaşadığı bir rahatsızlık yüzünden doktora giden, mide kanserinin kendisine bir yıldan az ömrü bıraktığını öğrenen Tokyo'lu bir bürokratın varoluşsal yolculuğu oluşturur. Kahraman, yaklaşan ölümüyle uzlaşmak için mücadele eder. Kalan son günlerini anlamlı kılmanın farklı yollarını arar. Genel olarak değerlendirdiğimde, bu eski yapımda sinematik bir yüceltme yok hatta oldukça karanlık. Adamın bakışları ürkütüyordu beni. Ama filmi yoğunlaştığı tema bakımından beğendim.
*
Friends'in ilk sezonunu bitirdim.
**
Sevgiler.
6 Ağustos 2025 Çarşamba
Vahşi Kadınlar- Aoko Matsuda
29 Temmuz 2025 Salı
The Greatest Showman, 2017
21 Temmuz 2025 Pazartesi
Saye-i Nar-ı Cüda- İnci Öztürk
Bazı aşklar ne kadar köklü olursa olsun, kaderin bitmek bilmeyen oyunları o aşkın içine nar-ı cüda düşürür. Nar-ı cüda, ayrılık ateşi. O ayrılıklar mı böylesi aşkları unutulmaz kılar? Bu doğrusu, derin bir muammadır.
*
"İnsanların doyumsuz olduklarını, ellerindekiyle yetinmediklerini gördüğümde anladım. İnsanlara neler yaşattıklarını, kendi çıkarları uğruna karşılarındaki insanları nasıl harcadıklarını... İşte o anda sen geliyorsun aklıma. Karşımda olsan sana anlatırdım olanları mesela. Yahut anlatmaz yanında susardım saatlerce ve sen, konuşmasam bile anlardın beni. Ya da anlamazdın bilmiyorum. Acaba senelerce ben mi anladığını düşünmüştüm? İçimde alazlanan yangınlarımın hiçbirinin senle alakalı olmamasını dilerdim. Benim nezdimde yaşanacak bir sevda değildin elbette bundan sonra. Bizim sevdamızın bir masumiyeti vardı. Ya da ben mi öyle sanmıştım? İçinde yalan barındıran şeyler gerçek olabilir mi? Şimdi çalakalem yazdığım cümleler, satırlar, paragraflar var. Yeter mi anlatmaya olanları? Hani, diyorum, çıksan bir köşeden, otursan usulca yamacıma. Öylece sussak sonsuza kadar. Yeter mi içine düştüğüm yangınları söndürmeme? Ya da en iyisi mi sen hiç karşıma çıkma, böylesi daha iyi..." (s.103)
**
Sevgiler.
13 Temmuz 2025 Pazar
Coda, 2021
İşitme engelli bir ailenin duyan tek üyesi Ruby'dir.
Şarkı söyleme yeteneğini geliştirmek ve bir müzik okuluna gitmek ister. Ancak ailesine karşı sorumlulukları da vardır.
İki uç arasında gidip gelen bir gencin müzikle dolu yolculuğunu, beğendim:)
Sevgiler.
11 Temmuz 2025 Cuma
Ressamın İsyanı- Gündüz Vassaf
Romanın ana karakteri ressamın "Azize Lucia'nın Gömülüşü" resminden etkilenir ve onun hayatının, resimlerini izini sürer. Caravaggio onun hipnozu, makberi, dirilişi, uyanışı, rüyası, sorgulayışı ve büyük arayışı olur. Yollarda kendini gömer, yolun sonunda başka bir durakta yeniden hortlatır. Saat sınırlamalarıyla daralır, hayaller kurar. Saliselik serbest çağrışımlarla güneşte fırtınalar koparır, efendim kültür kevgiri olur, dinlerden huzursuz yakınmalara gark olur. Ülke ülke, kültür turizmini canlandırırken aslında kendi hayatının, kendi arayışlarının peşine düştüğünü ayrımsar. Lara ile aşkın kimyasını, simyasını anlar. Gündelik ilişkileri de fast food hızıyla tüketir ama Lara hep vardır.
Yazar, yedi yılda tamamlamış bu eseri. Başlangıçta da okurun demlenerek okumasını salık vermekte. Öyle okumaya çalıştım. Çok gezdi benimle. Alıntıların bir kısmını defterime yazdım, bir kısmı da burada dursun istedim.
"Ölümü düşünerek yaşayacağına, yaşadığını düşünerek öl," dememe kızmıştı. Ölümünü yaşarken yaşatıyordu. O yaklaştığını hissettiği ölümün bencilliğinde, ben acısıyla yüzleşmememin korkaklığında, günlük yaşamımıza toz kondurmamayı oynadığımızın farkında mıydık? Farkında mıydık, ölümünün kokusunu alan ben, soğuk havada kaşkolünü almasını hatırlatırken, ölümünün aynası olduğumun? (s.586-587)
"İyi okur kendini yazara kaptırmaz. Kabul ediyorum, romancı masal anlatıcısıdır. Ama masallar, dünyamızdan kaçıp soluklanma yeri olmakla sınırlıysa düzenin afyonu olmaktan ne farkı var."(s. 522)
"Yol özgürlük. Evinde tekrarlıyorsun kendini. Kahvaltın aynı. Yatağın aynı. Perdelerle örttüğün pencerenden manzara aynı. Yol arkanda bıraktığın, vardığında yenileriyle karşılaşacağın problemlerden uzak. Yaptıklarını, yapmadıklarını, yapacağını sandıklarını gözden geçirmek. Arafta olmak. Peki ben ne halt ediyorum? Caravaggio peşinde kendimi kovalıyorum. Yalan!" (s.584)
**
Bu süreçte okuduğum diğer kitaplar:
- Bir Haftada Sabahattin Ali, 127 sayfa
- Mavi Zamanlar, Mavisel Yener, 198 sayfa
- Sarkaç, Şengül Can, 93 sayfa
Sevgiler.
26 Haziran 2025 Perşembe
KE ÇOCUK, sayı 18
Bu sefer kızım Öykü'nün çocuk hikayesi dergi günlüğümde yerini alsın:)
*
Sevgiler.
16 Haziran 2025 Pazartesi
A Real Pain, 2024
Gerçek Acı. Kişilik olarak birbirine zıt iki kuzen. Soykırımdan kurtulan merhum büyükannelerini onurlandırmak için Polonya'ya doğru bir seyahate çıkarlar. İşin aslı, küçük bir grupla, rehber eşliğinde gerçekleştirilen bu gezi pek de iç açıcı değildir. Çünkü içinde toplama kampları, yok edilen nesiller vardır. Geçmişin ayak izlerinde yürümek, hayatın başkalaşan yüzleriyle karşılaşmak demektir. Buna hazırlıklı olmak gerekir. Bu trajik yolculuk, kimlik ve aile ilişkilerinin karmaşıklığı, hafıza, anılar, gelenek ve görenekler, farklı kültür kalıntılarıyla bütünleşir. Bu zamansal deneyim ve kısa yolculuk, fena değildi.
*
Dinlediğim bir şarkının beni götürdüğü "Her şey Çok Güzel Olacak" adlı 1998 yapımı Türk filmini de izledim. Böylelikle dillere pelesenk olan, Bilemiyorum Altan'ı da tanıdım. Cem Yılmaz filmlerini ara ara izlerim.
**
Dexter'ın üç sezonu da bitti.
***
Sevgiler.
26 Mayıs 2025 Pazartesi
Albaya Mektup yok- Gabriel Garcia Marquez
Gelmek bilmeyen emekli aylığı, zorlayıcı hayat şartları, hasta bir kadın, ölmüş bir evlat, kucağında dövüş horozuyla sabırla bekleyen albay...
*
"Umut karın doyurmaz.” dedi kadın.
"Karın doyurmaz ama insanı ayakta tutar." diye yanıtladı albay.
"Hayat şimdiye dek icat edilen en güzel şey."
"İnsanın nankörlüğü sınır tanımaz."
Gelelim geçen günlerde yoluma eşlik eden diğer kitaplara:
- Mozart'ın Nasırlı Elleri, Ayşe Hicret Aydoğan, 56 sayfa
- İnsanlığımı Yitirirken, Osamu Dazai, 159 sayfa
- Dünyayı Sırtında Taşıyan Balık, Özgür Balpınar, 175 sayfa
Sevgiler.
17 Mayıs 2025 Cumartesi
Perfect Days, 2023
*
Dizi olarak Dexter'a başladım. Devam edersin yaaa:)
**
Sevgiler.
6 Mayıs 2025 Salı
2 Mayıs 2025 Cuma
Oppenheimer, 2023
25 Nisan 2025 Cuma
Ölüm Yaşamın Mührü- Berna Köker Poljak
*
Okuduğum diğer kitaplar:
- Çocukluk Ormanına Altı Olta, Elif Nur Aybaş (70 sayfa)
- Körler Ülkesi, H.G. Wells (62 sayfa)
- Bilinmeyen Adanın Öyküsü, Jose Saramago (58 sayfa)
**
Sevgiler.
25 Mart 2025 Salı
Maudie, 2016
Maudie, gerçek bir yaşam hikayesine dayanan biyografik drama filmi. Artrit hastası olan, yetenekli halk sanatçısı Maud Lewis'in yaşamını anlatır. Maud, fiziksel engellerine, kendisini önemsemeyen insanlara rağmen içindeki dünyayı resimlerine yansıtır. Münzevi bir balıkçıyla hayatını birleştirir. Sorumluluklarını yerine getirmenin yanı sıra resim yapmayı hiç bırakmaz. Kendini bulduğu bu sanat dalı, zamanla çevresi tarafından fark edilir.
Sanat tutkusuyla harmanlanmış bir yaşam mücadelesinin ayak izlerinde yürümek isteyenlere...
23 Mart 2025 Pazar
Maviye İz Süren 'e Dair XXIII
Yaşama dair ince duyarlılığını, geniş bilgi birikimini; kıymetli yazılarına ve şiirlerine yansıtan, iyi kalpli Makbule Öğretmenim, kitabımla ilgili güzel bir paylaşım hazırlamış.
Çok teşekkür ediyorum.
https://ucunkuslar.blogspot.com/2025/01/maviye-iz-suren-bir-kitap-tantm-bahar.html
Sevgiler.
14 Mart 2025 Cuma
Fil Yası - Serpil Canalan
Filler yas tutarken farklı sesler çıkarırmış. Bulundukları yerde bir ölümün ardından alçak homurtular, tiz çığlıklar yükselirmiş. Bu çığlıkları duyanlar pek ayırt edemezlermiş. Çünkü yitimin en derin sesini yalnızca o yitimi yaşayanlar bilirmiş. Her filin dışa vurumu da aynı olmasa gerek.
Fil Yası, fillerin değil, insanların, özellikle kadınların evrendeki varoluşsal yerini, karşılaştıkları sınırlarını, zorluklarını, kabul ettirmekte güçlük çektikleri otantik benliklerini, bu uğurda yitirdiklerini, insanca duyumsayabilmeyi ince ince işleyen bir öykü kitabı. Dile oldukça hakim ve kurmacanın incelikleriyle fazlaca hemhal olmuş değerli bir kalemden özenle sunulmuş. Bir yerde: "Ben sadece ben olmalıydım ve anlamıştım ki "ben" olarak doğulmuyordu "ben" olunuyordu." Öykülerin nüvesini bu "ben" olabilme ve tükenmeyen umut etme çabası oluşturuyor. Öyküler şu şekilde sıralanmış: Güvercini Sevmek İçin Sansarı Öldürmek, Sahibinden Satılık Geçmiş, Cemile Karası, Eşikte, Delinin Zoru, Kağıtkadın, Kelimelerin Yetişemediği, Karga Sesinde Bir Nefestir Şimdi Ölüm, Başka Hikaye, Bir Sevda Marazı ya da Sekel. Genel olarak öykülere verilen adların o öyküye giriş yapılan bir kapı olduğunu var sayarsak, içerikle örtüşen oldukça yerinde isimlerle ve derin duyuşlarla örülmüş dünyalar olduğunu söylemem mümkün.
"İçimde koşan bir at var yetişemediğim..."
"Madem yetişemiyorsun koşmayı konuş"
Bu bir yarış atı değil sevgili okur, bu telaşlı yaşam koşusuna hevesli bir at. Hani insan hareket etmeden yaşadığını hissetmezmiş ya, işte o hesap yaşadığını hissetmenin, kendince var olabilmenin sancılarını, kıvılcımlarını yani koşmayı farklı seslerle konuşan, sinematografik yönü baskın yolculuklar. Kendimi yakın hissettiğim öyküler: Eşikte, Sahibinden Satılık Geçmiş, Kelimelerin Yetişemediği, oldu.
*
"İnsan hiç kur(a)madığı cümlelerin hayatındaki eksikliğiyle ansızın karşılaştığında, içindeki koca bir kayayı da kımıldatmış oluyordu. O kaya Sisifos'un esareti gibiydi. Bir dolu belirsizlik ve kararsızlıkla birlikte aşmam gereken bir dağı tırmanırken gerisin geri yalpalıyor, düşüyor, yükün altında kalmaktan zor alıyorum kendimi. Bütünüyle hesaplaşarak vedalaşmayı başarmadığımız herhangi bir soru ya da görmezden geldiğimiz geçmişe ait herhangi bir detay, zaman geçtikçe kar topu gibi büyüyüp en sonunda bir kayaya dönüşebiliyordu." (s.22-23)
**
Okuduklarım:
- Blake ve Makus Talihi, H. Kübra Ganbari (72 sayfa)
- Bir Başka Sevda, Ayşe İlker (84 Sayfa)
-Arkası Yarın, Müge İplikçi (110 sayfa)
-Can'lı Yolculuk, Can Göknil (87 Sayfa)
- Çocuğun Öyküsü, Peter Handke (91 sayfa)
***
Sevgiler.
1 Şubat 2025 Cumartesi
30 Ocak 2025 Perşembe
Hakkari'de Bir Mevsim, 1983
Ferit Edgü'nün Hakkari'de Bir Mevsim adlı romanından uyarlanan filmin, senaryosunu Onat Kutlar yazmış. 1983 yapımı bu filmi Erden Kıral yönetmiş. Zamanında başka ülke festivallerinde farklı ödüllere layık görülmüş. Ancak bizim ülkemizde, doğudaki yoksulluğu gösterdiği gerekçesiyle beş yıl yasaklı kalmış.
Konusuna gelirsek, siyasi nedenlerle Hakkari'nin sınır köylerinden birine sürülen bir öğretmenin yaşadığı kış mevsimi anlatılıyor. Burada coğrafyanın insana hükmeden ağır yanlarını, dışa kapalılığı, insanın kendine yabancılaşmasını, farklı kültürler ve yaşam tarzları içinde varoluşunu sorgulamasını okuyabiliriz.
*
Kızlarımla Turning Red (Kırmızı) adlı 2022 yapımı animasyon filmi de izledik.
**
Sevgiler.
24 Ocak 2025 Cuma
Parasız Yatılı- Füruzan
“Duygularımızdan, sevgimizden utanır olduk. Sevgisizliği savunmayı aklı yüceltmek sandık.”(s.14)






























