6 Aralık 2015 Pazar

Tehlikeli Oyunlar - Oğuz Atay


"Demek ki, yolda durmak mümkün olmuyordu; böyle bir hürriyet yoktu. Sadece sürüklenme kalabalığın akışına kapılma hürriyeti vardı."

'İyi yaz bakalım: Gerçek, başkalarının bize uygulamaya çalıştığı tatsız bir ölçüdür.'' Birimi var mı Hikmet Amca ?''Birimi insandır'


"Herkesin, kendi evinde, kendi dünyası kurulmalıydı. Ancak kendi dünyasını kuramayanlar, başkalarının evlerine koşarlardı. Milyonlarca krallık kurulmalıydı: Aralarında yalnız diplomatik ilişkiler bulunan milyonlarca bağımsız ülke."


'Tehlikeli oyunlar oynamak istiyor insan, bir yandan da kılına zarar gelsin istemiyor. Küçük oyunlar istemiyorum albayım.
Kelimeler... Kelimeler albayım, bazı anlamlara gelmiyor."


"Zor olan acının şiddeti değil, sürekliliği.."


"Bir yaşantıyı tam bitirmeli. Hiçbir iz kalmamalı ondan. Yeni yaşantılar için yeni yaşantılar için. Bunu önceden bilseydim, yaşantı milyoneri olmuştum."


“Kendinden veriyorsun ve durmadan eksiliyorsun. Oysa bazı insanlar oldukları gibi kalarak elde ederler istediklerini…”


Oğuz Atay, Tehlikeli Oyunlar'ın yazımını 26 Mart 1973 yılında tamamlamış. Okuduğum kitap ise, İletişim Yayınları'nın 1984 yılındaki ikinci baskısı ve on sekiz bölümden oluşuyor.

Tehlikeli Oyunlar'ın olay örgüsü, betimlediği çevre, ele aldığı problemler ve bütün bunları okura iyi bir şekilde aktarmak için seçilen anlatım teknikleri son derece başarılı. Yazarın insanların oyunları adını verdiği bölümlerde de, oyun içinde oyunun kullanıldığı tekniğin iyi bir şekilde kullanıldığını görürüz.

Oğuz Atay'ın kahraman olarak seçtiği "düşünen insan"ı; ne tam anlamıyla toplumun bir parçası olur, ne de büsbütün toplumdan yalıtabilir kendini. Arada kalmışlık diye ifade edebileceğimiz bir durumdadır. Tasvir edilen toplum, doğu-batı, eski-yeni, düş-gerçek, duygu-düşünce, kadın-erkek gibi çatışmalardan ileri gelen büyük bir kargaşanın içindedir.

Romanın kahramanı Hikmet Benol, süregelen kargaşanın içinde gerçek arayışına girer. Toplumca gerçeklerle ilgilenmek tehlikeli sayıldığı için, o da gerçeklerle oyun oynarmış gibi yapar. Tıpkı günümüz insanının her konuda -mış gibi yaşadığı gibi. "Düşünen İnsan" profili böylelikle "oynayan insan"a dönüşür. Shakespeare'in, "Bir sahnedir bütün dünya" tespitini doğrular. Hikmet Benol, Hüsamettin Tanbay, Nurhayat Hanım, Sevgi, Bilge bu oyunun farklı boyutlarına uzanan temsili oyuncularıdır. Batıyı özümseyemeyen kent soylu aydın Hikmet, esasında o zaman insanın problemlerinin bir yansımasıdır. Kadın erkek ilişkilerinin, duygusal tepkilerinin bir dışa vurumudur. Hikmet, Sevgi ile yaşarken sevgisiz, Bilge ile yaşarken bilgisiz bir haldedir. Bu, parça parça olan benlik toparlanmayı bilemez bir türlü. Onun tabiatında her şeye, her duruma bir karşı koyuş vardır sanki. Ne yapsa da kendini aşamaz. En sonunda yinelediği ölüm olgusu, hayatının seyrini çevirir.

Godard'ın Serseri Aşıklar filminde, bir yazarla yapılan bir görüşmede, yazar son isteğinin ölümsüzleşmek ve ölmek olduğunu söyler. Oğuz Atay'ın kahramanları da ölerek ölümsüzleşmek ister gibidirler.

30 yorum:

  1. Hala Oğuz Atay okuyabilmiş değilim..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. iyi edebiyat, umarım okursun :)

      Sil
    2. Bende hala okuyabilmis degilim. Bu kitaba basladim fakat hazir degilim.

      Sil
    3. uygun zamanda okursun inşallah :)

      Sil
  2. Okumak istediğim kitaplardan biri :)
    Maşallahhh canım bitirmişsin :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben çok sevdimmm :)
      biraz kalındı ama sürükleyici:)

      Sil
  3. Ben bu kitabı okumuştum ama hiç hatırlamıyorum şu an. Bi daha okumalı :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de uzun zaman önce okuduğum kitaplarda öyle olabiliyorum :)

      Sil
  4. Oğuz Atay okumak için sakin kafa lazım diye düşünüyorum... Tutunamayanları yarım bırakmıştım:( Halen okunacaklarım arasında... Kaleminize sağlık... Facebook sayfamız 'Blogger Kulübü'nde yazınızı paylaştım... Sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kesinlikle sevgili persephone :)
      anladım, uygun zamanda okursun, çok teşekkür ederim, kulübümüze katılayım ben de :)

      Sil
  5. hikayelerinizin sonunda kahraman ölüyorsa, insanlar sizi ruh hastası yada bunalımda zannediyorlar: oysa ki bazen en mutlu son ölümdür..
    Neyse: uzun zamandır uzun kitaplar okuyamıyorum ve kısa kısa olanları ile en azından boş kalmak korkusunu yenmeye çalışıyorum: yaşam denilen şey çok yoruyor bazen..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. genelde öyle bir algılayış var haklısın..
      ben de kısa kitap okumayı özledim, yaşam ah evet bazen fazla yük bırakıyor insanın omuzlarına..

      Sil
  6. Tutunamayanları okuyamadığımdan belki de Oğuz Atay'dan uzak duruyorum... Tutunamayanları bitirebildiğimde belki de...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bazı kitapların zamanı vardır gibi düşünürüm hep :)

      Sil
  7. iz süre süre geldim karşıma oğuz atay çıktı.
    kaçınnnnn
    güç bizimle olsun.
    kitaplar güzeldir.
    bitti.

    YanıtlaSil
  8. İnsana dair nasıl da etkileyici değerlendirmeler var: " Kendinden veriyorsun ve durmadan eksiliyorsun.Oysa bazı insanlar oldukları gibi kalarak elde ederler istediklerini..."
    Böyle yazarları ve kitapları ben de çok seviyorum.
    Ne güzel seçimler yapıyorsunuz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. insana dokunan, onun yaşantısındaki gerçekleri göz ardı etmeyen eserler daha çok bizden oluyor..
      teşekkür ederim..
      sevgiyle..

      Sil
  9. Ah Oğuz Atay bir türlü vakit bulamadığım okumaya

    YanıtlaSil
  10. Su yorum kardeşliği yorumunuzu okudum, bir ziyaret edryim dedim iui ki de etmisim bsyildim blogunuza. Oğuz Atayı daha okumadan sevenlerdenim :) Kesinlikle okunacaklar listemde ama zamanini bekliyorum sadece :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hoş geldin :)
      ne iyi yaptın sevindirdi ziyaretin, çoğu yerden aşinayız onun yazdıklarına:)
      sevgiler..

      Sil
  11. Kitaplığında bu roman ama başlayacağım bir türlü. Çünkü ben de Tutunamayanlari yıllar önce yarım bırakmıştm. Belki zamanı gelmiştir şimdi. :)

    YanıtlaSil
  12. Hah okuyacağım ben bunu, listemde. Oğuz Atay bi başka ya...
    84 baskısına sahip olman müthiş. Ben o yılların baskılarını çok beğeniyorum. Nostalji var kokusunda...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. kitaptaki bir çok bölüm aşina geldi bana, önceden bir çok yerde okumuşum dedim ama bir bütün halinde okumak ayrı keyif veriyor tabii.
      eski kitapları seviyorum ben de :)

      Sil