"Kendini beğenmenin duvarlarına tırmana tırmana geldiği noktada, sanki beyninden çıkan güçlü bir ışın onun bizim kötülüğümüze mıhlamıştı. Bir sonsuzluk imgesi üzerine yapışıp kalakalmış bir dev sinek gibi. Sanki sinirleri ve damarları ateşle dağlanmış, kurutulmuş ve bizi ve tüm kenti ve tüm ülkeyi kötülükler ülkesi, kenti ve insanları olarak, dönüşümsüz duyularına kilitlemişti. Bir Orta Çağ vaazı gibi, durmadan bizlere bağırıp çağırarak bizi doğru yola götüreceğini sanan bir deli mi vardı başımızda; ama biz de onu kabullenerek, teşhisinin doğru olduğu sanısını uyandırası baş eğerek ona, kendisini haklı çıkarmış ve çıldırmış değil miydik onu?"
Leyla Erbil'in, novella türünde okuduğum ilk kitabı. Çok az okumuşumdur bu türü. Novella, öyküden uzun fakat romandan kısa bir yazın türü. Üç Başlı Ejderha da bu türde aktarılan iki farklı bölümden oluşuyor. Birinci kısım kitaba adını veren Üç Başlı Ejderha; ikincisi ise, Bir Kötülük Denemesi adını taşıyor.
Üç Başlı Ejderha'da, devrim yolunda çekilen sıkıntılar, acılar, intiharın eşiğindeki bir kadın anlatıcı tarafından bir iç sese dönüştürülmekte. Önce eşini sonra oğlunu devrimci mücadelede yitiren bir annenin derin yaralara dönüşen duyumlarını, oğlunun arkadaşıyla paylaşmasını okuyoruz. Hikayenin ana motifi olan, Sultan Ahmet'teki Üç Başlı Ejderha sütunu ile anlatıcının yaşadıkları arasında tarihsel bir paralellik kuruluyor. Bu geçişim klasikleşmiş Leyla Erbil tekniğiyle aktarılıyor. Şöyle ki yazar, olayların akışını normal imla kuralları ile değil, üç virgül kullanarak ifade etmeyi seçiyor.
Kötülük Denemesi'nde ise, edebiyat muhitinde kendisini çok yetenekli, üstün gören, bu camiada gayret gösteren hiç bir yazarı, şairi beğenmeyen, hasta ruhlu şair Tanrıçay'ın son demleri yansıtılıyor. Tanrıçay'ın farklı yaşam tarzıyla, edebiyat çevresinin perde arkası tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor ve bir çok şaire değişik göndermeler yapılıyor.
Kötülük Denemesi'nde ise, edebiyat muhitinde kendisini çok yetenekli, üstün gören, bu camiada gayret gösteren hiç bir yazarı, şairi beğenmeyen, hasta ruhlu şair Tanrıçay'ın son demleri yansıtılıyor. Tanrıçay'ın farklı yaşam tarzıyla, edebiyat çevresinin perde arkası tüm çıplaklığıyla gözler önüne seriliyor ve bir çok şaire değişik göndermeler yapılıyor.
tek başlıları da oluyo bunların :)
YanıtlaSilevet çok onlardan :)
SilRenkli elişi kağıtlardan yapardım annemi
YanıtlaSilYüzünü sana benzerdi
Gemici düğümü
Silİki kişiyi birbirine bağlayan masallarda
Kitap bir katliamın maraş olaylarının arkaplanını anlatıyordu aklımda kaldığınca,yazar üç başlı ejderha heykelinin kalıntıları ve tarihiyle islami bağnazlıklar arasında bağ kuruyor bugünlere nasıl gelindiğinin köklerini arıyordu.istanbulu fetheden fatihin aslında sanata çok değer berdiğini bugün anıldığı kadarıyla dindar bi insan olmadığını anlatıyordu vs vs öyle işte vaktiyle severek okumuştum,hem leyla ablayıtanıma şansınada erişmiştim:)
YanıtlaSilarka plan dediğin gibi ailesinden altı kişi öldürülen leyla ünver'in yaşadıkları aslında. Fatih'in değişik yönlerini gözler önüne sermesi de çok ilgimi çekmişti. biz tarih kitaplarında ne yazık ki farklı okumuşuz hep.
Silgüzel yorumun için teşekkür ederim..:)
Leyla Erbil'i hala okumuş değilim ancak niyetim var :)
YanıtlaSilokursun bir gün :)
SilBahar şenliği listesine sokuşturup okuduklarımdan. Değişik bir tarzı vardı. Heykelin hikayesinden hem Osmanlı'yı hem de dinleri eleştiriyor. Hoş bu eleştriyi fazla taraflı yapmıştı. Hani oryantalist batı yanlısı bir kafa vardı ve istemsizce kendi kültürüme sarılıp karşı çıktım bazı şeylere okurken hatta soğumaya yaklaştım. Ama diğer taraftan hem Maraş olayları hem de 80 sonrası işkencelerle geçen süreç hakkında yazdıkları. Bir annenin diliyle yaşanan acının oğlunun ölümü sonrasında hayatının nasıl sürebildiğinin, diğer taraftan kurtulabilmiş bir kişininse bir daha asla aynı olamadığının bahsi geçtiği kısımlardaysa yazara vuruldum. Çok güzel ifade edilmişti bu kısımlar.
YanıtlaSilokuduğumuz kitapların düşünce kısmında objektif davranamıyor bazı yazarlar.
Silmaraş olayları hakkında yazdıkları yüzleştirmeleri elbette takdir edilesi bir özellik taşıyordu.
farklı bakış açılarıyla farklı dünyaları aralamak ufkumuzu zenginleştirir daha çok açar.
değerli yorumunuz içi teşekkürler..