Şarkın illerinden birinde, köyde göreve ilk başladığımda merkezde altı arkadaş büyük bir evde kalıyorduk. Köye servisle gidiş geliş yapıyorduk. Evdeki arkadaşlardan zamanla evlenenler, kendi memleketine gidenler oldu ama altı kişi kalırken çok mutluyduk. Altı farklı özellikte kızlardık ancak bu farklı özellikler asla çatışmalara neden olmazdı. Farklılıklarımız paylaşımlarımızı renklendirirdi. Evde denemediğimiz yemek kalmazdı. Kış için konserveler, aşureler davet ettiğimiz arkadaşlara özel yaptığımız rosto köfteler ve eşliğinde sunduğumuz patates püreleri hepimizin ortaklaşa yaptığı yemeklerden olurdu. Sadece yemek değil okul için hazırlayacağımız materyallerde de yardımlaşırdık. Mesela Özlem çok iyi resim yapardı. Panoları hazırlarken çizimleri hep o üstlenirdi. Hafta sonu hava güzelse, hep beraber kahvaltıyı açık havada yapar, sonra da uzun uzun yürürdük. Geceleri de yaşadığımız şehirde sinema olmadığı için, bilgisayar öğretmeni Nilü arada projeksiyonu eve getirirdi. Duvara yansıtıp filmleri sinema atmosferinde izlemeye çalışırdık. Korku filmi izlediğimizde hepimiz korkudan aynı odada uyurduk. Memleketten gönderilen her şeyi paylaşırdık. En çok da Nilü'nün annesi Nimet Teyze'nin su böreği ve burma tatlısını severdik. Nimet Teyze ve Yaşar Amca her özel günde küçük sürprizler yapardı. Hatta bir öğretmenler gününde sabah erkenden kapı çalmıştı taa Ankara'dan hepimize kırmızı gül göndermişlerdi, çok mutlu olmuştuk. Herkesin ayrı odası olurdu ama ben en çok Nilü'nün odasında takılırdım. Onunla hep Enrique Iglesisas'ın Hero şarkısını dinlerdik. Şimdi ne zaman o şarkıyı dinlesem o günlere giderim, o dostlarımı hasretle anarım.
Yemek yaparken bir kitabı vardı Nilü'nün. Bir aile ekonomisi öğretmenin hazırladığı o kitabı giderken bana bırakmıştı. Çok fazla yemekle ilgili dergilerim, defterlerim var ama bu kitap çok özel benim için. Bugün sürekli portakal suyuyla pişirdiğim kerevizi farklı denemek içimden geldi. Uzun süre elime alıp bakmadığım o kitabı aldım ve zeytinyağlı kerevizi ona göre pişirdim.
Tarifi şöyle:
İki ya da üç tane kereviz,
Bir havuç, bir patates, yarım bardak iç bezelye,
Bir küçük soğan, yarım bardak zeytinyağı,
Yarım demet maydanoz,dere otu
Bir çay kaşığı şeker, bir limon, tuz
Kerevizler soyulur, ortadan ikiye ayrılır. Kesilen yerleri oyularak çukurlaştırılır. Tencereye çukur yerler üste gelecek şekilde dizilir. Küçük küçük doğranmış soğan, patates, havuç zeytinyağında hafif kavrulur. Konserve bezelye, şeker, tuz maydanoz, dere otu konup karıştırılır. Bu harç kerevizlerin içine doldurulur. İki bardak su eklenip orta ateşte pişirilir. Altı kapatılmadan beş dakika önce limon sıkılır.
Bu şekilde yemeği pişirdim. İçini çukurlaştırırken ayırdığım kerevizleri de doğrayıcı da doğradım. Tuz ekledim ve limon sıktım. Sonra iki üç yemek kaşığı mayonezle karıştırdım. Üstüne ceviz döktüm. Artan kerevizleri de meze olarak değerlendirdim.
Keyifli bir hafta sonu dilerim..:)
ben gelddiiiimm ne yapıyosuunn..ay bu şey der gibi oldu..
YanıtlaSilMaviiişş pabucu yarım çık dışarıya oynalayalım :):)
iyiyim prensesim, sen de iyisindir umarım :)
Silküçük dostum gelsene ellerini versene,
ellerimizle şap şap, şap,
ayaklarımızla rap, rap, rap :)
benim de aklıma bu geldi :)
Merhaba,
YanıtlaSilAnılarla süslenmiş tadı nostaljik ,sağlıklı bir yemek tarifi olmuş
Yüreğine sağlık..sevgiler
Günaydın, nostaljik oldu biraz, o günlere gittim geldim :)
Silteşekkür ederim, sevgilerimle..
mmm ellerine sağlık :))
YanıtlaSilsen seversin :)
Sil
YanıtlaSilKereviz ile yıldızım hiiiç barışmadı ama ellerine emeğine sağlııık :)))))
herkes sevmiyor kerevizi ama çok sağlıklı :)
Sil