"Sen, "küçük, sıradan bir insan"sın. Bu sözcüklerin çifte anlamını kavrıyorsun, değil mi: "küçük" ve "sıradan".
Kaçma. Kendine bakma yürekliliğini göster!
"Bana bunları söylemeye ne hakkın var?"
Kuşkulu ve kavrayışlı bakışlarında bu soruyu okuyorum. Münasebetsiz ağzından bu sözcüklerin döküldüğünü duyuyorum, Küçük Adam. Kendine bakmaktan korkuyorsun, Küçük Adam; sana vereceklerini vaat ettikleri yetkiden korktuğun gibi korkuyorsun. Bu yetkiyi nasıl kullanacağını bilemezsin. Başka bir biçimde yaşayabileceğini düşünmeye cesaret edemiyorsun: Koyun gibi güdülmek yerine özgür yaşamak, taktikler uygulamak yerine açık davranmak, bir hırsız gibi gecenin karanlığında sevmek yerine açık açık sevebilme düşüncelerine yer vermiyorsun kafanda. Kendini küçümsüyorsun, Küçük Adam. "Ben kim oluyorum da kendi görüşüm olacakmış, kendi yaşamımı kendim saptayacak ve dünyanın benim olduğunu açıklayacakmışım," diyorsun. Haklısın: Sen kim oluyorsun da kendi yaşamın üzerinde hak sahibi olmak isteyeceksin? Kim olduğunu şimdi söyleyeceğim sana:
Gerçekten büyük olan insandan seni ayıran tek bir nokta var: Büyük adam da bir zamanlar çok küçük bir adamdı; ama bir tek önemli yetenek geliştirdi: düşünce ve davranışlarında küçük olduğu noktaları görmeyi öğrendi. Kendisi için çok değerli olan bazı şeyleri yitirmeyi göze alarak kendi küçüklüğünün ve önemsizliğinin taşıdığı tehlikeyi giderek daha iyi sezmeyi öğrendi. Demek ki, büyük adam, ne zaman ve hangi alanda küçük adam olduğunu bilir. Küçük Adam, küçük olduğunu bilmez ve bunu bilmekten korkar. Kendi küçüklüğünü ve yetersizliğini, başkalarının gücü ve büyüklüğünün kendisinde uyandırdığı güç ve büyüklük görüntüleriyle örter. Büyük generalleriyle övünmektedir, ama kendisiyle övünmez. Kendisinde var olan düşünceye değil, kendi aklına gelmeyen düşünceye hayrandır. En az anladığı şeylere en çok inanır ve kolayca anladığı fikirlerin doğru olduğunu kabul etmez."
Psikanalist, psikiyatrist, doğa bilimci aynı zamanda bir mühendis olan Wilhem Reich'in, Dinle Küçük Adam'ı büyük adamların büyük adam olmadan önce hepsinin küçük adam olduğunu; düşünmeyi bilmeyen küçük adamların da kendilerinde bir sosyal konum kazanmak adına düzenin parçası olmayı kabul ederek büyük adamların sınırlarında dünyayı algılamalarını irdeleyerek başlıyor.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra insanın yanında olduğunu söyleyen büyük adamların izlediği içi boş siyasetide yeriyor. Bu anlamda kitabın siyasi yönü var. Ama genel olarak gittikçe dejenere olan günümüz toplumu insanının ilişkileri algılayışı örneğin aşkı erkeklerin, kadınların algılayışı çok çarpıcı bir dille eleştiriliyor.
Kitlesel bir makineye dönüşmüş insanın, yalnızlığını, korkaklığını, değersizliğini, esaretini yer yer ironi ile, yer yer öfke sağanağı ile en sonunda ise durulan bir nehrin dinginliğiyle aktarıyor. Yazar mesleği gereği insan tabiatını çok iyi biliyor. Sanırım hastalarından yola çıkarak insanlarda tezahür eden rahatsızlıkların temelini çok iyi ayrımsıyor. Bu minvalde insanın kendini ifade ettiği alanlarda ebeveynliğini, çocukluğunu, sosyal statü elde ettikten sonra benliğine yüklenen rolleri bunların onun üzerindeki baskılarını sorguluyor. Öyle bir dil kullanıyor ki, tüyleriniz ürperiyor, sarsılıyorsunuz, kitabı bırakıp soluk alıyor ve yeniden çarpıcı gerçeklerle, gerçeğimle, gerçeğimizle yüzleşmeliyim diyorsunuz.
Kitap, en sonunda şu noktaya temas ediyor: İnsan içindeki yaşam gücünü kendi içinde bulmalıdır. Hakikatlere tüm benliğiyle tutunmak için bütün sınırlarını kendisi zorlamalıdır.
Ben bu kitabı 18 yaşımda falan okumuştum, antipatik gelmişti çok yazım şekli. Şimdiki aklımla okumalı yeniden:-)
YanıtlaSilben okurkende dedim ki geç kalmışım okumakta :)
Silevet bazı yerlerinde çok kızıyor :)
Kitlesel bir makinaya dönüşüm falan diyonce aklıma geldi. Gecen bir uzay filmi izledim o kadar cok metal vardi ki. Ya tahta yoktu. Ne alaka simdi diceksin ama bilemedim. Galiba bu bizim git gide duygulardan arinmamizi makinayla bagdastirmamdan kaynaklanabilir. Son olaran son paragraftaki cikarim supermis. Kitablarin hepsine yetosemesemde yazdiklarini okuyunca boyle iyi geliyor biseyler buluyorum kesfediyorum cikarim yapiyorum.
YanıtlaSilbu arada bugun stajdan erken kactim nilkusuna verdim hediyeyi. Begendide sey tam bakamadi eve gidince tam bakicak.
Ne cok konustum yaaaa
mekanikleşen dünyada bizde mekanikleşiyoruz galiba..
Silyeni şeyler keşfedebiliyosan ne mutlu bana :)
ben de sabah merak ettim lady kesin yazmıştır dedim sonraki kısmı anlatmamıştın. hediyeyi verdin demek kesin beğenir.. böyle yazmanı seviyorum :)
Çok merak ettim bir PDR öğrencisi de olaraktan kesinlikle okumak istiyorum
YanıtlaSilunutmazsam :(
ne güzel bir bölüm okuyorsun, kişilik analizi konusunda iyi bir örnek olduğunu düşünüyorum :)
SilOldukça ilginç bir kitap ben de başladım :)))
YanıtlaSilkeyifli okumalar elsacım :)
SilSüpermiş not aldım mavi teşekkürler..:)
YanıtlaSildilerim beğenirsin şiir yüreklim :)
SilNe güzel dizeler
YanıtlaSil"Demek ki, büyük adam, ne zaman ve hangi alanda küçük adam olduğunu bilir. Küçük Adam, küçük olduğunu bilmez ve bunu bilmekten korkar" okumamıştım almak istedim hemen Baharım
ah o büyük adamlar.. Sezgileri kuvvetli, küçük adamın zaaflarını bilip o doğrultuda hareket edenler..
Silçarpıcı bir kitap mügecim :)
canım bu kitabı dah önce okumadım ama listeye girdi
YanıtlaSilnihalcim umarım hoşuna gider :)
SilBence okunması gereken kitaplardan ben daha önce tekrar tekrar okumuştum. Bende herkese tavsiye ederim.
YanıtlaSilne güzel okumuşsun sen de :)
SilBende okumuştum sövlev tarzı yer yerde cağının diktatörlerini eleştiren,evlilik din vs konularda oldukça farklı bir kitaptı,ama aklımda kalan daha çok söylevsel bir metin olduğu.birikimi olmayanları çabuk etkileyen birikimi olanları ise düşündürten ne hikmetse ekmek yoksa barış yok gerçekliğiyle ilgili konularda pek sessiz bir metin olarak aklımda kalmış.şöyleki aşkı bulmak istiyoruz ama işimiz yok yada az kazanıyoruz aşk tercihleri doğal olarak azalır,bir burjuvayız yada küçük burjuva ve aşkın peşinde geçiyor ömrümüz fakat bir türlü istediğimiz aşkı bulamıyoruz,bu minvalde işte.
YanıtlaSilBirde hans falladanın bi romanı vardırki "küçük adam ne oldu sana"kanımca küçük adamın dünyasını daha içerden anlatıyor
Yani demem o ki yeter artık insanlığı kimse kurtarmasın ya
söylev tarzı bazı kısımlarda çok sert ancak dediğin gibi düşündürten ve sorgulatan yönleri fazlaca. Sanırım ben bu tarz düşündürten kitapları, ufkuma parlak bir fikir katmayı bilen kitapları daha çok seviyorum. Evet bazı yerlerde katılmadığım noktalarda mevcut ancak günümüz insanının kendine bu kadar acımasız olması, kendine değer vermemesi ve en önemlisi kendini sevgi konusunda eğitememesi gibi hususlarda belirttiği gerçekler ve sonunda bundan kurtulma yollarında bir profesyonel olarak aydınlatmaya çalışması beni etkileyen yerler oldu.
SilO romanı yeni duyuyorum bakacağım :)
insanlık kendini kurtarmayı düşünce gücünü ve özünde var olan güçlerini harekete geçirmeyi bilmeyi kendisi öğrensin...
Hay allah ben bu kitabı nasıl kaçırmışım okumadıklarımdan en kısa sürede okunmalı..çok teşekkür ederim...sevgiler..
YanıtlaSilhatırlatmalar iyi oluyor :)
Silben teşekkür ederim, sevgiler..
Hemen listeye eklenmiştir... Anlamlı bir kitap, ne çok kendimizi alıp götürebileceğimizi anlatıyor ya da yok edebileceğimizi...
YanıtlaSilseversin bence :)
Sil