7 Eylül 2014 Pazar

Kule Canbazı - Sunay AKIN


"İkinci Dünya Savaşı öncesinde, çocukları da görürüz bowling salonlarında: ama onlar, oynamak yerine kukaların yanında durmaktaydılar. Görevleri, devrilen kukaları dizmekti. 1946 yılında, otomatik dizme makinesi yapılana kadar kukalar, "pinboy" adlı çocuklar tarafından hazırlanırdı yeni atışa.
Çocuklar, dizdikleri kukaların üstünde bulunan sıraya oturduklarında, ayaklarının altından geçiyordu atılan toplar...
Her şey, savaş günlerinde olduğu gibiydi yani...
Büyükler kazanmak hırsıyla atış yaparken, küçük ayakların altında devriliyordu yaşam...
Ve çocuklara her seferinde, yıkılanları yapmak, yaşamı yeniden ayağa kaldırmak düşüyordu!"


Paris'teki Louvre Müzesi'nde sergilenen Roma askerlerinden, Londra'daki Kraliçeler Müzesi'ndeki boncuklu Türk askerlerine oradan İstanbul Beyoğlu'ndaki Hacopulo Pasajı'ndaki kırık oyuncakların onarıldığı Kuklalar Hastanesi'ne uzanan bir yolculuk.. Kitap, otuz beş başlıktan oluşan, fotoğraflarla zenginleştirilmiş otuz beş ayrı dünya gibi..

Kitapta oyuncakların insan ruhunun masumiyetini yitirmemesi adına çok önemli bir işlevi olduğu vurgulanmakta ve günümüz teknolojisinde özellikle oyuncak sektörüne hakim olan plastiğin olumsuzluklarına değinilmektedir. Olaylar, tarihten koparılmış küçük hikayelerle, önemli, şaşırtıcı bilgilerle, şiirlerle bezenmiş tatlı Sunay Akın üslubu ile aktarılmıştır.

Fırıldak, tel dolap, canbaz, hacıyatmaz, sipsi düdük, kamış zurna, hareketli leylek, kayıklar.. Bu oyuncakların hepsini küçük bir el arabasına yüklemiş Akın'dan, kıssadan hisselerle ve duygularla bütünleşmiş nice güzel oyuncak hikayesi..

"Oyuncaklarla oynamayan, onların büyülü dünyasından uzaklaşan bir insan asla şair olamaz; ''şiir'' adını verdiği dizeleri alt alta kurabilir, ama onların arasından bir şair asla göz kırpmaz okura. Şair yüreği  ancak oyuncakların  koruduğu bir ortamda büyüyebilir. Oyuncaklar, muhafızıdır şairin. Bana inanmayanlar, Pablo Neruda'ya kulak versinler:
''Evimde iril ufaklı bir sürü oyuncak bulundururum, oyuncaksız yaşayamadım. Oyuncakla oynamayan bir çocuk, çocuk sayılmaz; fakat oynamayan bir insan çocuk yanını ömrü boyunca yitirmiş olur ve bunun yoksulluğunu çeker. Ben evimi bir oyuncak gibi yaptım ve bu evle sabahtan gece yarılarına kadar oynadım."


8 yorum:

  1. "yıkılanları yapmak, yaşamı yeniden ayağa kaldırmak " cümlesi, bu kitabı okumak için iyi bir neden. Hemen listeme ekliyorum.
    Sizin gibi bu kadar çok okuyan birinin önerdiği kitapları es geçmemek gerek :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. sunay akın ı çok severim teşekkür ederim :)

      Sil
  2. Aaa ben de okudum güzeldi ki:)
    Severim Sunay Akın'ı ve oyuncakları:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok hoştu değil mi :)
      oyuncaklar hep olsun yaşamımızda :)

      Sil
  3. Güzel bir kitap gibi okuduğumuz kadarıyla.

    YanıtlaSil
  4. Biliyor musun Bahar, biz ilk evlendiğimizde bile oyuncak almıştık:-) Ne şaşırıyordu gelenler:-)

    Şu anda içerde kardeşiyle oynayan on beş yaşındaki oğlum mutluluk veriyor bana.

    Ben mi, üniversiteye giderken hâlâ barbi bebeğime kıyafet dikiyordum keyifle:-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. harikasınız handancım :)
      hep mutlu olsun onlar..
      biliyorum o yönünü, hiç kaybetme oyuncak sevgini :)

      Sil