Ayrı Dünyalar, temizlik işçilerini konu edinen son kitabını yazmak için başka bir kimliğe bürünen bir yazarın yaşadıklarını anlatıyor...
Film sonrasında düşündüklerim:
- Yazar, bireylerin dünyasını daha iyi anlatabilmek için mutlaka bireylerin dünyasında gezinmeli midir?
-Yaşanmış, gerçek olayların belli bir sanat formuna dönüştürülmesi onu daha iyi mi yapar?
-Yazar, odaklandığı bireyin dünyasını kendi yaratıcılığıyla, hayal gücüyle harmanladığında mı kendine ait bir eser ortaya çıkarmış olur?
-Birilerinin dünyasındaki yaşanmışlıkları, "özeli" paylaşmak ne kadar etiktir?
Juliette Binoche sevgim, bu filmde de katmerlendi 💙
Bir şeyi o insanın yaşadığı gibi yaşamadan, dışarıdan tam anlamıyla hissetmek mümkün değil. Bence içinde olmak o anlamda daha iyi :)
YanıtlaSilo şekilde duygu geçirgenliği daha çok oluyor sanki:)
SilBirilerinin dünyasındaki yaşanmışlıkları, "özeli" paylaşmak ne kadar etiktir? sorusunun cevabı aslında net benim için. Toplum faydası kişi faydasının önündedir ve gerekirse paylaşılır. Ama böyle bir fayda söz konusu değilse "ayıpppp..kötüüüü":
YanıtlaSilSevgiler
faydalılık kısmına bakılmalı eveet:)
Silsevgiler..
Bazen etkili, bazen değil bence. Alınacak dersler varsa etki artıyor sanırım. Sevgiler…
YanıtlaSilsanat eserlerinde o kaygı taşınsa daha iyi olur diye düşünüyorum:)
Silsevgiler..
-Birilerinin dünyasındaki yaşanmışlıkları, "özeli" paylaşmak ne kadar etiktir...
YanıtlaSilBu konuyu özellikle şu psikiyatr dizileriyle ilgili ben de zamanında uzun uzun yazmıştım...
Tartışılır :)
aklıma ilk onlar geldi, derin bir konu:)
Silteşekkür ederim...