23 Haziran 2021 Çarşamba

Doyma Noktası- Sema Kaygusuz



Sema Kaygusuz'un Yere Düşen Dualar romanını geçmiş yıllarda okumuştum. Öykülerini tanımak adına Doyma Noktası adlı öykü kitabını okudum. Olaysız durum hikayelerinde anlatımın gücüyle öyküye yoğunlaştığını gördüm. Olay hikayelerinde örtük bir anlatımdan çok, açık bir anlatımı tercih etmiş. 

Bu öykülerin arka planında neyi anımsadım? Öykülerin özünde, ölüme yaklaştıkça doyma noktasının belirginleştiği ya da farazi yitiklerle doyma noktasının sorgulandığını söyleyebilirim. Yazar insanın hayatındaki fiziksel, duygusal, cinsel, duyu açlığı diye sıralayacağımız açlığın farklı varyasyonlarını izlek olarak seçmiş. Doyma noktası bireyin, belleğinde mutlu insan ideasını nereye oturttuğuyla ilgili. İdeasındaki mutlu insan profiline yaklaştıkça kişisel doyumu hissediyor, ondan uzaklaştığında tatsız bir şekilde yaşamı sürdürmeye çalışıyor ya da başka arayışlara giriyor. Eğer hayatımızda mutlu insan imgesini beklentilerle yükselttiğimiz Kaf Dağı'nın tepesine yerleştirmezsek, kendimizi iyi hissedebiliriz.  Bu şekilde yaklaşmak akışa teslim olmayı ve elimizdekilerin kıymetini anlamayı sağlayabilir. Tefekkür halinde şükretmek, içgüdüsel olarak doymayan yanlarımızın arka bahçelerinde derin kazı çalışması yapmak ve travmalarımızın yasını tuttuktan sonra onları serbest bırakmak şimdiyi daha anlamlı kılabilir. Nihayetinde yaşam bir feeling sorunu:)

Kitapta mesela Sülün adlı öyküde genç bir adamın annesinin onu eskisi sevmeyeceği gerçeğinden kaçtığı bir av olayı var. Burada erkeklerin anneyle olan bağını, sonraki ilişkilerinde yitirdikleri o verici sevginin arayışlarını hatırladım. Şeftali öyküsünde bir kadının bastırdığı arzularının nasıl ayaklandığı metaforik bir şekilde aktarılmış...

"Ya kalkacak ya da kırk bacaklı bir ahtapot gibi ruhunun oyuklarına kollarını uzatacak, yanlış yerlerinden tutup karmakarışık kara sarı bir kadın olacaktı. Ya uyanacak üstünde gittikçe kararan bulutu hemen terk edecek ya da boğulana kadar yatacaktı." s. 41

"Ama acının ne olduğunu öğrendim. Bir varlık heyecanıydı acı, bir oluş serüveni, olmama direnişiydi. Bir durumu bir kez daha yanlış anlama avuntusuydu."


2 yorum: