27 Eylül 2019 Cuma

aykırı



"Her şey olanaklı, aynı zamanda hiçbir şey olanaklı değil; her şeye izin var, aynı zamanda hiçbir şeye izin yok. Hangi yönü seçerseniz seçin, ötekilerden daha iyi olmayacak. İster bir şey yapın ister hiçbir şey yapmayın, ister inanın ister inanmayın, hepsi bir —tıpkı çığlık atmakla susmanın aynı kapıya çıkması gibi. Her şeye bir neden bulunabilir, aynı zamanda hiçbir şeye bulunamaz. Her şey hem gerçektir hem de gerçek dışı, hem mantıklıdır hem de saçma, hem görkemlidir hem de yavan. Ne herhangi bir şey başka bir şeyden daha değerli, ne de herhangi bir düşünce başka bir düşünceden daha iyidir. Neden üzüntümüze üzülüp, sevincimize sevinelim? Hazdan ya da acıdan gözyaşı dökmemizin ne önemi var? Mutsuzluğunuzu sevin, mutluluğunuzdan nefret edin, her şeyi birbirine karıştırın, allak bullak edin her şeyi! Rüzgârın savurduğu bir kar tanesi ya da dalgaların taşıdığı bir çiçek gibi olun. Gerekmediğinde direnin, direnmek gerektiğinde ödlekleşin. Kim bilir, belki kazanan siz olursunuz. Ayrıca yenilmenizin ne önemi var? Şu dünyada kazanılacak ya da yitirilecek bir şey var mı ki? Her kazanç bir kayıp, tıpkı her kaybın bir kazanç olması gibi. Neden sürekli kesin bir tutum, açık seçik düşünceler, akla yatkın sözler bekliyoruz? Bana şimdiye dek sorulan -ya da sorulmayan- tüm sorulara yanıt olarak ateş püskürtmem gerektiğini düşünüyorum."

- Emil Michel Cioran, Umutsuzluğun Doruklarında



2 yorum: