"Her şey olanaklı, aynı zamanda hiçbir
şey olanaklı değil; her şeye izin var, aynı zamanda hiçbir şeye izin yok.
Hangi yönü seçerseniz seçin, ötekilerden daha iyi olmayacak. İster bir
şey yapın ister hiçbir şey yapmayın, ister inanın ister inanmayın, hepsi bir
—tıpkı çığlık atmakla susmanın aynı kapıya çıkması gibi. Her şeye bir neden
bulunabilir, aynı zamanda hiçbir şeye bulunamaz. Her şey hem gerçektir hem
de gerçek dışı, hem mantıklıdır hem de saçma, hem görkemlidir hem de yavan.
Ne herhangi bir şey başka bir şeyden daha değerli, ne de herhangi bir
düşünce başka bir düşünceden daha iyidir. Neden üzüntümüze
üzülüp, sevincimize sevinelim? Hazdan ya da acıdan gözyaşı dökmemizin ne
önemi var? Mutsuzluğunuzu sevin, mutluluğunuzdan nefret edin, her şeyi
birbirine karıştırın, allak bullak edin her şeyi! Rüzgârın savurduğu bir
kar tanesi ya da dalgaların taşıdığı bir çiçek gibi olun. Gerekmediğinde
direnin, direnmek gerektiğinde ödlekleşin. Kim bilir, belki kazanan siz
olursunuz. Ayrıca yenilmenizin ne önemi var? Şu dünyada kazanılacak ya da
yitirilecek bir şey var mı ki? Her kazanç bir kayıp, tıpkı her kaybın bir
kazanç olması gibi. Neden sürekli kesin bir tutum, açık seçik
düşünceler, akla yatkın sözler bekliyoruz? Bana şimdiye dek sorulan -ya da
sorulmayan- tüm sorulara yanıt olarak ateş püskürtmem gerektiğini
düşünüyorum."
- Emil Michel Cioran, Umutsuzluğun Doruklarında
ozetle; herkes kendi kaderinin tanri'sidir..
YanıtlaSilEveeet:)
Sil