3 Ekim 2014 Cuma

Küçük Prens, çöle düşen yıldız


"Yaşlanmakla hata ettim. O kadar. Çocukken öyle mutluydum ki.. Yaşlanırken bu garip ülkeyi buldum. Hayır; korktuğum yok. Hüzünlü bir ülke bu, hepsi bu kadar... Yetişkinleri korumazlar hiç. Adam oldunuz mu, bırakıverirler sizi..."

Mehmet Coral'ın kaleme aldığı bu otobiyografik/anı kitabı Küçük Prens'in yazarı Antoine de Saint-Exupery'nin hayatını anlatmaktadır. Yazarın çocukluğu, ailesi, eğitimi, sosyal yaşamındaki ilişkileri ve öğrenciyken bir öğretmeni tarafından fark edilen yazma yeteneği, uçma tutkusu yakın çevresine yazdığı mektuplarla, kitaplarına yansıyan bölümlerle bütünleştirilmiş.

Güney Postası, Gece Uçuşu, İnsanların Dünyası, Savaş Pilotu, Küçük Prens ve bitmemiş haliyle ölümünden sonra yayınlanan Kale ve diğer bütün çalışmaları otobiyografik izler taşıyan yapıtlar. Sanki yazar yaşadıklarını bir anı defterine kaydediyor, sonra da sanal karakterler üzerinden kurgulayarak roman formuna sokuyor kitaplarını. Birçok yapıtı sinema dünyasında da canlandırılmıştır.

Yaşadığı dönemde her zaman kendisini üzüntüye sevk eden tek şeyin, yetişkin rolünde insanlar tarafından algılanmak olduğunu dile getiriyor. Kitap onun içsel dünyasına ayna tutarken, o zamanki tarihsel süreci de gözler önüne seriyor.

Antoine, özel olarak yaşadığı birkaç ilişkiden sonra Küçük Prens'teki gülünü buluyor. Bu gülün adı, Consuelo.. Ancak yaşadıkları ekonomik sıkıntılar, onun her şeyden önce gelen uçma tutkusu ve ilişkilerinin açtığı derin boşluk onların gel gitli bir evlilik yaşamasına yol açar. Uçma tutkusu, gökyüzü ile bütünleşme arzusu onun hayatının en doyumsuz boyutuydu. Bir çok kaza geçirmesine ve bedeninde bu kazaların izlerini taşımasına rağmen, bütün yasakları aşıp yeniden göklerin efsunlu dünyasına bırakıyor kendini. Ancak son uçuşunda uçağı denize düşüyor ve ölümünden yıllarca sonra uçağının kalıntılarına rastlanıyor. Bu kalıntılar Paris'in Havaalanı Müzesi'nde sergilenmektedir.

Küçük Prens, Yaradan'ın bağrından ayrılıp tekamülünü gerçekleştirmek için yollandığı dünyada, insanoğlunun ilk masumiyetinden kopmamak için giriştiği soylu direnişin destanıdır. İnsanların masumiyet çağlarının simgesidir.

"Ey uçsuz bucaksız gerçeklik!
Sonsuzluktur benim de çizgim seninleyken,
Ölümlü ama rüyalarındaki tanrıları kahredebilen biri,
Değil mi ki ben de,
Sana vardığımda ve kanatlandığında ışık demetlerim,
Ve sarındıktan sonra çocukluğuma,
Tanrılar mekanının ta kendisiyim!"

Vergilius'un Ölümü-Hermann Broch

22 yorum:

  1. Vergiliusun ölümü şairin ne olmasının romanıdır.küçük prenside ara ara okurum,çok severim.bu sıra ayfer tunç okudum en son.dünya ağrısı.tavsiye ederim.sinema edebiyat ve dostlar.eee tabi şiir,mısra mısra maviler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de çok seviyorum küçük prens'i. yazarın hayatını yakından incelemek de güzeldi. Vergilius'un ölümünü henüz okumadım. Ayfer tunç'un suzan defter adlı kitabını okumuştum dünya ağrısını da çok duydum onu da okuyacağım. şimdi elimde mahir ünsal eriş'in olduğu kadar güzeldik kitabı var onu da ben tavsiye edeyim :)

      Sil
    2. Kitapların krallığı bizim ülkemiz,hiç bi sınır tanımıyor de mi?listeye aldım önerini.acaba bende mi bi roman yassam diyorum.henri millerin o serbest diliyle.bazen yazmak istiyorum ya dünyanın bu karanlıkları yurdumun bu halleri bende yazacak hal komuyo mavi.kırmızı hapı seçiyorum her defasında

      Sil
    3. Ülkemiz sınır tanımıyor evet :) Roman yazmalısın bence. Gidişatımız her ne kadar kötü ve karanlık olsa da..

      Sil
  2. En mutlusundan bayramların olsun mavim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Seninde bayramın kutlu olsun çok teşekkür ederim :)

      Sil
  3. Bayramın kutlu olsun canım :-)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sana da mutlu, tatlı bayramlar güzel arkadaşım :)

      Sil
  4. Hayırlı bayramlar diliyorum. Mutlulukla kalın :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sevgili mervsuu sana da mutlu bayramlar diliyorum..
      sevgilerimle..

      Sil
  5. Göğü kucaklayıp getirdim sana
    kokla
    açılırsın

    solmuşsun
    benzin sararmış
    yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
    öyle bükük bakma bana

    çam kolonyası getirdim sana
    kentli dağlıların haklı sevdasını
    bolu ormanlarından çarpan bir koku
    sanki köroğlunun ter kokusu
    aman kokusu, billah kokusu
    canlarım, canım benim

    üzme kendini bu kadar
    sana umudu öğretemeyenlerin suçu mu var
    bak yeryüzü ne kadar geniş
    ne kadar dar

    Dur
    akıtma gönlüm yaşını
    gözünden öpecek bir yer bırak
    oy bana en yakın
    bana en uzak
    sevgili yar
    hasretine vur beni

    Giyecek çamaşır getirdim sana
    adettir diye değil, sevdim diyedir
    bağışla, eski biraz
    bedenim uygundur diye bedenine
    elimle yıkadım, ütüledim
    elma ağacında kuruttum

    Günler sarmal bir yay gibi
    bunu unutma
    bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
    bunu unutma
    seni ben her yerinden öperim
    beni unutma

    Kadere inansaydım
    sana inanırdım
    düşürmem sigaramın ucundaki külü ben

    öyle kırık bakma bana
    caddeler nasıl da genişliyor
    sana bunu söyleyecektim
    bileyli bir makas vardı yanımda
    sana bunu söyleyecektim
    hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
    sana bunu........
    oyyy nasıl söyleyebilirim
    deliren sevdamızın kısrak huyunu

    Elimi tut
    tuttururlar, o kadarına izin verirler
    kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
    bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız

    sen içerde
    ben dışarda.....
    oyyy mahpusluk mahpusluk......

    şubat 1973/bi şiir kadar mavi/evet öyle işte

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Arkadaş'ın en sevdiğim şiirlerinden biri,
      Teşekkür ederim :)

      Sil
    2. ben de çok severim bu şiiri :)

      Sil
    3. bir de şarkısını söylersin çok güzel :)

      Sil
  6. Ne güzel bir kitaptır bu... :)


    Yeni öykü dizisine bekliyorum. Tanıtımlar Kafa'da. :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Cok güzel kitap :)Heyecanlı oluyor senin öyküler tamam uğrarım.Sirinli bayramlar :)

      Sil
  7. Cok severim küçük prensi ve yazarinin sonunu hep fazla hüzünlü bulmusumdur.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ben de çok seviyorum, hayatı gerçekten okunası..

      Sil
  8. "Yaşlanmakla hata ettim. O kadar. Çocukken öyle mutluydum ki.. Yaşlanırken bu garip ülkeyi buldum. Hayır; korktuğum yok. Hüzünlü bir ülke bu, hepsi bu kadar... Yetişkinleri korumazlar hiç. Adam oldunuz mu, bırakıverirler sizi..."


    ne güzel söz..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. yazarın yaşamı boyunca pişmanlık duyduğu ve hep bocaladığı bir durum yetişkinlik.. gerçekten bu zorlu hayatta zor yetişkin olmak..

      Sil