"Yaşlanmakla hata ettim. O kadar. Çocukken öyle mutluydum ki.. Yaşlanırken bu garip ülkeyi buldum. Hayır; korktuğum yok. Hüzünlü bir ülke bu, hepsi bu kadar... Yetişkinleri korumazlar hiç. Adam oldunuz mu, bırakıverirler sizi..."
Mehmet Coral'ın kaleme aldığı bu otobiyografik/anı kitabı Küçük Prens'in yazarı Antoine de Saint-Exupery'nin hayatını anlatmaktadır. Yazarın çocukluğu, ailesi, eğitimi, sosyal yaşamındaki ilişkileri ve öğrenciyken bir öğretmeni tarafından fark edilen yazma yeteneği, uçma tutkusu yakın çevresine yazdığı mektuplarla, kitaplarına yansıyan bölümlerle bütünleştirilmiş.
Güney Postası, Gece Uçuşu, İnsanların Dünyası, Savaş Pilotu, Küçük Prens ve bitmemiş haliyle ölümünden sonra yayınlanan Kale ve diğer bütün çalışmaları otobiyografik izler taşıyan yapıtlar. Sanki yazar yaşadıklarını bir anı defterine kaydediyor, sonra da sanal karakterler üzerinden kurgulayarak roman formuna sokuyor kitaplarını. Birçok yapıtı sinema dünyasında da canlandırılmıştır.
Yaşadığı dönemde her zaman kendisini üzüntüye sevk eden tek şeyin, yetişkin rolünde insanlar tarafından algılanmak olduğunu dile getiriyor. Kitap onun içsel dünyasına ayna tutarken, o zamanki tarihsel süreci de gözler önüne seriyor.
Antoine, özel olarak yaşadığı birkaç ilişkiden sonra Küçük Prens'teki gülünü buluyor. Bu gülün adı, Consuelo.. Ancak yaşadıkları ekonomik sıkıntılar, onun her şeyden önce gelen uçma tutkusu ve ilişkilerinin açtığı derin boşluk onların gel gitli bir evlilik yaşamasına yol açar. Uçma tutkusu, gökyüzü ile bütünleşme arzusu onun hayatının en doyumsuz boyutuydu. Bir çok kaza geçirmesine ve bedeninde bu kazaların izlerini taşımasına rağmen, bütün yasakları aşıp yeniden göklerin efsunlu dünyasına bırakıyor kendini. Ancak son uçuşunda uçağı denize düşüyor ve ölümünden yıllarca sonra uçağının kalıntılarına rastlanıyor. Bu kalıntılar Paris'in Havaalanı Müzesi'nde sergilenmektedir.
Küçük Prens, Yaradan'ın bağrından ayrılıp tekamülünü gerçekleştirmek için yollandığı dünyada, insanoğlunun ilk masumiyetinden kopmamak için giriştiği soylu direnişin destanıdır. İnsanların masumiyet çağlarının simgesidir.
"Ey uçsuz bucaksız gerçeklik!
Sonsuzluktur benim de çizgim seninleyken,
Ölümlü ama rüyalarındaki tanrıları kahredebilen biri,
Değil mi ki ben de,
Sana vardığımda ve kanatlandığında ışık demetlerim,
Ve sarındıktan sonra çocukluğuma,
Tanrılar mekanının ta kendisiyim!"
Vergilius'un Ölümü-Hermann Broch
Vergiliusun ölümü şairin ne olmasının romanıdır.küçük prenside ara ara okurum,çok severim.bu sıra ayfer tunç okudum en son.dünya ağrısı.tavsiye ederim.sinema edebiyat ve dostlar.eee tabi şiir,mısra mısra maviler...
YanıtlaSilben de çok seviyorum küçük prens'i. yazarın hayatını yakından incelemek de güzeldi. Vergilius'un ölümünü henüz okumadım. Ayfer tunç'un suzan defter adlı kitabını okumuştum dünya ağrısını da çok duydum onu da okuyacağım. şimdi elimde mahir ünsal eriş'in olduğu kadar güzeldik kitabı var onu da ben tavsiye edeyim :)
SilKitapların krallığı bizim ülkemiz,hiç bi sınır tanımıyor de mi?listeye aldım önerini.acaba bende mi bi roman yassam diyorum.henri millerin o serbest diliyle.bazen yazmak istiyorum ya dünyanın bu karanlıkları yurdumun bu halleri bende yazacak hal komuyo mavi.kırmızı hapı seçiyorum her defasında
SilÜlkemiz sınır tanımıyor evet :) Roman yazmalısın bence. Gidişatımız her ne kadar kötü ve karanlık olsa da..
SilEn mutlusundan bayramların olsun mavim :)
YanıtlaSilSeninde bayramın kutlu olsun çok teşekkür ederim :)
SilBayramın kutlu olsun canım :-)
YanıtlaSilSana da mutlu, tatlı bayramlar güzel arkadaşım :)
SilHayırlı bayramlar diliyorum. Mutlulukla kalın :)
YanıtlaSilSevgili mervsuu sana da mutlu bayramlar diliyorum..
Silsevgilerimle..
Göğü kucaklayıp getirdim sana
YanıtlaSilkokla
açılırsın
solmuşsun
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana
çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretemeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar
Dur
akıtma gönlüm yaşını
gözünden öpecek bir yer bırak
oy bana en yakın
bana en uzak
sevgili yar
hasretine vur beni
Giyecek çamaşır getirdim sana
adettir diye değil, sevdim diyedir
bağışla, eski biraz
bedenim uygundur diye bedenine
elimle yıkadım, ütüledim
elma ağacında kuruttum
Günler sarmal bir yay gibi
bunu unutma
bahar annemizin yemenisindeki solgun çiçektir
bunu unutma
seni ben her yerinden öperim
beni unutma
Kadere inansaydım
sana inanırdım
düşürmem sigaramın ucundaki külü ben
öyle kırık bakma bana
caddeler nasıl da genişliyor
sana bunu söyleyecektim
bileyli bir makas vardı yanımda
sana bunu söyleyecektim
hadi kes büyüyen tırnaklarındaki kiri
sana bunu........
oyyy nasıl söyleyebilirim
deliren sevdamızın kısrak huyunu
Elimi tut
tuttururlar, o kadarına izin verirler
kahreden bir ayrılığın çılgınlığı değil bu
bir isyanın kelepçeleşmiş resmidir parmaklarımız
sen içerde
ben dışarda.....
oyyy mahpusluk mahpusluk......
şubat 1973/bi şiir kadar mavi/evet öyle işte
Arkadaş'ın en sevdiğim şiirlerinden biri,
SilTeşekkür ederim :)
ben de çok severim bu şiiri :)
Silbir de şarkısını söylersin çok güzel :)
SilNe güzel bir kitaptır bu... :)
YanıtlaSilYeni öykü dizisine bekliyorum. Tanıtımlar Kafa'da. :)
Cok güzel kitap :)Heyecanlı oluyor senin öyküler tamam uğrarım.Sirinli bayramlar :)
SilCok severim küçük prensi ve yazarinin sonunu hep fazla hüzünlü bulmusumdur.
YanıtlaSilben de çok seviyorum, hayatı gerçekten okunası..
Sil"Yaşlanmakla hata ettim. O kadar. Çocukken öyle mutluydum ki.. Yaşlanırken bu garip ülkeyi buldum. Hayır; korktuğum yok. Hüzünlü bir ülke bu, hepsi bu kadar... Yetişkinleri korumazlar hiç. Adam oldunuz mu, bırakıverirler sizi..."
YanıtlaSilne güzel söz..
yazarın yaşamı boyunca pişmanlık duyduğu ve hep bocaladığı bir durum yetişkinlik.. gerçekten bu zorlu hayatta zor yetişkin olmak..
Silben çizgi filmini de seviyorum
YanıtlaSilizleyeyim ben de :)
Sil