Zellenbur'un Sıradan Bir günü, farklı seslerle, farklı dünyaları aktaran, muzip bir yaşam müptelasının öyküleri. Uyum ve kaos arasında gidip gelen bir oluş dünyasının içinden tebessümle geçmek gibi...
Kurmacada farklı ses tonları kullanmak; dile hakim olmayı, büyük bir birikimi, deneyimi ve iyi gözlemi gerektiriyor. Bu öykülerde bunların hepsini görmek mümkün. Arabacı Meyhanesi, Hokka Divit beğendiğim öykülerin başında geliyor. Kemal Koton'un epigrafları da👍💙
***
"İnsanın bir şeyi anlaması için bazan, o şeyin yüzüne bir tokat gibi çarpması gerekiyormuş. Belki de yarı yaşındaydım ama bu benzerlik dikkatli bir gözden asla kaçmazdı ve ilk fark eden, hem de çarpışmadan evvel oydu. Bundan emindim. İfademden, benzerliği benim de fark ettiğimi düşünmüş olmalı ki şaşırmış, gerilmiş, eli ayağı birbirine karışmış ve bana çarpmıştı. Sonrasında yaptığı anlamsız hareketler tedirginliğindendi. Sözlerine yüklediği duyguyu sıcaklık sanmam bir yanılgıydı."(S.80)
"Hüzün uzun kış günlerinde çoktan demir attığı sahilde kılı kıpırdamadan sakin ve kaderine razı, terk edilmiş bir buharlı gemi gibi kimsenin umurunda olmayan sahte mağrurluğuyla zamanı öğütmekte."(s.97)
İlginç bir kitaba benziyor Bahar'cım, dile hakimiyet önemli, güzel örnekleri okunmalı, sevgiler:)
YanıtlaSilkurmaca sınırlarını aşan, değişik bir yolculuktu Erencim:) sevgiler...
SilOkumak, yazmak insanın dünyayla bağlantısını sağlıyor. Ancak zamanla göz sağlığı bozulunca sesli kitaplar da çok güzel bir girişim.
YanıtlaSilAlıntılar ne güzel.
Sevgiyle.
farklı bir açıdan bakmamızı sağlıyor:) sesli kitaplar evet faydalı:)
Silteşekkür ederim, sevgiler..
80. sayfadaki alıntının ilk cümlesini o kadar iyi anlıyorum ki :)
YanıtlaSilyaşanan zamanlardan, bana da tanıdık geldi:)
Sil