Yürümeyi, tinsel, fiziksel, mistik ve felsefi açıdan ele alan bir eser.
Yaratma cesaretini yürümekle özdeşleştiren Nietzsche, Rimbaud, Kant, Thoreau, Nerval gibi düşünürlerden, günümüz meta saltanatına karşı koyan yıkıcı, kentli flaneur-a dönüşen gezginlerin hayatlarına uzanan bir yolculuğu bölümler halinde sunar.
Kitaptaki konular:
“Yürümek Spor Değildir, Özgürlükler, Niçin bu kadar iyi bir yürüyüşçüyüm?(Nietzsche), Dışarısı, Yavaşlık, Kaçma Arzusu(Rimbaud), Yalnızlıklar, Sessizlikler, Yürüyenin Gündüz Düşleri(Rousseau), Sonsuzluklar, Yabanın Fethi(Thoreau), Enerji, Hac Yolculuğu, Yenilenme ve Mevcudiyet, Kinik Yaklaşım, İyi Olma Halleri, Melankolik Aylaklık(Nerval), Gündelik Gezinti(Kant), Gezintiler, Parklar ve Bahçeler, kenti Flaneur, Yer Çekimi, Temel Şeyler, Mistik Siyasetçi(Gandi), Tekrar” şeklinde başlıklandırılır...
***
“Thoreau, ‘Sanki sonsuzluğu yaralamadan zamanı öldürebilirmişiz gibi,’ diye yazmıştı. Zamanı öldürmek için değil, bağrımıza basmak, yapraklarını, çiçeklerini teker teker, saniye saniye koparmak için yürürüz. Zaman öldürmeye, sıkıntıyı alt etmeye, bedeni ve zihni eğlendirmeye yarayan her şey çok ağırdır. Götüreceklerimizle, bırakacaklarımızı seçerken, ne pimpiriklenmek, ne görünüşü, rahatlığı ve tarzı düşünmek, ne de toplumsal hesaplamalar yapmak gerekir. Önemli olan tek şey, ağırlık ile verim arasında kurulacak sıkı bir ilişkidir. Yürürken yalnızca zaruri olana ihtiyacınız vardır.”
“Yalnız yürü.
Çağrına kulak vermiyorlarsa eğer, yalnız yürü;
Korkar da dehşet içinde duvara dönerlerse yüzlerini,
Ah sen, kara bahtlı,
Aç zihnini ve yalnız konuş.
Yoldan cayar da bırakırlarsa yabanda seni,
Ah sen, kara bahtlı,
Yolun üstündeki dikenleri çiğne ve kana bulanmış o yolda yalnız yürü.”
Thoreau ve Gros candır diyenlerdenim, onlara sanki Lauren Elkin de Flanöz ile eklenebilir. Fakat yürümeye dair Patrick Süskind'in kısacık, bence kocaman kitabı Güvercin'de sevdiğim ve kenara ayırdığım bir cümlesi de vardır, kitap okundu mu bilemedim yine de şöylece bırakıyorum:) "Yürümede sağaltıcı bir güç vardır. Düzenli biçimde hep ayağı öbürünün ilerisine basma, aynı zamanda kolları ritmik bir biçimde kürek çeker gibi sallayıp soluma sıklığının yükselmesi, nabzın hafifçe uyarılması, gözün ve kulağın yönün saptanmasına ve dengenin korunmasına yönelik etkinlikleri, akıp giden havanın deri yüzeyinde duyumlanışı - bütün bunlar bedenle zihni hiç karşı durulmaz biçimde birbirine yaklaştıran ve ruhu, ne kadar dumura uğramış, zedelenmiş de olsa, büyüten, genişleten olaylardır."
YanıtlaSilPatrick Süskind - Güvercin sayfa 63
o tayfayı pek severim, yalnız Lauren Elkin'le henüz tanışmadım:) Güvercin kısacık ama çok manidar bir kitap, beğeniyle okumuştum:) ne kadar güzel ve tamamlayıcı bir paylaşım oldu, teşekkürler:)
SilTam benlik bir kitapmış.
YanıtlaSilevet:)
SilFi tarihinde aldığım ama okumaya fırsat bulamadığım bir kitap daha. Kendini anımsattığına göre belki zamanı gelmiştir.
YanıtlaSilbu bir işaret olabilir:)
Sil''Sanki sonsuzluğu yaralamadan zamanı öldürebilirmişiz gibi'' ne derin cümle, not aldım.
YanıtlaSilSevgiler.
benzer çok cümle vardı:) sevgiler..
Sil