"Mutlu olmayı reddetmek delilik. Bazen gerçekten kendi kendimizin en kötü düşmanlarıyız. Sevmek bazen acı ve karmaşık bir duygudur, korkarsın, kaçarsın. Yanlış mı? Mutlu olmaktan korkabilirsin." diyor Lelouch'un ödüllü filmi, Bir Adam ve Bir Kadın'da. Bu konu oldukça kapsamlı... Mutluluğu algısal yorumlayışımıza göre değişir. Bana göre, insan esasında mutlu olmak pahasına kaybettiklerinden, göze aldıklarından ve katlanmak zorunda kaldıklarından korkar. Sonucunda tercihi buna değer mi? diye düşünmekten alıkoyamaz kendini. Yoksa neden mutluluktan korksun ki? Hayat çok kısa ve gerçekten mutluluğu hissettiğimiz anlar sınırlı...
Anne, küçük bir kızı olan, kocası tehlikeli bir sahnenin çekimleri sırasında ölen bir dublör. Kendisi de film setinde çalışmaktadır. Jean-Louis Duroc çekingen, içine kapanık, bir oğlu olan hız tutkunu olan bir adam. O da eşini trajik bir şekilde kaybetmiştir. İkilinin yollarının kesiştiği yerde, önceki yaşantıların ve eski aşkın, bugünün sınırlarına eriştiğini, hatıraların bugüne gölge düşürdüğünü gözlemlemek mümkün. İki kırık parçadan bir bütün hikaye oluşur mu?
İki sevimli çocuk, hassas bir romantizm, ilham verici müzikal notalar, Deauville plajında yürüyüşler, istasyonda tutkulu bir karşılaşma... Eski filmler güzel yaaa:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder