Bulantı, varoluşçuluk akımının en önemli temsilcilerinden Jean-Paul Sartre’ın ilk romanıdır. Kitabın kahramanı Antoine Roquentin araştırma yapan bir yazardır. Günlerinin çoğunu Fransa’nın Bouville kentinde geçirir. Sevgilisi Anny’i bekler. Günlük tarzında yazdığı tekdüze hayatında var oluşu, yok oluşu, var olanların diğer var olanlarını tamamladığını düşünür. Dünyaya hatta kendi bedenine yabancılaşmayla tezahür eden bir bulantıyla bunu derinden hisseder. Otodidakt ile yaptığı sohbetler Sartre’ın filizlenmeye başlayan varoluşçu düşüncelerini; sevgilisi Anny ile yaptığı sohbetleri duygularla ilgili yolculuğunu anlattığını düşünüyorum. Bana göre kitabın özü şu: insan vardır; varoluşunu, özünü kendi bulur ve onu anlamlı kılan ise yaşantısı ve yaşattıklarıdır. Muazzam bir edebiyat şöleni, okunmalı
Bu enerji, bu kafayı seviyor...
***
“Var olmak demek kütlemizin dünya üzerinde yer kaplaması demek değil, düşüncelerimiz ve verdiğimiz eserlerle varız.”
.
"Yeryüzünde, serüven duygusu kadar bağlı olduğum başka bir şey yok belki. Ama bu duygu istediği zaman geliyor, sonra hemen kaçıp gidiyor. Gittiği zaman nasıl bomboş kalıyorum! Yoksa hayatımı yok yere harcadığımı anlatmak için mi bana bu kısa ve alaycı ziyaretlerde bulunuyor?"
.
“Bana tutku verecek herhangi bir şeye ya da kimseye artık rastlamayacağımı biliyorum. Birisini sevmeye kalkışmak, önemli bir işe girişmek gibidir, bilirsin. Enerji, kendini veriş, körlük ister. Hatta başlangıçta bir uçurumun üzerinden sıçramanın gerektiği bir an vardır. Düşünmeye kalkarsa anlayamaz insan. Bundan böyle artık bu gerekli sıçrayışı yapamayacağımı biliyorum.”(s.214)
Kitabı harika anlatmışsın, mesajı ile çok önemli bir kitap, ben de çok sevmiştim, eline sağlık Bahar'cım, sevgiler:)
YanıtlaSilönemli bir eser Erencim:) teşekkür ederim, sevgiler..
SilVaroluşçuluk akımını çok güzel yansıtan bir roman.Albert Camus'un Yabancı isimli romanı da bu türden güzel bir roman
YanıtlaSilYabancı'da da bu akımın izlerini görmek mümkün:)
SilAslında bir beyaz tuval gibi geliyoruz şu dünyaya ve üzerine neyi, nasıl resmedeceğimiz bize kalmış. Sevgiler canım..
YanıtlaSildoğruu:)
SilJohn Locke'un Tabula rosa yani boş levhası aklıma geldi:)
sevgiler..
Sartre güzel yazıyor gerçekten :)
YanıtlaSilseverizz:)
Sil