21 Mart 2016 Pazartesi

Uzunharmanlar'da Bir Davetsiz Misafir - Sezgin Kaymaz


“ Öyle diyordum, gene öyle diyorum… Anlam bakımından, ben pek misafir sayılmam burda… Yine de bi bakıma cuk oturmuş sayılabilirsin… Aslına bakarsan, hangimiz misafir değiliz ki? Di mi? Bugün varız, yarın yokuz…”

“ Vererek yasaklarsın… Yasaklamadan yasaklamanın bi başka yolu… Adama her şeyi o kadar bol, o kadar çok, o kadar çeşitli verirsin ki ona tercih yapma hakkını yasaklamış olursun… Çünkü bir şey elde etmekle başka bir şeyi kaybetmiş olmaz… Anlıyo musun? Halbuki hayatı yaşanabilir kılan şeylerden biri de sahip olduklarımızın alternatif maliyetini ödeme mecburiyetidir… Zevk mevk hak getire ondan sonra…”

“ Yok evladım yok… Öyle değil… Hiç gitmedik deyişim, kalbimizin hep senle olduğunu anlatmak için… Kalbi neredeyse, insan oradadır… Biz de her an senin yanında saydık kendimizi….”


Sezgin Kaymaz’ın kitaplarını ve yazış tarzını epeydir merak ediyordum. Ancak bitmeyen kitap kulelerim ve hayat koşuşturması derken, bir türlü onun kitaplarını tanıyacak fırsatım olmadı. İnstagram hesabımdan tanıştığım sevgili arkadaşım @tulayaynaci “Uzunharmanlar’da Bir Davetsiz Misafir” adlı kitabı yazarına imzalatarak bana armağan edince çok mutlu oldum. Kendisine buradan içten dostluğu için çok teşekkür ediyorum…:)

Gelelim kitaba; kitabın kapağı yüzü belirsiz, değişik görünüşlü varlıkların küçük bir kesitinden oluşuyor. Kitap İletişim Yayınları’ndan çıkmış. Yirmi bölümden, iki yüz yetmiş dört sayfadan ibaret. İçeriğin parçalarını oluşturan olay örgüsü, ana karakterimiz Musa’nın Uzunharmanlar Mahallesi’nde bir bekar evi kiralaması ve oraya taşınması ile başlıyor. Musa kalmaya başladığı evden ilk gecede gaipten sesler duymaya, evde kontrolü dışında gerçekleşen birtakım değişiklikleri gözlemlemeye başlar. Evde gerçekleşen bu değişikliklere kendince mantıklı nedenler bulmaya çalışır. Metaneti kolay kolay elden bırakmaz Musa. Mahalle halkıyla yavaş yavaş tanışmaya çalışır. Bu eve daha önce gelen kiracıların tuhaf şekilde ayrıldıklarını öğrenir. Hikayelerdeki perili evlerden biri midir kiraladığı bu ev? Aspendos adlı hayaletin mekanında misafir olan Musa mıdır?

Kahramanımızın zamanla yakından tanımaya başladığı mahalleliler; Erzurumlu Teyze, Kaportacı Kirkor Usta, Rıza ve ev sahibi Mürşit nam-ı diğer Beyabi… Hepsinin arasında gizli bir anlatlaşma yapmışçasına Musa’yı ikna etme çabaları ve Musa’nın karşı koyamadığı, sıvının her kabın şeklini aldığı gibi onun da ahalinin her birinin yanında onlar gibi düşünmeye başladığı değişik olaylar…

Gerçekle hayalin karıştığı, hayata dair bitmez denklemlerin gün ışığına çıktığı esrarlı bir yolculuk…




16 yorum:

  1. Anladığım kadarıyla gerilimli bir kitap ama sonu tahmin edilmesi zor bir konusu var. ''Gerçekle hayalin karıştığı'' deyin orada durdum. :)

    YanıtlaSil
  2. Kalbi neredeyse, insan oradadır… demiş yazar sanırım. Keşke öyel olsaydı. Yaşadığımız yer şartalara bağlı oluyor ne yazık ki. Bundan da şikaylet etmiyoruz elbet. Yüreği sevgi dolu bir insan için bedeni burada olsa da burada nefes alsa da onun kurduğu hayal dünyasına kainat bile sığar. Ütopya bile olsa insan aslında hayal dünyasında yaşar. Dünyanın bir özelliği de budur. Hayal kurmayan insan umudunu da yitirir. Ot olur, çöp olur, bir mevsim yaşar ve ölür.

    YanıtlaSil
  3. Kalbi neredeyse, insan oradadır..' ne kadar doğru..

    YanıtlaSil
  4. Çok merak ettim. Kalemine sağlık

    YanıtlaSil
  5. Alıntıları çok sevdim çok...

    Kalbi neredeyse , insan oradadır.

    YanıtlaSil
  6. Daha önce hiç duymamıştım bu kitabı. Merak ettim simdi. Konusu ilgimi çekti :) okumalıyım..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok akıcı buldum ben, yazarın anlatım tarzı da çok hoş :)

      Sil
  7. Ben de şu anda Kün'ü okuyorum:)

    YanıtlaSil
  8. hımmmm demek ki tarzı böyle fantastik hep :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. okuduğum ilk kitabı diğerlerini bilemiyorum :)

      Sil