25 Kasım 2014 Salı

Noksan - Enis Batur


"Yazı acı giderici, ağrı sökücü, ağrı akıtıcı, sağaltıcı değil-hiç biri değil. Yeni edindiğim bir bilgi, bir deneyim sayamam bunu;yılların içinde kaç kez doğruluğunu sınama olanağı bulduğum durum. Gene de, ben ki susuyorum çoğu zaman acı karşısında, midye gibi kapanıyorum sık sık, sözden ve yazıdan medet ummaktan vazgeçmiyorum bugün, şu koşullarda. Kelimeler yardım edebilmeliydi-edemiyorlar. Şeytan çıkarma ayinlerindeki delisaçması tekerlemeler türünden anlamsız bir cümle bulabilmeliydim-bulamıyorum. Artaud'nun, 1943'de Paulhan'a gönderdiği, ben henüz yeryüzüne gelmenin çok uzağındayken kurduğu kilitli cümlede geçiyor adım: Kabhar Enis- Kathar Esti."

"Geçmiş ile gelecek arasında kaygan bir zamansa şimdi, ben ille de ayakta kalmaya çalışan biri olarak görmüyorum kendimi: yaşam, bizi nasıl olsa düşeceğimiz bir an'a hazırlar ve düşmek sanıldığı kadar komik bir koşul değildir. Bizi sarıp sarmalayan trajik bir pelerini de vardır."


Yaşam düzenini her şeyden önce korumaya çalışan bir yazar Enis Batur. Noksan adını verdiği kitabı, hayatımızda hep yarım kalmışlığımızı imliyor aslında. Paris sokaklarında gezen, sigarasını tüttüren bazen aylak, bazen çoğullaşan geniş bir duyumun izlerini, izlenimlerini taşıyor. Kimi zaman bir deneme, kimi zaman bir mektubu canlandırıyor sayfalarında..

Batur'un Paris günlerinde aldığı kitaplar, izlediği filmler, dolaştığı sergiler ve bunların onun dünyasında başkalaşarak bize yansımayı, kalbimize, zihnimize oturmayı bilen tecrübeleri.. Fotoğraf makinesiyle çektiği fotoğraflara senaryo yazan, kimi zaman odasına çekilerek yalnızlığın düzleminde hislerini sözcüklerle çizmeye çalışan, yürürken yazmayı düşünen, düşünürken yazıda yürüyen, ruhu bu noktada ortadan ikiye bölünmüş bir adamın otoportresi..

Yazarken sanat eserleri ve imgelerle söyleşiyor Batur. Onlar da hayatı kendini tartıyor, ulaşıp dokunabildiklerini, elinden uçup gidenleri, iç içe geçen her şeyi yorumluyor, gözlemliyor..
Bu kitap, bir yazarın dünyasına girip onun söyleşisine, solo yürüyüşlerine dahil olmak gibi, onun algılayışı ile hayata dokunmayı denemek gibi..


14 yorum:

  1. Şiirde "Enis Batur Akımı" diyebileceğimiz bir akım vardır der değerli şairlerimizden birisi.

    Acı karşısında kimi midye gibi içine kapanır, kimi acı sayesinde çiçeklenirmiş. Bana sorarsanız kolay olandır bir istiridye gibi içine dönmek.

    Acı sayesinde çiçeklenmek...Özgünlük burada başlıyor.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hoş geldiniz :)

      acının üstesinden gelmek ve onunla yaşamayı öğrenmek uzun bir yolculuğa bırakıyor insanı. herkesin ona kattığı anlam farklılaşıyor. sesle sessizlik arasında gidip gelirken, zihin ve imgelem çarklarının işleyişi kendini gösteriyor. Bu da genişletiyor algılayışı ve su yüzüne çıkarken bir şiir ya da bir öykü oluyor.söylediğiniz gibi özgünlük uzun bir çabayı gerektiriyor..

      Sil
  2. "Geçmiş ile gelecek arasında kaygan bir zamansa şimdi, ben ille de ayakta kalmaya çalışan biri olarak görmüyorum kendimi"

    Bu cümleyi özüme katmak, içimde, zihnimde yoğurmak istiyorum. Bazen kendimden o kadar sıkılıyorum ki, bırak dağınık kalsın hayat diyorum, bitmesin işler-güçler.. unutuver bazı "olmuş olanları" dik durmaya çalışma, yıkılman gerekiyorsa yıkıl.. Ama kontrol edemediğim bir "ben" var bende. Beni dinlemiyor. Yeter diyorum, gücün bitiyor diyorum, olsun diyor; dik durmaya değer! Gün aydın olsun arkadaş :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o kısımda ben de takılıyorum hep..ve aynen söylediklerini kendime yineliyorum ama her şeyi aynı zamanda kontrol etmek güçleşiyor..
      bazen hafiflemek gerekiyor ağırlıkları bir yana atmak..

      senin de günün aydın ve mavi dolu olsun :))

      Sil
    2. Ah bu kervanda bende varim. İki yorumada katilmamak elde degil :-) enis baturun hala kitapevi kitabini bulamadim bulamamisken bunuda ekliyeyim belki ikisi kismet olur :-)

      Sil
    3. yalnız değiliz demek ki :)
      hımm o kitabını bilmiyorum ben de bakayım :)

      Sil
  3. Ah, Enis Batur gibi içimizdeki yalnızlıkta keşke çoğullaşabilsek.

    YanıtlaSil
  4. "Geçmiş ile gelecek arasında kaygan bir zamansa şimdi, ben ille de ayakta kalmaya çalışan biri olarak görmüyorum kendimi: yaşam, bizi nasıl olsa düşeceğimiz bir an'a hazırlar ve düşmek sanıldığı kadar komik bir koşul değildir. Bizi sarıp sarmalayan trajik bir pelerini de vardır."
    oldukça anlamlı ben de okumalıyım :)
    çiçek ve kitap arasındaki büyülü fotoğrafta gözümden kaçmadı mavim :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. bence sen çok seversin Elsa :)
      kaladiva çiçeğim dünkü hediyem çok güzel değil mi canım canım :)

      Sil
    2. hem de çoook güzelll :)

      Sil
  5. İp kopunca kuyuda kalır su/oysa kuyuda su da yoktur/işte yusufun hikayesi bu

    YanıtlaSil