"Gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile özgürce ortaya çıkabilir. İnsan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı onun merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir."
"Aşk çiftleşme arzusunda duyurmaz kendini, uykuyu paylaşma arzusunda duyurur."
"Ama güçlüler güçsüzleri incitemeyecek kadar güçsüz olunca, güçsüzler çekip gidecek kadar güçlü olmalıydılar. "
"Bir olay kendisini hazırlayan rastlantıların sayısı oranında önemli, anlamlı ve dikkate değer değil midir? Rastlantıların sadece rastlantıların söyleyecek bir sözü vardır bize. Gereklilikten doğan olmasını beklediğimiz, günbegün yinelenen her şey dilsizdir. Sadece rastlantı bir şeyler söyler bize."
"Sevecenlikten daha ağır bir şey yoktur dünyada. Kişinin kendi acısı bile, başkasıyla başkası için hissettiği imgelemle yoğunlaşan ve yüzlerce yankıyla uzadıkça uzayan bir acı kadar ağır çekemez.
"Es muss sein!" Olmalı!"
"İnsan zamanı bir döngü izlemiyor; onun yerine dümdüz bir çizgide ileriye doğru gidiyor. İnsan bu yüzden mutlu olamıyor; mutluluk yinelenmeye duyulan özlemdir"
"Einmal ist keinmal," diyor Tomas kendi kendine. Sadece bir kere olan şey, diyor Alman özdeyişi, hiç olmamış sayılır. Yaşanacak tek bir hayatımız varsa eğer, onu hiç yaşamamış da olabiliriz, fark etmez."
Var olmanın Dayanılmaz Hafifliği, Ağırlık ve hafiflik, Ruh ve beden, Yanlış anlaşılan sözcükler, Ruh ve beden, Ağırlık ve hafiflik, Büyük yürüyüş, Karenin'in gülümseyişi diye başlıklandırılmış yedi bölümden oluşuyor.
Kitapta Tomas ve Tereza; Franz ve Sabina adlı karakterlerin etrafında var oluşçuluk, aşk, cinsel yaşam, ilişkiler, aile baskısı ve etkisi, o zamanın siyasal düzenin etkileri ince ince işlenmiş. Arka plan, Prag'daki kominist yönetiminin hakim olduğu 1960-1970 yılları..
İlişkileri ayrıntılı bir şekilde aktarılan birinci çift, hafifliğin tüm bağlardan kopmak olduğunu ve gerçek var oluşun bundan ibaret olduğunu düşünür. İkinci çift ise, geleneksel bir yaşamı temsil eder yani hayatı düşünceleri ve inançlarıyla anlamlı kılmaya çalışan bir yaşayış biçimini seçer. Bu iki yaklaşımı yaşayan insanların yüzleştikleri ve sınandıkları hayat tasvir edilir. Bunların yanında var olma ve unutulma arasındaki tek durak diye nitelenen kitsch üzerinde fazlaca durulur. En son kısımda ise, Tereza'nın köpeği Karenin üzerinde diğer canlılarla insanların var oluş kısmı sorgulanır ve hayvan sevgisi çok duygusal bir şekilde aktarılır.
Franz'ın mezar taşında: nice dolaşmalardan sonra döndü yazıyordu. Tomas'ın mezar taşında ise, Tanrı'nın cennetini yeryüzünde istedi..
Tereza ve Tomas ağırlık burcunda ölmüşlerdi; Sabina hafiflik burcunda ölmek istiyordu, peki ya sen?
ben de hafiflik burcunda ölmek istiyorum :)
YanıtlaSilben de elsa :)
SilMilan Kundera hic okumadim , tanismak icin doru bir kitap midir sence?
YanıtlaSildamlacım ben de ilk kez okuyorum kitaplığımda okumamı bekleyen bir kitabı daha var.
Siltanışmak için bu kitabı tercih edebilirsin bence ben beğendim :)
Var olmanın Dayanılmaz Hafifliği... Bana her kitabı okumanın yanlış olduğunu hatırlatan ender eserlerden. Buradaki her kitap derken önemli görülen kitapları kastediyorum... Bu kitap başka bir şeydi.
YanıtlaSilbilmiyorum değindiği konular, romanın bel kemiğini oluşturan felsefi konular bana yakın geldi :)
SilZaten en güzel kitap içinde yaşadığın kitaptır...
Sileveet bu tabiri çok sevdim:))
SilYıllar önce okumuştum bu kitabı ve var olmanın dayanılmaz ağırlığını hissettiğim bir dönemde okuyorum diye düşünmüştüm o zaman ki aklımla. Tekrar okumalıyım, postunu okurken bunu düşündüm. Beğenmiştim ama alıntılar hatırlamama yetmedi.
YanıtlaSilzaman geçtikçe unutabiliyoruz, ayrıntılı bir şekilde anımsamayabiliyoruz..
Sil