Kar yağıyordu durgun kentin dar sokaklarına.. Kediler sığınacak bir yer arıyor, çocuklar karda yatıyor ve doyasıya onun tadını çıkarıyorlardı. Gözlerime kadar doladığım atkım çiçek kokulu parfümümü burnuma dayıyordu. Bir yandan karın kokusunu iliklerime kadar duyumsamak istiyordum, bir yandan atkımı uzaklaştırsam diye düşünüyor ancak burnumun üşümesine dayanamıyordum. Sonunda atkımı uzaklaştırdım burnumdan ve çocuklara özenip karla örtülü yere uzandım. Göğe baktım.. Gökten inen kar tanelerinde gördüm saflığı, temizliği.. O an bir müzik başlasın istedim.. Sonra, hayır, doğanın bu muazzam şarkısı yetmeli, kafi gelmeli şu ana diye fısıldadım..
En çok da çam ağaçlarındaki karlı görüntüyü seviyordum.. Arada esen rüzgar bir un eleği misali dağıtıyordu o dallarda birikmiş karları.. Gökten yağan kar taneleri yere değil de, tüm kirli ruhlara yağsa sonra erise ve yıkasa tüm kirletilmişlikleri, tüm kullanılmışlıkları.. Her şey olduğundan daha temiz bir hal alsa... Çok mu zordu Mavi, çok mu?
İçimde kendiliğinden beliren o müzikle dans eden bir balerinin valsine eşlik ediyordu o an. Olmayan o müzik kutusunu kurup kurup, aynı valsle o anı ölümsüzleştirmek istiyordum. Defalarca doğanın o esrarengiz müziği çaldı içimde sonra ben ağır ağır sıcak evimin buğusuna doğru yol aldım. Kapı önünde dolgu topuklu botlarımla kaymamak için merdiven trabzanlarına tutuna tutuna ilerledim. Arkamı dönüp karda bıraktığım izlere bakınca, Ahmet Telli'yi anımsadım. Karda izler bırakıyorum avcılar düşsün peşime dedim. Düşmeden, avcılara yakalanmadan girdim içeriye..
Posta kutusunda yeşil renkli bir zarf taaa Almanyalardan onca yolu aşıp, içinde sıcacık bir yüreğin sıcacık meltemini getirmişti. Dışarıdaki soğuğun bedenime hükmeden donukluğu sıcak bir kalbin sıcaklığı ile yerini kıpırdayan bir sevince bırakmıştı. Değerli arkadaşım Ahu bu yılın sonunda tanıştık umarım uzun yıllar sürer arkadaşlığımız diyordu güzel mektubunda... Umarım öyle güzel paylaşımlarımız olur ve umarım hayat arzu ettiklerini sana uzatmakta hep eli açık davranır..
Bir an gelir uzaklar yakın olur, bir an gelir sevdiklerimizi uzaklara dağıtsa da hayat, onlar gelip seni bulur, sen de onları kucaklarsın..
.........................................................................................
Yeni keşfettiklerimden, sen de seversin belki..
"ve sen ne yapacaksın?
çünkü biliyorsun, nasıl olsa -öyle de, böyle de olsa- yağmur dinecek. sen ne yapacaksın?
yarın, yarın ya da sonraki gün, yağmur dindiğinde, ıslaklık kuruduğunda, her yer daha yeşillenmiş olduğunda sen ne yapacaksın?
badem çiçeklendiğinde, çağla çıkıp kabul olduğunda, kırılıp ince kabuğu ayıklandığında, sobaya kabuk atıldığında sen ne yapacaksın?
ben ne yapacağım?
şimdi nane limon kaynatanın da yoktur senin.
benden yana çevir ışığını, gözlerim kamaşsın artık..."
Necati Tosuner
Necati Tosuner
içimi ısıtan bir yazı oldu:)
YanıtlaSilne güzell:)
Silİçime işledi yazının duygusu ya o bitirişin , dokundu :)
YanıtlaSilhissetmen ne güzel:)
SilKar sessizliğini çok severim ve gece kar yağarken gökyüzünün aydınlanmasını. Ve gece kar yağarken sokak lâmbasının altındaki harika görüntüyü izlemeyi. Ve en çok da karların arasına uzanıp üzerime düşen karları seyrederken sessizliğini dinlemeyi...
YanıtlaSilO sessizlik, o dinginlik bambaşka..
Silne güzel betimlemişsin:)
O kadar duygulandim ki bu yazida. Icinde biraz ben ...
YanıtlaSilİçinde biraz sen biraz kış ve bıraktıkları..
Silçok güzel bir yazı. Şiirin tadı da damağımda kaldı. :)
YanıtlaSilSoğuk bir günün sıcak dokunuşları..
Silşiir nefis ya, ben de çok sevdim:)
Ne güzel hisler bunlar. Ahu'yla yakınlaşmanız, kar, şiir hepsi sıcacık.
YanıtlaSil:)
Güzel paylaşımlar güzel çoğalışlar:)
SilŞiir bana beni hatırlattı , yazı içime dokundu.. Ama en önemlisi cevapsız sorularım bi o kadar çokken asıl cevabını aradığım soruyu buldurdu. Yağmur dindiğinde türevleri bittiğinde her şey olup gittiğinde sevgili olurgider ,sen ne yapacaksın ...
YanıtlaSilNe yapacaksın Şebnem, ne yapacağız:)
Sil