Neden neden neden? diye sorup durdum film boyunca:) Filmde adı geçen Tarkovski, ünlü şair Arseniy Tarkovski'nin oğludur, Rus sinemasının önemli isimlerinden biridir. Tarkovski sinemaya başladığı yıllarda bir çok siyasi engelle karşılaşır ve bunlara direnerek kendine özgü bir sinema anlayışı oluşturur. Filmlerinde genelde felsefik ve şiirsel bir dil kullanır. Karakterleri stabil duygu durumlarından uzak, karmaşık bir insan doğasını yansıtırlar çoğu zaman. Anlam arayışları bitmez. Görmediğime ya da hissetmediğime beni çağıran, farklı bir bakış açısını yakalayan bir dokunuş nedense bana sanatsal anlamda daha görkemli geliyor. Olaya odaklı hikayeler, aksiyon içeren yolculuklar evet ilgimi çekiyor ama felsefi yönü ağır basan sanatsal ürünler daha çok etkiliyor beni. Edebiyatta da bunu arıyorum genelde. Edebi kaygısı olmalı bir yazarın sırf hitap ettiği okur kitlesine göre hareket noktasını belirlememeli...
Filmin konusuna dönersem, Türkiye şartlarında idolü Tarkovski olan genç sinema yönetmeni Bahadır'ın, zor şartlarda hayalindeki filmi çekme çabasını izliyoruz. Bahadır'ın sürdürmesi gereken zorlu ve çelişkili hayatının yanında kendi projesine destek olamayan yapımcılarla imtihanı, onu büyük hayallerine ulaştıracak mıdır?
“İlkelerine bir kez olsun ihanet eden insan, hayat ile olan saf ilişkisini yitirir. Bir insanın kendine karşı hile yapması, onun, filminden, hayatından, her şeyinden vazgeçmesi demektir.” Andrei Tarkovski
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder