“Keşke şimdi burada olsaydın! Sanki hiç kimsem yokmuş gibi, sanki burada korkudan başka bir şey yok gibi, onunla birlikte geceler boyu kollarımızı birbirimize kenetleyip yuvarlanıyoruz. Bu korku gerçekten ciddi bir şey. Üstelik bu korku bana sürekli olarak büyük bir itirafta bulunmam gerektiğini de hatırlatıp duruyor: Milena da sadece bir insan…”
“Söylemek istediğim başka bir şey var ama bir genç şair
buradaydı anlamıyorum, biri geldiği anda ofis işlerimi hatırlıyorum ve tüm
ziyaret boyunca başka hiçbir şeye odaklanamıyorum; yorgunum, başka bir şey
düşünemiyorum ve tek isteğim başımı kucağıma koymak, elini başımda hissetmek ve
sonsuza kadar bu şekilde kalmak...”
“Veda etmiyorum. Benim için sırada bekleyen yer çekimi beni
tamamen dibe çekmediği sürece vedalaşma yok. Ama sen hayattayken bu nasıl
olabilir ki..”
“Birkaç şey kesin ama kesin olan tek şey asla birlikte
yaşayamayacağız, beden bedene bir evi paylaşamayacağız, asla bir masada
birlikte oturmayacağız hatta aynı şehirde bile olmayacağız...”
*****
Franz Kafka, Milena Jesenska’ya: “ Mektup yazmak aslında
hayaletlerle ilişki kurmaktır ve üstelik sadece yazılan kişinin hayaletiyle
değil, aynı zamanda kendi hayaletiyle de ilişki kurmasıdır. Bu hayalet
yazdığımız mektubun içinde gizlice gelişir ya da bir mektubun diğerini
güçlendirdiği ve tanık olarak gösterdiği bir dizi mektupta.” diye yazar. Mektuplar, bir çok duyguyu
yansıtmaya çalışır. Daha önce ruhunu yakından kimseye ifşa etmemiş Kafka’nın
mektupları da, onun ruhsal dünyasının keşfedilmemiş yerlerine de bırakır
okuyanı.
Milena’ya Mektuplar’da, Franz ve Kafka’nın ilişkisinde
yahudi/ yahudi olmayan, Alman/ Çek zıtlıklarının bir aşkla uyuma dönüştüğünü
fark ederiz. Onun öykülerini Çekçe’ye çevirir Milena. Bu çeviri sürecindeki
yazışmaları böyle bir eserin doğmasına vesile olur. Eserin yayımlanma süreci
sıkıntılı, tepkili olsa da, yazan ve yazılan kişinin arkadaşı olan Willy Haas
tarafından mektuplar düzenlenip yayımlanır. Mektuplardaki hitaplar gittikçe samimiyete
dönüşür. Kafka içsel dünyasını, Milena’ya karşı hissettiklerini, çeviri ile
ilgili düşüncelerini, yaşadığı tarihin içinde bariz bir şekilde yaşanan
ırkçılık olaylarını, okuduğu kitapları, yazma sürecini tüm içtenliğiyle
paylaşır bu mektuplar aracılığıyla. Kitapta mektuplardan sonraki ekler
bölümünde Milena Jesenska ile Kafka’nın yakın arkadaşı Max Brod ile
yazışmalarının, onun gazetede çıkan yazılarının ve en son Kafka’yı anma yazılarının yer aldığını okuruz.
ah milena.. diyor ya beni benden alıyor
YanıtlaSilahmed arifin leylim leylimi de iyidir
ah milena ahh..
Silben o mektupları daha çok sevdim yani Ahmet Arif'in mektuplarını :)
20yy en guzel asklarındanççkafka sever olarak yenıden okuma lısteme almalıyım tesekkurler paylasım ıcın
YanıtlaSilrica ederim, böyle güzel aşkları mektuplardan okumak iyi oluyor :)
Silay bu kafka hacı çok çapkınmış herkese mektup yazarmış. hemi de zayıf biri kemikleri görülüyo hastalıklı ama öyle valla hep mektupla tavlarmış gerçek diyom bak :)
YanıtlaSil:))
Silevet hastalığından da bahsediyor bak onu yazmayı unutmuşum. ciğerlerinde sorun varmış.
bir de aklıma şu söz geldi, bir sanatçıyı yakından tanımak tehlikelidir çünkü genellikle hayal kırıklığına sebep olurmuş. ne biliyim her yazarın farklı yönleri oluyor işte demek o da mektupları seviyor. vee sanatçılar neyin var olduğunu değil de var olmayanı söylermiş bu şekilde o şeyin var olmasını sağlarlar. Kafka da aşkı böyle var etmeye çalışmıştır kim bilir :)
Sırada okunmayı bekleyen kitaplardan biri :)
YanıtlaSilfarklı tür olarak seçebilirsin :)
SilMerhaba! Vakit bulur musunuz bilmiyorum ancak, sizi kendi paylaştığım mime mimledim. Yaparsanız sevinirim :)
YanıtlaSilhttp://iremvekitaplar.blogspot.com.tr/2015/07/tatil-muzikleri-mimi-ilk-kendi-mimim.html
Merhaba iremcimmm :))
SilMimi en kısa zamanda yaparım inşallah.Teşekkür ediyorum ♥♥♥
Bu kitabı birkaç sene önce okudum. Ve seçtiğin alıntılarda benim seçtiklerim yoktu. Yani baya iyi kitap :D
YanıtlaSilkült olmuş eserlerden :)
Sil