Fakir Baykurt'un Duisburg Treni'ni okudum. Barış Çöreği de o öykü kitabındaki gibi, seksenli yıllarda ülkemizden Almanya'ya çalışmaya giden işçi ve emekçilerin gurbette yaşadıkları adaptasyon sorunlarını, karmaşıklaşan kültür değişimlerini yansıtıyor. Gayet sade ve açık bir üslubu olan iyi öykülerdi...
Bu arada Jale Sancak'ın Tanrı Kent adlı öykü kitabını da bitirdim. Orada da İstanbul'un farklı semtlerinde yaşayan farklı insan hikayelerini şiirsel bir anlatımla okumak keyifliydi:)
Fakir Baykurt'u severim, teşekkürler maviye is:)
YanıtlaSilrica ederimmm:)
SilAnneannem de o yıllarda işçi olarak Almanya'ya gitmiş. Ben küçükken sadece yazın geliyordu Türkiye'ye ve tanıdığım herkesten o kadar farklıydı ki... Almanya'da yaşadığı 23 senenin ardından kalıcı olarak geri döndüğünde çok zorlanmış ve yıllarca alışamamıştı. Kitabı merak ettim, bakayım.
YanıtlaSilo dönem gidenler çok olmuş, onların dünyasına çok iyi inmiş bu öykülerle:)
Silöykü kitapları bu ara benim de tercihim :)
YanıtlaSilkeyifli okumalar:)
Silİşçi sorunları, 80 edebiyatı böyle bir şey işte, sanırım şimdiki edebiyatçılara biraz uzak bu tür yazınlar... Baykurt okunası yazarlarımızdan aklmda bütün kitaplarını okumak var daaaaaaaa....
YanıtlaSilo daaaalarrrr bitmiyordu:)
SilBaykurt'u tanımalısınnn:)
Fakir Baykurt okumadım hiç Bahar’cım, okumak isterim, eline sağlık sevgiler:)
YanıtlaSilnaçizane tavsiyemdir kıymetlim:)
Silsevgiler..