29 Şubat 2024 Perşembe

Masalcı - Mario Vargas Llosa


Amazon ormanlarının derinliklerinde soyu tükenen bir kabile. Machienga kabilesi. Kabilelerin tabuları, töreleri, büyüleri. Yüzünde büyük ve ürkütücü bir leke olan Perulu. Üniversitede parlak bir geleceği bırakarak ortalardan kaybolan o mu acaba? Bir farklılıkla hayata tutunmak. Masal içinde türeyen başkaca masallar. Hani hep söylenen, masal masal içinde. Ben dediğin bunun neresinde? Bir çok araştırmacıdan saklanan gizemli masalcılar. Yeryüzünün silinip giden halklarından kalanlar. Sözcüklerin gücü. Farklı konuşma biçimleri, inanışlar ve bağlanışlar...

*

"Yeryüzünde bir kötülük olursa, insanlar toprağı sevmiyorlar, ona gereken özeni göstermiyorlar demektir. Ama toprak bizim gibi konuşamadığına göre söylemek istediğini söyleyebilmesi için bir şeyler yapması gerekir. O da sallanır işte. Beni unutma, demek için. Ben de varım, demek için. Kötü davranılmak istemiyorum, demek için."(s.236-237)

"Demek en iyisi yürüyedurmak. Güneşin gökyüzündeki yerinde, ırmağın yatağında, ağacın topraktaki kökünde, ormanın yeryüzünde kalmasını sağlamak." (s.231)

"Önemli olan insanların ne yaptıkları ve ne yapmadıklarıdır."(s.219)

**

Bu kitapla Nobelli yazarları okuma sürecime bir yazar daha eklendi💙


21 Şubat 2024 Çarşamba

Seinfeld, 1989

 


Seinfeld, 1989 yılında yayınlanmaya başlayan, Jerry ve arkadaşlarının komik maceralarını anlatan bir sitcom. Dokuz sezonun sonuna geldim ve paralel hayatımın tatlı arkadaşlarıyla vedalaştım. İlk kez uzun soluklu bir dizi izledim. Kendimi ödüllendirdiğimde açtığım ve beni iyi hissettiren bir diziydi. 

"Onu hatırlamak için bir yol bulursak aslında ölmemiş demektir." 

Zor dönemimde bana ışık olan bir replikti, defterime yazdım. 

Gelsin sıradaki dizi:)

8 Şubat 2024 Perşembe

Zellenbur'un Sıradan Bir Günü- Metin Nart

 


Zellenbur'un Sıradan Bir günü, farklı seslerle, farklı dünyaları aktaran, muzip bir yaşam müptelasının öyküleri. Uyum ve kaos arasında gidip gelen bir oluş dünyasının içinden tebessümle geçmek gibi...

Kurmacada farklı ses tonları kullanmak; dile hakim olmayı, büyük bir birikimi, deneyimi ve iyi gözlemi gerektiriyor. Bu öykülerde bunların hepsini görmek mümkün. Arabacı Meyhanesi, Hokka Divit beğendiğim öykülerin başında geliyor. Kemal Koton'un epigrafları da👍💙

***

"İnsanın bir şeyi anlaması için bazan, o şeyin yüzüne bir tokat gibi çarpması gerekiyormuş. Belki de yarı yaşındaydım ama bu benzerlik dikkatli bir gözden asla kaçmazdı ve ilk fark eden, hem de çarpışmadan evvel oydu. Bundan emindim. İfademden, benzerliği benim de fark ettiğimi düşünmüş olmalı ki şaşırmış, gerilmiş, eli ayağı birbirine karışmış ve bana çarpmıştı. Sonrasında yaptığı anlamsız hareketler tedirginliğindendi. Sözlerine yüklediği duyguyu sıcaklık sanmam bir yanılgıydı."(S.80)

"Hüzün uzun kış günlerinde çoktan demir attığı sahilde kılı kıpırdamadan sakin ve kaderine razı, terk edilmiş bir buharlı gemi gibi kimsenin umurunda olmayan sahte mağrurluğuyla zamanı öğütmekte."(s.97)