25 Ocak 2016 Pazartesi

Kelebeğin Rüyası, 2013


Film Künyesi:

Yönetmen: Yılmaz Erdoğan
Oyuncular: Kıvanç Tatlıtuğ, Mert Fırat, Yılmaz Erdoğan...
Tür: Dram

Bir madenci kenti olan Zonguldak'ta yaşayan iki genç şair Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip Uslu memur olarak yaşamlarını sürdürmeye çalışan iki sıkı dosttur. İkisi de şiire tutkundur. Belediye başkanının kızı Suzan'ın iki genç şair arasındaki arkadaşlığı bu şiirsel dünyaya farklı bir ivme kazandıracaktır. Savaş yıllarında bulaşıcı hastalıkların nüksettiği bu zorlu dönemde iki gencin  bu çetin şartları zorlayarak yazıya olan bağlılıkları insanı yürekten etkiliyor. Hele bir de şiirlere meraklıysanız, dünyayı incelikli noktalardan kuşatan bir yüreğe sahipseniz bu gençlerin öyküsünü izlerken göz yaşlarınızı tutamayacaksınız... İki şairin en büyük hayali şiirlerinin Varlık Dergisi'nde yayımlanmasıdır. İçlerindeki şiir aşkı şartlara yenilecek midir? Salgın hastalıklar bu iki naif insandan uzak kalabilecek midir? Yönetmenliğini Yılmaz Erdoğan'ın yaptığı iki gerçek yaşam öyküsü, Kelebeğin Rüyası...

"Sevgili şair, belki de sen haklısın. Susmak en iyisi. Unutmak değil de belki hatırlamamak mümkündür."
"Günün birinde ermiş, rüyasında kelebek olduğunu görmüş. Uyandığında kafası karışmış. Kendi kendine şöyle demiş: ‘Ben mi rüyamda kelebek olduğumu gördüm yoksa kelebek mi rüyasında ben olduğunu gördü?"

Hülasa

Ben ölsem be anacığım
Nem var ki sana kalacak
Ceketimi kasap alacak,
Pardösümü bakkal
Borcuma mahsuben...
Ya aşklarım
Ya şiirlerim ne olacak
Ya sen ele güne karşı
Nasıl bakacaksın insan yüzüne
Hulasa anacığım
Ne ambarda darım
Ne evde karım var.
Çıplak doğurdun beni
Çıplak gideceğim

Rüştü Onur


Bilmediğini Biliyorum

Diyecekler ki arkamdan
Ben öldükten sonra
O, yalnız şiir yazardı
Ve yağmurlu gecelerde
Elleri cebinde gezerdi
Yazık diyecek
Hatıra defterimi okuyan
Ne talihsiz adammış
İmanı gevremiş parasızlıktan..
 
Bel ki diyorum kendi kendime.!
Belki öldükten sonra
Mümkündür yaşamak.!

Muzaffer Tayyip USLU

16 yorum:

  1. Unutamadığım filmlerden biriydi. Başından sonuna insanı sarıp sarmalayan bir filmdi. Pek çok sahnesi çarpıcıydı. Vizyona girdiği yıl izlemiştim. İzlenimlerimi de blogda yazmaya çalıştım.
    Oyuncular çok başarılıydı.Kıvanç Tatlıtuğ, Mert Fırat rollerinde çok inandırıcıydılar. Madende geçen sahneler çok başarılıydı.Filmin, gençlerin şiir sevgisine katkısı olmuştur diye düşünüyorum.
    Siz de ne güzel anlatmışsınız. İzlediğim her sahne gözümün önüne geldi.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. siz de çok iyi değerlendirmişsiniz güzel öğretmenim...
      teşekkür ederim, her daim şiirle..

      Sil
  2. Ben izleyemedim hala bu filmi...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dilerim ilk fırsatta izlersin hele bir de seviyorsan şiiri :)

      Sil
  3. Çok etkilenmiştim bu filmden...
    Hani evin duvarını şiirlerle dolduruyor ya... Kaç sene oldu izleyeli içim burkuldu yine...
    Güzel filmdi velhasıl...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. ah o sahne çoğu sahneler gibi o da çok etkileyiciydi...
      ben de çok beğendim..

      Sil
  4. Sinematografisine bayılsam da Yılmaz Erdoğan'dan yine taraflı, yine Cumhuriyet'in kurulduğu yılların şartlarını taraflı kadrajıyla gösteren hain sinsi ve içten içe kötü ruhlu bir filmdi. Daha açılış sekansındaki yazı bie pis kokuyordu.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. o yönünü düşünmedim,
      beni etkileyen kısmı en çok şiirselliğiydi :)

      Sil
  5. Bende iz bırakan filmlerdendir .
    Çok etkilenmiştim.

    YanıtlaSil
  6. Muazzam bir senaryo ama o kadar çok uzatılmıştı ki özellikle sonu.. bütün tadım kaçmıştı
    ama yılmaz erdoğan bunu hep yapıyor.
    sanırım sonradan o uzun yerler çıkarılıp tekrardan yayınlanmıştı..

    YanıtlaSil
  7. Sevdiğim bir filmdi..İçinde iz bırakanlardan..bir ara yine izleyim bari :)

    YanıtlaSil
  8. Sinemada izlemiştim Gerçekten Çok güzel bir filmdi ...

    YanıtlaSil