24 Temmuz 2013 Çarşamba

Işıklar içinde uyu, Didem Madak..


     Çiçekli Şiirler Yazmak İstiyorum Bayım!



                                                                   'Zenciler prensesi olacağım. 
                                                                                Hayat işte asıl o zaman başlayacak.' 

                                                                                                   Pippi Uzunçorap 
Çiçekli şiirler yazmama kızıyorsunuz bayım 
Bilmiyorsunuz. Darmadağın gövdemi 
Çiçekli perdelerin arkasında saklıyorum. 
Karanlıkta oturuyorum. Işıkları yakmıyorum. 
Çalar saat zembereği boşalana kadar çalıyor 
Acı veren bir sevişmeyi hatırlıyorum. 
Bir bıçağın gereksiz yere parlaması bu. 
Yıllardır kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmurum. 
Bir yağsam pahalıya malolacağım. 
Ben bir bodrum kat kızıyım bayım 
Yalnızlıktan başka imparator tanımaz bodrumum 
Bir süredir plastik vazolar gibi hiç kırılmıyorum 
Fakat korkuyorum. Birazdan da 
Kırküç numara ayakkabılarınızla 
Bahçede oynayan çocukların üstüne basacaksınız 
Bu iyi olmaz bayım! 

'Gün akşam oldu' diyorum 
Ekmek kırıntıları atıyorum kuşlara 
Cam kırıkları yiyorlar 
Rüyamda; bir kase dolusu suyun içinde 
Rengarenk yap-boz parçacıkları 
Anlatmak istiyorum, dinlemiyorsunuz. 
Hayır,sanırım sabahı bekleyemem 
Bilmiyorum. 
İnsanlar rüyalarım acilen anlatmalı. 

Ondört yaşındaydı ruhum bayım 
Bir mermer masanın soğukluğunda yaşlandı. 
Protez bacaklar taktılar ruhuma ince ve beyaz 
Gıcırdaya gıcırdaya dolaştım şehri 
Protez bacaklarıma bile ıslık çaldılar 
O ara içimde çiçeklerden oluşmuş 
bir silahsız kuvvet ablukaya alındı 
Sinemalarda da 'organzm gıcırtıları' oynuyordu. 
Kaçmaya çalıştım. Olmadı. 
Bu nedenle, çiçekli şiiler yazmayı 
Ruhum açısından faydalı buluyorum bayım. 
Neyse işte 
Ben her filmi hatırlarım 
Sinemaların hiç bitmeyen gecesine sığındığım çok oldu. 
'Sofı'nin tercihini' seyrederken çok ağlamıştım. 
Öpüşen Guramilerle ilgili bir film yapsalar 
Onu da mutlaka hatırlardım. 
İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu? 
Hem sonra ben hatırlamaya alışkınım 
Bir 'eşya toplayıcısıyım' bayım. 

Büyük gemiler de yok artık bayım 
Büyük yelkenler de 
Büyük kağıtlar yakmak istiyor şimdi canım. 
İşte az önce bir karabatak daldı suya 
Bir süredir de kayıp 
Dünyayı yutmuş olarak çıksa da ortaya 
Ölüm çok iri bir sözcük değil bayım. 
Kasımpatları kadar acı kokuyorum biliyorum. 
Ama siz sobada sucuklu yumurta pişirip yiyen 
Yoksul bir aşkın güzelliğini bilir misiniz? 
Bir gül, bir güle derdi ki görse 
Yalan söylüyorum 
Güller bu sıra hiç konuşmuyor bayım.
                                                                                                       Didem Madak

20 yorum:

  1. Füruğ Ferruhzadla biraraya gelmişlerdir belki..

    YanıtlaSil
  2. Oldum olası karabatakları sevememişimdir, küçük karabalıktan çok etkilenmişim demek ki :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de sevmem karabatakları, küçük kara balık hepimizi etkilemiş:)

      Sil
  3. Yanıtlar
    1. Çiçekli şiirler yazmak isteyen bir yürekten dökülenler..

      Sil

  4. 'Kendini bulutlarda saklayan illegal bir yağmur!'
    Ne güzel bir ifade...

    İzmir'in gururu Didem Madak'ın mekanı cennet olsun inşallah.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Üslubunu ben de çok beğenirim..
      Allah rahmet eylesin..

      Sil
  5. Harika bi şiir..
    Nurlar içinde yatsın

    YanıtlaSil
  6. Çok sevdim yine şiir seçimlerin harika..
    Mekanı cennet olsun..

    YanıtlaSil
  7. Mekanı cennet olsun. Ne kadar içten ve masumane duygularla yazılmış. Naif ifadeler... Yine çok iyi seçim yapmışsın canım.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hakikaten çok güzel şiirleri..
      onun dizelerinde hep buluşmak dileğiyle..

      Sil
  8. Şu dizesini çok beğendim diyecektim ama sonradan baktım ki Madak'ın neredeyse bütün dizeleri İnsan içinde çevrilen bir çıkrığın sesini unutur mu? kadar güzel.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hoşgeldiniz:)
      diğer şiirleri de çok iyi.
      okumalısınız.

      Sil