6 Mart 2013 Çarşamba

Güne vuran şiir..


Ormanların Gümbürtüsü

artık hiçbir şeye karşı değilmiş gibi kayıtsızım
yolculuğun sonunda ormanda duyduğum sesi öldürdüm
amacım yoktu sesi öldürürken, ses öldüğü için de hala amaçsız sayılırım
ormana karşı değilmiş gibi kayıtsızdım
ormandan çıkınca şehrin ışıkları ve ışıkların suda işaret ettiği anlamların adı olan dünya
ile karşılaştım
dünyaya karşı da kayıtsızım

"anlamıyorum seni" diyen birine kendimi anlatmak
üzere uzattığım kitap hala okunmadığı için,
bir gecenin sonunda anlatılmamak için yaşanmış
gönderilmemek üzere yazılmış bir mektuba koyarak...
mantıklı olan her şeyin nedenini aradım
nedenini aramadığım için artık yalnızca ölümü
ve aşkı seviyorum
konuşma haline gelmeyen şeyleri
susmalı ve sonra ormanın güzelliğinden söz etmeli:
"kış henüz gelmişti, kar tertemiz ve her yer
bembeyazdı"
biz de mutluyduk
kimimizin sevgilisi vardı
sevgilisi olanların üstüne bir taş duvar yıkılıyordu
taş duvar üstümüze sessizce yıkılıyordu
ses ölmüştü çünkü nedenini aramadan

sevgilim sensiz olabilmek için sokaklarda
yürüyorum
sevgilim pencereden bakıyor ve yanıma şemsiye almaya karar veriyorum
sevgilim sensiz olabilmek için durmadan "yağmur
yağıyordu" diye bir cümle tekrarlıyorum
sevgilim sokağa çıkarken şemsiyemi almayı unutuyorum
sevgilim son vapuru kaçırıyorum ve iskelenin aynasında seni ve yağmuru görüyorum
hava soğuk sevgilim, bütün gün sobayla sevişiyorum

iskelenin aynası ve aynadakilerin işaret ettiği
anlamların adı olan dünya
ki ona bakarken hayatımıza bakardık
ya da şöyle söyleyeyim:
hayatımıza bakarken sanki ona bakardık
yansıttığı görüntü bakırı altın yapmıyor artık

daha neler yapmadım seni unutmak için, neler yapmadım
aşk filmleri seyredip sonra aşksız bir dünyada
yürümek istemediğim için aşk filmlerine gitmedim
kırmızı bir fular taktım bileğime şeytan kovmak için
arabamı bütün barların önünde park edilmiş görebilirdin
barda peşimden gelen o adama, şeytan kovmak için senden
ve hemingway'den söz ettim:
"çehov da bir amerikalıdır aslında"

neler yapmadım seni unutmak için, neler yapmadım
üstünde dünya haritası olan bir uyku tulumunda uyudum
iyi şeyler gördüm rüyalarımda
sonra bir gecenin sonunda
seni öldürdüğüm için kayıtsızca
ve artık vazgeçtiğim için omuzlarımı tutan o ellerden
uzun süre yaşayıp uzun süre öldüğüm
ve mezar taşıma "ernest ve scott" yazdırdığım için
kremalı çorbalar, et yemekleri ve şaraptan bıktığım
ve durulamalık konyak da çevirmediği için sessizliği altına
"yağmur kayıtsızca yağıyordu" cümlesinin yerini
"yağmur yağıyordu" cümlesi aldı

sesi, yaralı bir kaplan gibi bağırırken bıraktım
"yağmur yağıyor" dedikçe "kış henüz gelmişti, kar tertemiz
ve her yer bembeyazdı" diyen hemingway
ki boks yaparken yazardı
ya da şöyle söyleyeyim:
yazarken boks yapardı
durmadan sesleniyor şimdi bana:
dünya güzel mi?
sen soylu musun?
sevgilin var mı? mutlu musun?
eve dönünce kahve, yemekten sonra konyak içiyor musun?
yoksa hepten mi unuttun şarabın simyasını?

yağmur hiç yağmadı ben dünyaya baktığım sürece
bakır altına dönüşünceye dek hiç de yağmayacak zaten
kayıtsızım,korkarak ormanların başıma vuran gürültüsünden


Ahmet Güntan

20 yorum:

  1. Artık ben de takipçinim, benim bloguma da beklerim :)

    visnetadindaa.blogspot.com

    YanıtlaSil
  2. Bir şiirin böyle gerçekci ögelerle doldurulmasına karşı olsam da ,yani realist şiirlerden çok sürrealist şiirler daha çok çeker beni, yine de beğendim şiiri...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Sürrealist şiiri ben de severim
      bu şiirde gerçekler ağır basıyor ama uzantıları çok geniş

      Sil
  3. güzel dizeler canım..paylaşım için teşekkürler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. dün yağmur yağacak. bugün yağdığı gibi, yarın yağacağı gibi. o kadar basit. dün yağmur yağacak. siz varsanız ben varsam yağacak. siz yoksanız ben varsam yağacak. siz varsanız ben yoksam yağacak. siz yoksanız ben yoksam yağacak.

      ve ne şekilde olursa olsun yağınca, onun yağması kendisini ilgilendirmeyecek yağdığı için. yağmadığında yağmaması da ilgilendirmezdi, dememeli.
      o zaman yağmaması yağmuru ilgilendirirdi bence.
      ben varsam.
      ama yağacak.
      hem de dün.”

      özdemir asaf

      Sil
  4. Ne kadar duru ve sade bir şiir.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. göğsümde bir sıkıntılı kuş; içimde göz gözü görmüyor.

      çaldım kapımı,

      anahtarlarım içeride…

      Enis Batur

      Sil
  5. Ahmet Güntan okunulacak şairler listesine ekledimm.. :))

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Her şey, sabah akşam yağmurun yağdığı bir Fransız filmi gibi
      yavaş ve dokunaklıydı. Her şey.

      Barış Bıçakçı
      diyor ya bıçakçı ahmet güntan da dokunaklı şiirini söylüyor hayata evet okumalısın:)

      Sil
  6. eve dönünce kahve, yemekten sonra konyak içiyor musun?
    yoksa hepten mi unuttun şarabın simyasını?

    Tebessüm attırdı bana..

    kahvelerden birine girip bir grog ısmarlasam
    seni öldürmek için çareler tasarlasam
    sükût bembeyaz buz tutsa bıyıklarımda
    mağrur bir totem gibi sussam konuşmasam
    ve türküm kaybolsa sessizliğin hırçın türküsü
    ve ben unutulsam yazdığım şiirler
    senin için yazdıklarım herkes için yazdıklarım
    eski padişahlar gibi unutulsa birer birer
    ve ben seni unutsam hiç hatırlamasam hiç mi hiç
    ihanetini hatırlamasam şehvetini hatırlamasam
    ellerim oldum olasıya seni unutsalar

    yarı gecenin içinden bir zenci süt beyaz bakıyor
    rue lafayette’de dünden bugüne geçiyorum

    eflâtun gözlerini bir grog kadehinde unuttum.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tıpkı böyle…

      anladı, bütün olmuşlarla olanların

      ve bütün olacakların

      o kelimelerin içinde

      kendisine varmadan eskidiğini

      Sil
    2. ''beni nasıl öldürmek istersen öyle hatırla..''

      Sil
    3. hayat - ölüm
      daha çok ölüm.
      başucumda: Aruoba’dan -de ki işte-
      ‘yaşamın,hep,yapman gerekenleri yapabileceğin zamanları özlemen olacak.’
      çok şarkı dinledim,
      çok hayal kurdum,
      çok kitap okudum,
      kimi yazarlara aşık oldum,
      kimi roman karakterleri gerçek olsun istedim,
      bazı defterlere herkesten çok güvendim,
      şiirlerle konuştum,şairlere küstüğüm de oldu.
      bir otogar ve bir mezarlığın aynı derece üşütmesi kadar anlatmadı hiçbir şey bana hayatı.
      ölüm ise bir şehrin bir başka şehri özlemesinde gizliydi sadece.

      Sil
    4. bir otogar ve bir mezarlığın aynı derece üşütmesi kadar anlatmadı hiçbir şey bana hayatı.
      ölüm ise bir şehrin bir başka şehri özlemesinde gizliydi sadece..

      Dağılın..

      Sil
  7. sayfandaki dizeler ve görüntüler ayrı bir güzel...
    yine farklı ve anlamlısın Baharım...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. öyle bir yağmur ki bu, bilirsin
      dam saçak demeyecek, yağacak
      yağacak bir hışım gibi canevine kentin
      kalplerimiz küle gömülmüş elmalar gibi
      patladı patlayacak
      alacak sonunda kendi rengini

      Sil
    2. sen aklımı koru:)
      bu dizelerde boğulabilirim:)

      Sil
    3. :))sevdiğim dizeleri yazıyorum öyle işte,öyle..

      Sil