28 Kasım 2012 Çarşamba

Ertelenenler

      
    En son neyi,niye ertelemiştin kendin için?Haftalardır sevdiğin bir arkadaşınla gidemediğin sinema filmini mi?
Önceliklerini belirlemede isteklerini es geçen bir hayat vardı dışarıda,içeride.Sadece varlığını sürdürmek için çalışmak,fiziksel ihtiyaçlarını gidermekten uzakta yaşamı anlamlı kılacak alanlar olmalıydı insanın dünyasında.
     En son kendin için ne yapmıştın?Yalnız başına sevdiğin bir cafede bir kahve ısmarlasaydın insanlardan uzak tuttuğun ıssızlığına.Ya da bir çiçek gönderseydin kendine.Geçen gün eski bir öğrencinin çiçekli sürprizi ne de mutlu etmişti seni.Akşam yapılacak yemeği düşünmesen bir gün,hiç tanımadığın bir insanın zorlu yaşamı için kaygılansan ve onun için birşeyler yapabilsen,onun için kaygılansan.
Arada gittiğim veli ziyaretlerinden kendi halime şükretmekten ve onlara öğüt vermekten çok daha öte yardımlar yapabilsem.
    Sırt çantamı takıp sırtıma görmek istediğim yerleri görsem,kimse meraklanmasa benim için,kaygılanmasa.Sting'in konserine yetişsem,o atmosferi solusam.Sürrealist bir aşık olsam,sürrealist şairlerimle Aragon'la,Eluard'la buluşup şiirleri üzerine konuşsam,şiirlerini okusam bir akşam vakti.Rutin hayatımdan bir süre uzaklaşıp kaybolsam ve kimse farkına varmasa.Sonra gelip kaldığım yerden devam etsem benim olmayan hayatıma.
     Biçilen rolleri,görevleri,sorumlulukları,gereklilik kipinde şekil alan gündeliği aşamamak ve kendin için hiç bir şey yapamamak.Bunları düşünmenin bile aykırı olduğunu,bencillik olduğunu düşünmek bazen bir kıskaca sıkıştırılıp kaldığını düşünmek.Ertelediklerini yaşamanın normale dönüştüğü bir hayat hayal etmek,gövdesi tükenişlerle değil de doğuşlarla genişleyen bir hayat ağacının dallarına erişmek uzak olmasa.Gözlerimi kapatınca bu erişilen dallardan çiçek kokuları alsam ve çirkin seslere kulaklarımı tıkasam,güneşten ödünç ışıklar alıp stoklasam,...
     Küçükken tüm kağıdı kurşun kalemle boyayıp sonra silgi ile onun üzerinde şekiller oluştururduk.Evrende böyleydi karanlıktı,sen bakış açınla,çıkarımlarınla karanlıkları silip,cilalayabildiğin ölçüde onu doğru algılayabiliyordun,onun gerçek yüzünü görebiliyordun ve sevmeye çalışıyordun.Bunun için de enerjiye ihitiyacın vardı ve enerjisiz hayat,hayat değildi.

8 yorum:

  1. enerjisiz hayat hayat değildi.çok doğru.hem arada sırada da olsa sadece kendimiz için bir şeyler yapmak ve kendimizi şımartmak bencillik olmasa gerek.bir gün geriye dönüp baktığımızda kendim için ne yaptım diye sorarız kocaman bir hiç yerine yaptığımız ufak ısmarlamalar bizi mutlu edebilir çok güzel dile getirmişsin ellerine sağlık,düşüncelerine kuvvet:)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Hayatın gizemi o küçük kaçamaklarda saklıdır,çoğaltmak aslolan.

      Sil
  2. günlük koşturmacada zaman hızla akıp giderken geriye dönüp baktığımda kendimle ilgili hiçbirşey yapmamış olmamın verdiği huzursuzluğu yaşarım ben de..sadece ben istediğim için yaptığım şeyler o kadar az ki zaman zaman kendime kızsam da durum bu:))Ben de bu durumdan mutluluk payları çıkarmaya çalışıyorum kendimce..Kalemine sağlık canım.Sevgiler..

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İçimizde o sorgular hep var,dediğin gibi onlardan yaşanabilir dilimler kesmek ne kadar güzel ve doğru.

      Sil
  3. Zaman o kadar hızlı geçiyo ki hayatta hep başkaları için birşeyler yapıyorum. Şimdi bu yazıyı okuyunca en son kendim içiin naptığımı hatırlamıyorum bile! Ertelediklerim sayılmaz bile. Mesela bloguma yeni bi post lazım ama nerdeee?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zaman,sorumluluklar kimi zaman köleleştiriyor bizi.Ama ondan sıyrılabilme gücü yine içimizde.Önemli olan farkındalığı bir araya getirmek.
      Yoğunlaşırsan yeni,sayısız,güzel postlar da hazırlarsın şekercim,biliyorum:)

      Sil
  4. Ne kadar güzel ve doğru bir yazı olmuş.Kalemine yüreğine sağlık canım.
    Yaşamı ertelememek lazım.Yoksa yıllar su gibi akıp gidiyor.
    sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Zamanın kontrolsüz akışına inat küçük,mavi anılar biriktirebilmek,ertelemelere olanak yaratmamak en güzeli,doğru.

      Sil