18 Ekim 2012 Perşembe

Gülce'nin Seymen'i

  
  Dün Gülce ile sevgili arkadaşım Nur'a beş çayına gittik.Yalnız beş çayımız neredeyse gece saat dokuza kadar sürdü.Canım arkadaşım,bize çok güzel mamalar ve çocuklara yaş pasta sürprizi hazırlamıştı.Gülce ve Seymen çikolatalı pastalarını büyük bir sevinçle üflediler ardından afiyetle yediler.Seymen Gülce'nin iyi anlaştığı ve çok sevdiği bir arkadaşı,güzel güzel oynadılar,hasret giderdiler.Akşam boyunca Nurcuğum rahat rahat sohbet edelim diye çocuklara evde verilebilecek,onların mutlu olabileceği herşeyi sürpriz diye yutturmaya çalıştı.Ben de arada ebe oynadım,kitap okudum hem onları mutlu etmeye hem de iki lafın belini kırmaya çalıştık.İyi geldi ikimize.

17 Ekim 2012 Çarşamba

Okul Günlükleri



   Bu hafta okula başladın minik kuşum.Akşamdan elbiselerini,çantanı  hazırladım.Erkenden uyuduk seninle,sabah erkenden okula gittim,seni baban okula bıraktı.
Dualar ettim sana,insaflı,merhametli,pozitif bir öğretmenin olsun,güzel,örnek arkadaşların olsun diye.Sonra okulda hep seni düşündüm.Okuldan çıkar çıkmaz senin okuluna doğru yol aldım.Okuluna varmadan seninle kavuşacağımız kareyi defalarca kafamda canlandırdım.Okuluna geldiğimde,çantana sıkı sıkı tutunmuş beni bekliyordun.O halin çok duygulandırdı beni hemen sana seslendim.Koşarak yanıma geldin oradaki herkese büyük bir sevinçle "Annem geldi,bu benim annem,bu benim annem!..."diyerek sarıldın bana.
Şimdilik okula alışma sürecinde sorun çıkarmadın,öğretmenin hakkında hep olumlu,güzel şeyler söyledi.
Güzel kızım,dilerim ki ,ısrarla insanın içindeki iyi değerleri yok etmeye çalışan haset insanların türediği,kötü enerjiler yaymaktan usanmayan bir evrenin kollarında inatla güzelliğini koruyarak büyürsün...

9 Ekim 2012 Salı

Ta-şın-mak

  
    İstiflenmiş eşyalar,cilalanmış anılar,başlangıçlar bitişler.Sonunda toparlandık,kendi evimize taşınıyoruz.Yaklaşık bir aydır toplanıyorum,eskileri atıyorum,yenileri alıyorum.Oturduğum bu evin merkeze çok yakın olması,burada komşularla ilişkilerin sıcak olması güzeldi.Yeni evin bulunduğu semt,daha sakin ve daha nezih.Bol bol temiz havada yürüyüş yapma,sevdiğim arkadaşlarımla daha sık görüşme hayalleri kuruyorum.Taşınma mevzu bahis olduktan sonra,tabiri caizse göçebe gibi yaşıyorduk,bir düzen yoktu,bazen bu durum beni oldukça gevşetiyordu bazen de oldukça sıkıyordu.Sonuçta klasik bir oğlak kadınıyım ve düzeni seviyorum.Nihayet bu günler sona eriyor,hazırlıklar bitti,evimize geçiyoruz.Nazımız da okuluna başlayacak haftaya.Yeni ev,yeni düzen,yeni güzel günleri beraberinde getirir de hep yenileriz içimizdekileri,çevremizdekileri...

5 Ekim 2012 Cuma

Okuduklarım,İzlediklerim

Küçük Charlie, çok yoksul bir çocuktur. Annesi, babası, iki ninesi, iki de dedesiyle birlikte, kentin dışında, tahta bir barakada yaşamaktadır. Çikolatayı çok seven Charlie, sonunda çikolataya kavuşur, hem de fabrikasıyla birlikte. Charlie'nin çikolata fabrikası kitabına kadar olaylar bu şekildedir,fabrikaya kavuştuktan sonra fabrikanın sahibi Bay Wonka, bizim küçük Charlie ile kalabalık ailesini, büyük cam asansöre bindirip bir yolculuğa çıkarır. İşte ilk kitabın devamı olan bu kitapta, Charlie’nin Büyük Cam Asansörü’nde, yaşadığı ilginç yolculuğun öyküsü anlatılıyor.Bu kitapta 20 yaş gençleştiren wonka-vita'nın bileşenlerini,eksiler ülkesini,kemiksiz uzay yaratıkları olan congolozları,Umpa Lumpaları,güzel çizimler eşliğinde bulabilirsiniz.Kıkırdayarak okuyacağınız bu kitap,uzayda,çikolata fabrikasında sonra da beyaz saray da geçiyor.Dalh,başkan ve çevresindekileri de çocukların diliyle üstü kapalı bir şekilde eleştiriyor.İlaç kullanırken dikkatli olunması gerektiği,açgözlülüğün insanı kötüye sürüklemesi gibi vurgulanacak yerler çocuk argosu ile çok güzel harmanlanmış.

Mitolojik öyküleri sevenlerin sıkılmadan okuyacağı  güzel bir kitap.Masallardaki kahramanlar,olaylar günümüzle ilişkilendirilerek anlatılmış.8 öyküden oluşmakta:"Meraklı Pandora ve Konuşan Sandık"ta, kötülüklerin ve umudun dünyaya yayılışı; Asklepios ve Devacı Yılanları'nda ünü dört bir yana yayılan hekim Asklepios'un yaşamöyküsü; "Phaethon ve Güneş Arabası'nın Atları"nda güneşin dünyayı gerçekte nasıl etkilediği anlatılıyor. "Yankı ile Nergis", biri için çaresizliğin, biri için kendine hayranlığın öyküsü. "Midas'ın Altınları", servet düşkünlüğünün yol açtığı acıları; "İnsanlığa Aydınlığı Getiren Ölümsüz: Prometheus" bilginin, uğruna her şeyin göze alınabileceği bir aydınlık oluşunu; "Apollon'un Liri mi, Marsyas'ın Kavalı mı?" hırsı ve egoyu dillendiriyor. Son öykü "Yeryüzünün İlk Güzellik Yarışması" ise, iç güzelliğin dış güzelliği nasıl alt ettiğini anlatıyor.


   Kendine oldukça fazla güvenen bu yazarımızın okuduğum ilk kitabı idi.Adını "Sadece  aptallar 8 saat uyur" kitabından duymuştum.Kitapta güzel tespitler,çıkarımlar var ama bazı yerleri sevmedim.Kitap 3 bölümden oluşuyor,aşk hakkında her şey,evlilik hakkında her şey,cehennem hakkında bazı şeyler.Aşk konusunda ilahi aşkı reddediyor.Evlilik konusunda büyük filozofların gaflarına tepki veriyor,aşkı sınıflandırıp küçük yaşanmış öykülerle onu tanımlamaya çalışıyor.En sonda da canını sıkan her kişiyi,her durumu zihinde oluşturulan cehenneme yolluyor.Ben de bu kitaptan sonra canımı sıkan her şeyi cehennemin dibine gönderiyor ve rahatlıyorum.Bir de kitapla verilen bağır taşını da kaybettim.Yazarımız bu taşı nasıl  kullanmanız gerektiğini kitabın sonunda anlatıyor.
İZLEDİKLERİM:
    Değerli arkadaşım SADE VE DERİN 'in önerileriyle güzel filmler izledim.Kendisine teşekkür ediyorum.Sizler de onun film ve kitap önerilerini değerlendirebilirsiniz.

1.Kaplumbağalar da uçar
2.Siyah Kuğu
3.Paranoya
4.Genç yetişkin
5.Paris'te Geceyarısı
6.Çok Gürültülü ve Çok Yakın
7.Tatil Kitabı
8.Fanaa
9.Üç idiots